EMEP GYK üyesi Tüzel: Tek adam rejimine emekçiler son verecek
SYKP Mersin İl Örgütünün düzenlediği panele Emek Partisi GYK Üyesi Levent Tüzel, SYKP Eş Genel Başkanı Canan Yüce ve HDP Parti Sözcüsü Ebru Günay katıldı.

Fotoğraf: Evrensel
Ali ÇELEBİ
Mersin
SYKP Mersin İl Örgütünün düzenlediği “Demokrasi mücadelesi, seçimler ve ittifaklar” başlıklı panele Emek Partisi GYK Üyesi Levent Tüzel, SYKP Eş Genel Başkanı Canan Yüce, HDP Parti Sözcüsü Ebru Günay katıldı. Yenişehir Belediyesi konferans salonunda gerçekleşen panelin moderatörlüğünü ise SYKP İl Eş Başkanı Fırat Alper Gedik yaptı.
Fotoğraf: Evrensel
"BASKI VAR AMA MÜCADELE VE DİRENİŞ DE VAR"
İlk konuşmayı yapan SYKP Eş Genel Başkanı Canan Yüce, ülkenin birçok yerine henüz kış gelmediğini, tüm dünyanın kuraklıkla karşı karşıya olduğunu, kapitalizmin yarattığı bu iklim krizine karşı da mücadele edilmesi gerektiğini söyledi. Ülke de çok fazla baskı ve zulüm olduğunu, tüm engellemelere rağmen halkın direnmeye devam ettiğini belirten Yüce, "Ancak bu ülkede eşitlik ve demokrasi mücadelesini için emek harcayanlar var. Ülkenin dört bir yanında emekçiler mücadele ediyor. Kadınlar torba yasaya hayır diyor. Hakları ve kazanımlarına sahip çıkıyorlar ve verdikleri mücadeleyi yükseltiyorlar. Her türlü ötekileştirmelere ve nefret siyasetine karşı tüm renkleriyle LGBT+lar 'Biz buradayız. Hiçbir yere gitmiyoruz' diyor ve özgürlükleri için mücadele etmeye devam ediyorlar. Bir yandan yok sayılan halklar ve inançlar, Aleviler mücadele etmeye devam ediyor. Emek ve Özgürlük İttifakı geçtiğimiz günlerde İstanbul Kartal Meydanı'nda yaptığı mitingle, AKP-MHP'ye karşı halkları yalnız bırakmayacağız mesajı verdi ve ezilen tüm kesimlerin yanında olduğunu gösterdi. Emek ve Özgürlük İttifakı, umudu ve dayanışmayı büyütüyor. Şuan ülkede birçok işçi direnişi var. İşçiler 'Biz bu krizin bedelini ödemeyeceğiz ve direnmeye devam edeceğiz' diyor ve sınıf mücadelesini yükseltmeye devam ediyorlar. Dolayısıyla bütün bu tablo içerisinde; bir mücadele var, bir direniş var ve aynı zamanda baskılarda var. Biz enseyi karartmayacağız mücadele etmeye devam edeceğiz” dedi.
"EN DEVRİMCİ GÖREV TEK ADAM TEK PARTİ REJİMİNE SON VERMEK"
Fotoğraf: Evrensel
Daha sonra söz alan EMEP GYK Üyesi Levent Tüzel, tarihi bir dönemde olunduğunu, yoğun bir kapitalist sömürü, halka dayatılan yoksulluk, baskı ve hukuksuzluk yaşandığını belirtti. Seçimlerin ülke topraklarında yapıldığını ama dünyadaki gelişmelerden bağımsız olmadığını aktaran Tüzel, “Savaş operasyonları, kapitalist sömürü, halkları baskı altına alan gerici iktidarlar, sağcı yöneticiler ve bunlara karşı direnenler olduğu düşünüldüğünde Türkiye seçimi sadece burası için değil bütün dünya halkları için mücadeleye değer bir seçim. Bizim de önceliğimiz, en geniş güçlerin mücadelesini örmek. Ülkenin ilerici güçlerinin; devrimcilerin, sosyalist güçlerinin, emekçi sınıfların görevleri kendi ülkelerindeki sermaye egemenliklerine son vermek elbette. Bunun devrimci bir görev olduğunu bildiğimiz gibi ne denli de zorlu bir görev olduğunu da bilerek hareket edeceğiz" diye konuştu.
Öncelikli görevin ülkedeki sermaye egemenliğine onun yürütücü gücü tek adam rejimine son vermek olduğunu belirten Tüzel, bunun bugünün en devrimci görevi olduğunun altını çizdi.
İktidarın yönetme biçiminde ve ülkeyi getirdiği noktadan dolayı uzun zamandır seçimlerin konuştuğunu söyleyen Tüzel, şimdi cumhurbaşkanı ortağı Bahçeli ile birlikte 14 Mayıs’ta seçimleri yapacaklarını ilan etti. Hukuk yok, adalet yok, demokrasi yok. Bu durum her kesim açısından rahatsız edici bir durum. Onun için ikili bir görevimiz var. Giderek çok daha halk düşmanı kimliği öne çıkan rejimi sonlandırmak en acil görev. Yani faşizmin kurumlaşmasını engellemek. Öbür taraftan bu düzeni bir başka şekilde devam etmek isteyenlerin çözüm gücü olmadığını esas çözüm gücünün işçi ve emekçiler, emek, barış ve demokrasi güçleri olduğunu göstermek böyle bir yol, alan açmak. AKP-MHP bloğunun bütün bu korkutmalarına, eşitsizliğe rağmen biz emek ve özgürlük ittifakını da genişleterek bu süreçten güçlenerek çıkabiliriz.
Devlet olanaklarıyla, ülkeyi ezerek iktidarını sürdürmeyi hedefleyen AKP-Bahçeli ortaklığının bir tarafta baskı ve terörü şiddetlendirme, diğer taraftan çeşitli kesimlere yönelik vaatleri artırma politikası sürdürdüğünü aktaran Tüzel, “Gerici, faşist propagandayı püskürtme, ekonomik saldırılara karşı mücadeleyi örgütleme, halka güven ve umut aşılayan adımlar atma, halk hareketine işçi ve emekçilerden oluşan dirençli ve mücadeleci bir emek ve özgürlük ititfakının çalışmasını hayata geçirmek günün görevleri arasındadır.
İşçi ve emekçilerin acil sorunlarına parmak basan ve onarlı sorunlarını çözmek için mücadelenin bir parçası haline getirmeyi başarırsak “bu düzenden sorunları olan bütün kesimler çözümü gelip işçi ve emekçi hareketinin etrafında, emek ve özgürlük itifakınının yanında birleşmekte bulacak, emekçiler geleceklerini kurmak için ileriye doğru adım atacaktır”
"AKP İKTİDARDA KALMAK İÇİN HER TÜR ZORBALIĞA BAŞVURUYOR"
HDP Parti Sözcüsü Ebru Günay, AKP'nin iktidarda kalmak için her türlü zorbalığa başvurduğunu aktardı. AKP iktidarının bütün otoriter ve diktatörel rejimlerde olduğu gibi o koltuğu yapıştığını ve gitmemek için her türlü savaşı ve zorbalığı yaptığını belirten Günay, “Ama hesaplamadığı bir şey var. Karşısında, emek ve demokrasi güçlerinin, Emek ve Özgürlük İttifakının, kadınların, gençlerin, Kürtlerin, Alevilerin yani Türkiye'nin gerçek sahiplerinin demokrasi güçlerinin bir direnişi var ve bu direniş, bu iktidarı gönderecek. Bu güçler, AKP iktidarını gönderecek, onu bizler göndereceğiz. Bu bir hakikat” dedi.
Bugün AKP’ye karşı en geniş mücadele ve direniş hattının çok önem ve anlam kazandığını belirten Günay, 21. Yüzyılın bir ittifaklar yılı olduğunu söyledi. Bir araya gelen ittifak güçlerinin mücadele ruhuyla kazandığını dünya genelinde de gördüklerini belirtti.
Demokrasi mücadelesinin bugünden yarına bitecek ve bugünden yarına sonuç alınacak bir mücadele olmadığına değinen Günay, uzun soluklu bir mücadele olduğunu ve ülkenin bir değişim ve dönüşüm yaşaması için yan yana gelmek ve ittifak yapmanın zorunluluğuna işaret etti.
Bunun için tek adam rejiminin topluma dayattığı tekliğe karşı en geniş çokluğu esas alan bir birlikteliği, faşizme karşı en demokratik yaklaşımı esas almayı ve özgürlükler için yan ayana durmayı esas almak gerektiğini ifade etti. Demokrasi ve ittifak ruhu için alanlarda, sahada omuz omuza çalışmak gerektiğini vurguladı. Bir taraftan tek adam rejimi diğer taraftan restorasyoncu bir yapının olduğunu belirten Günay, iki kutuplu bu siyasete karşı başka bir siyasetin üçüncü bir yolun mümkün olduğunu söyledi.
Onun için Türkiye’nin emek demokrasi güçleri, sosyalistleri, Alevileri, kadınları, ekoloji güçleri olarak bir mücadele hattını örmeye çalıştıklarını aktardı. Yaklaşan seçimlerde tek adam tek parti rejimine kaybettirecek bağımsız bir siyaseti hayata geçireceklerinin altını çizdi.
Evrensel'i Takip Et