Çukurova Üniversitesi öğrencileri tacize geçit vermeyecek!

Özge TÜRKOĞLU

Çukurova Üniversitesi

Geçtiğimiz hafta Çukurova Üniversitesi sınırları içerisinde bulunan Toroslar Kız Öğrenci Yurdu karşısındaki zeytinlikte 14 ve 16 yaşındaki iki çocuğa cinsel istismar girişiminde bulunulduğu haberi bütün öğrenciler tarafından tepkiyle karşılanmıştı. Aldığımız bilgilere göre zor durumda olan ve devlet yetiştirme yurdunda kalan iki erkek çocuğu kendilerine yardımda bulunacağını belirten kimliği belirsiz bir şahıs tarafından kandırılarak kaçırıldı. Şehrin çarşısında bulunan Merkez Park’ta kandırılarak araca bindirilen çocuklar kampüsün içinde bulunan zeytinlik bölgesine getirildi. Ardından 14 yaşındaki erkek çocuk nitelikli cinsel istismara uğradı, 16 yaşındaki arkadaşı ise failden kaçıp koşarak güvenliklerden yardım istemeye gitti. Güvenlik olay yerine gelene kadar failin bölgeden kaçtığı söyleniyor. Olayın belirli kurumlar tarafından resmi olmasa da kabul edilmesi ve olay sonrasını gören öğrenciler, bu kan donduran istismarı bir iddia olmaktan çıkartıp bir gerçek olarak önümüze sunuyor. Yetkili makamlar bu olayı derhal aydınlatmalıdır.

Ülkenin her yerinde istismar olaylarının artması devletin yeterli önlemi almayıp gerici zihniyetiyle sergilediği politikaların sonucudur. Biz bugün ülkedeki çocuk istismarını, tarikat ve cemaat yurtlarına itilen 45 çocuğun Ensar Vakfı’nda istismara uğramasından, Hiranur Vakfı’nda altı yaşında bir kız çocuğunun evlendirilip hayatı boyunca istismara maruz bırakılmasından biliyoruz. Bugün çocukların tarikat yurtlarında nasıl yaşamlara sıkıştırıldığını, bütün bunların yargı tarafından nasıl üzerinin örtüldüğünü her geçen gün görüyoruz. Geçtiğimiz aylarda Manisa’daki Çocuk Esirgeme Kurumunda kalan çocukların pavyona satılması bu ülkedeki çocuk istismarının gerçek yüzüdür.

CİNSEL TACİZİ ÖNLEME BİRİMİ DERHAL AKTİFLEŞTİRİLMELİDİR!

Gelelim olayın faillerine. Biz bugün biliyoruz ki yaşandığı iddia edilen cinsel istismar suçunun faili sadece o şahıs değil, aynı zamanda defalarca failleri cezasız bırakan yargı ve üniversite içi güvenliği sağlamayan Çukurova Üniversitesi yönetimidir.

Yıllardır öğrencilerin yurt bölgesindeki ışıklandırmanın yetersizliği hakkındaki birçok tepkisine rağmen ışıklandırılma sağlanmazken kadın ve erkek öğrencilerin beraber kullandığı ortak alan kadın öğrencilerin bu durumdan rahatsız olduğu(!) belirtilerek kapatılıyor. Özellikle kadınların yaşam biçimine doğrudan müdahale ediyorlarken yine kadın öğrencilerin yaşadığı birçok taciz vakasına karşı bir önlem alınmıyor. Güvenlik güçlerinin görevi, kadınların yaşam biçimine müdahale değil kampüs güvenliğini sağlamaktır.

Bütün bu sorunların birleşimi, öğrenciler nezdinde hem güvenli kampüs tartışmalarını artırdı hem de cinsel istismara yönelik tepkiyi büyüttü. Olayın ardından öğrenciler öncelikli olarak bir hashtag kampanyası başlatırken aynı zamanda üniversitenin dört bir köşesinde amfilerden kantinlere, kafelerden yemekhane sıralarına pek çok yerde çeşitli tartışmalar sürdürdü. Ertesi gün öğrencilerin “Cinsel İstismara Sessiz Kalmıyoruz!” ve “Güvenli Kampüs İstiyoruz!” başlıklı basın açıklaması çağrısı, birçok kulüp, topluluk, ÖTK, öğrenci komisyonu ve üniversiteli taraftar grupları tarafından paylaşıldı, öğrenciler tarafından sahiplenildi. Üniversiteli kadınların uzun zamandır gündemde tuttuğu güvenli kampüs meselesinin bugün neden bu kadar önemli olduğu ve sahiplenilmesi gerektiği, bu yaşananlarla birlikte bir daha ortaya çıktı. Karanlık ve ıssız bölgelerin aydınlatılması, yurt yolunda sürekli kadınları rahatsız eden araçların denetlenip caydırıcı müdahaleler yapılması ve üniversiteli kadınların mücadelesi sonrası kurulan Cinsel Tacizi Önleme Biriminin daha aktif duruma gelmesi bir süredir genç kadınların gündemindeydi zaten. Bu durumda, Cinsel Tacizi Önleme Birimi öğrencilerle aktif çalışma yürütüp öncelikli hedefini kampüs güvenliği olarak belirlemelidir.