24 Ocak 2023 04:32

Dünyadaki son sığla ormanını kesip yazlık yapacaklar

Köyceğiz-Dalyan bölgesine ait sığla ağaçları tehlike altında. Köyceğiz’in Karabatak Mahallesi olarak bilinen bölgedeki sığla ağacı ormanı konut yapımı için kesilmek isteniyor.

Fotoğraflar: Abidin Çınar/Evrensel

Paylaş

Özer AKDEMİR
Muğla

Dünya üzerinde sadece Köyceğiz-Dalyan özel çevre koruma bölgesinde doğal ve sağlıklı orman alanları oluşturarak varlığını sürdüren Anadolu sığla ağacını bir bitki türü olarak yok oluşa götürebilecek süreçlere bir yenisi ekleniyor. Köyceğiz’in Karabatak Mahallesi olarak bilinen bölgedeki Anadolu sığla ağacı ormanı konut yapımı için kesilmek isteniyor. Yörenin “Ağalar” olarak bilinen zengin ailelerine ait olan sığla ormanının bir bölümünde kesim için ağaçlar işaretlenirken, “Bu ağaçlar bizim çocuğumuz gibi. Gerekirse her birine kendimizi bağlar, yine kestirmeyiz” diyen mahalleli ise yıllardır iç içe yaşadıkları ormanı korumakta kararlı.

AĞAÇLARA KIRMIZI ÇARPI İŞARETİ

Köyceğiz’deki sığla ormanının kesimi ile ilgili süreç yaklaşık bir ay öncesine dayanıyor. Karabatak Mahallesi’ndeki ormanın sınırlarında bulunan sığla ağaçlarına çarpı işareti konmasının ardından mahalleli ağaçların kesilerek yerlerine konut yapılacağını öğreniyor. Mahallelinin yanı sıra Muğla’nın Ortaca, Köyceğiz ve diğer ilçelerindeki yurttaşların da katılımıyla sığla ağaçlarını koruma mücadelesi bu bilginin öğrenilmesinin ardından başlıyor. Sığla ağaçlarının korunması için başlatılan imza kampanyasının yanı sıra yöre halkı, çeşitli siyasi parti, sendika, dernek ve meslek örgütleri ortak basın açıklaması yaptılar. Birkaç gün önce Çepeçevre Yaşam Programı çekimleri için Karabatak Mahallesi’ndeki sığla ormanında toplanan yurttaşlar sığla ağaçlarının kesilmesine karşı sonuna karar mücadele kararlılıklarını dile getirdiler.

"NE YAPACAĞIZ BİNAYI, HER YER BETON ZATEN"

Sığla ormanının kesilmesine karşı verilen mücadelenin en önemli dinamikleri, ülkenin diğer yerlerindeki ekoloji mücadelelerinde olduğu gibi yine kadınlar. İlerlemiş yaşına ve bacaklarındaki sağlık sorunlarına rağmen çekimlerin yapıldığı ormana gelen Karabatak Mahallesi kadınlarından 72 yaşındaki Hatice Deniz, 1969 yılında geldiği mahallede sığla ağaçları ile birlikte yaşadıklarını anlattı. Kendilerine ormandaki ağaçları göstererek “Burasını kesip götürün, şu öbür tarafları da biz keseceğiz” teklifinde bulunulduğunu anlatan Deniz, kabul etmediklerini ve oğlunun bu durumu herkese anlattığını söyledi. “Ağaçlar kesilir mi? Sabahleyin kalktık mıydı mahalle mis gibi sığla yağı kokar. Ne yapacağız binayı biz? Her yer beton zaten!” dedi.

"BU İŞARET BİZE MARAŞ’I, ÇORUM’U, KATLİAMLARI HATIRLATIYOR"

Mahallenin genç kadınlarından atanamayan Felsefe Öğretmeni Güliz Uzunağaç, ağaçlara kırmızı boya ile çizilen çarpı işaretlerini göstererek; “Bu işareti nerede görsem tüylerim ürperir. Çok acı şeyler çağrıştırır bana. Maraş Katliamı’nı, Çorum’u... Ne zaman bu işareti görsek orada bir katliam, zulüm vardır. Bu zulmün artık ne insanlarımızda ne de doğamızda yaşanmasını istemiyoruz.”

"EŞİMİ SIĞLA YAĞI İLE İYİLEŞTİRDİM"

MİDE hastası olan eşini sığla ağacı (Günlük ağacı diyor mahalleli) yağı ile iyileştirdiğini ve eşinin hastalıktan kurtulup 20 sene daha yaşadığını anlatan Emine Uslu da “Otu oluyor, sılcan oluyor, yağı oluyor, biz bunları toplayıp yiyerek karnımızı doyuruyoruz. Sılcanı yoğurtlarız, pişiririz. Biz kesme, biçme istemiyoruz” diyor.

"BİZİM ÇOCUĞUMUZ ONLAR"

Atmış iki yaşındaki Saime Aysan da çocukluğu ile birlikte yaşamının büyük kısmı bu mahallede geçen kadınlardan birisi; “Eskiden dayılarımız, amcalarımız bu ağaçların altında şarkılar, türküler söyleyerek otururlardı. İlerilerde ormanın içinde kaynak sularımız var. Buzdolaplarının olmadığı zamanlarda karpuzların üzerine isimlerimizi yazarak bu kaynak suların içine koyardık. Toprak testilerle suyumuz olurdu. Bizim çocuğumuz onlar, bizim çocukluğumuz burada geçti. Bu ağaçların kesilmesine razı değiliz”.

Elli iki yaşındaki Behiye Diş de bu mahallede doğup büyüyen kadınlardan birisi; “Bir gün gelip tak tak her yere işaret koydular. ‘Buraya ev yapacağız’ dediler. Razı değiliz” diyor.

Hatice Yüksel, Dalaman Barajı nedeniyle istimlak edilen Akköprü köyünden 30 yıl önce gelip buraya yerleşenlerden birisi. “30 seneden beri ben bu ağaçları tanıyorum. Kesilmesini değil korunmasını istiyoruz. Günlük ağacı Akköprü’de de vardı. Baraj nedeniyle kestiler. Bu ağaçlara sarılır gene kestirmeyiz. Bu ormanlar bizim doğa hakkımız.”

"BEN KARABATAK KIZIYIM"

“Ben Karabatak kızıyım. Bu ağaçları biz buradayken zor keserler” diyen mahallenin kadınlarından Gülşen Candoğdu, “Karabatak kızları çalışkandır, yamandır. Bu ağaçların düşen dallarını sırtımızda götürürüz biz ama asla kesmeyiz. Sabah kalktık mıydı evimizin içine mis gibi kokusu gelir bu ağaçların. Ağaçlarımıza sarılırız, kestirmeyiz. Bizi de kessinler! Denesinler hele, elimde orakla gelmezsem insan değilim!”

"İNSAN EVLADINI KESER Mİ?"

İlyas Köse (Berber): “Ben de burada doğup büyüdüm. Günlük ormanları Köyceğiz’in simgesidir. İnsan evladını keser mi? Bu ormanlar bizim evladımız.”

Murat Konukçu (Tüm Emekliler Sendikası Köyceğiz Temsilcisi): Üyelerimizle birlikte bu mücadelenin içindeyiz. Bu ormanlar sadece bizim değil, binbir türlü canlının yaşam kaynağıdır. Biz buraya bunun için de sahip çıkmak zorundayız”.

Teoman Koray: “2014 yılında Köyceğiz’e geldim. Burası korkunç bir şekilde bozuluyor. Betonlaşma çok yoğun. Bunu yanı sıra Muğla’ya özellikle bir saldırı, eko kırım var. Bunu durdurmak zorundayız. Bunu için MUÇEP Köyceğiz Meclisini oluşturduk. Mücadeleyi halkımızla sürdürmeye çalışıyoruz”.

Murat Candan: Buraya üç yıl öce bu sığla ormanları burada diye gelip yerleştim. Ancak gün geçtikçe “Eskiden burası şöyleydi” diye serzenişte bulunacak duruma geldik. Oysa bu doğayı biz emanet aldık çocuklarımızdan. Biz bu ormanda yaşayan hiçbir canlıdan üstün değiliz. Bunu bilince çıkarmak zorundayız. Yunanistan’daki küçük bir alanda bulunan sığla ağaçları müze gibi ziyaret edilirken biz çok rahat katledebiliyoruz ne yazık ki!

"BİZE BAŞKA MÜTEAHHİTLERE BAŞKA"

Osman Biçer: “Emekliyim. 8 yıldır Köyceğiz’de yaşıyorum. Bizim bahçemizdeki altı tane sığla ağacı tuvalet giderlerini tıkadığı için köklerini temizletmiştik. Orman Müdürlüğü bize bırakın ağaçların kesilmesini, köklerine bile bir müdahalenin olamayacağını söyledi. Ancak iş müteahhitlere geldiğinde aynı süreç işlemiyor.”

Döndü Taka Çınar: “Muğla son dönemde çok göç aldı. Doğasına yönelik son dönemde siyasi iktidarın yağması yoğunlaştı. ‘Ben yaptım oldu’ zihniyetinin bir yansımasını bu sığla ormanları için de görüyoruz. Koruma altındaki endemik bir tür yok edilmek, ranta açılmak isteniyor. Bu da halktan gizli yapılmak isteniyor”.

DÜNYADAKİ SON SIĞLA ORMANLARI BURADA

Halil Beytaş: “2014 yılında İstanbul’dan buraya gelerek yerleştik. Bu ormanı gördükten sonra buraya yerleşmeye karar verdik. Sığlanın en geniş popülasyonu burada. Dünyadaki son sığla ormanı burası. Bu ağaçlar doğal miras. 60 milyon yıldır yaşadığı ileri sürülüyor. Ormanın bitim noktasına imar verilmiş ve firmalar buraları satın alarak içindeki ağaçları kesmek istiyorlar. Burası Köyceğizlilerin deyimiyle ‘Ağalar’ın elinde.

Afife Karal: 2018 yılında İstanbul’dan göç ettim. Dört sene içinde doğal çevre çok bozuldu. Özellikle koronadan sonra aşırı talep var. Bu ağaçların kesileceğini öğrenince mahallelilerle toplanıp “Sığla Ormanı Savunması” diye bir grup oluşturduk. İmzalar toplayıp, çeşitli kurumlara dilekçeler verdik. Bu ağaçların ulusal korumasının yanı sıra uluslararası koruması var. Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile mutlak korunacak ağaçlar arasına alındı. Ancak burasının adı geçmiyor kararnamede. Bunlar da oradan bir açık yakaladıklarını düşünüyorlar. Oysa burası zaten özel çevre koruma bölgesi.

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

Aysun Yıldırım'ın ölümüyle ilgili takipsizlik kararına itiraz edildi

SONRAKİ HABER

“Timinciler Çayı zeytinyağı tesislerinin atık sularıyla kirleniyor”

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa