25 Ocak 2023 04:49

DOSYA | Savaşın 1. Yılında Ukrayna-3: Kiev’de savaş ve barış

Başkent Kiev'de Aya Sofya Meydanına çıkıyoruz. Alanın bir ucundaki Noel ağacı üzerindeki barış güvercinleriyle, diğer ucunda sergilenen ele geçirilmiş paslı Rus tankları bir tezat oluşturuyor.

Fotoğraf: Elif Görgü/Evrensel

Paylaş

Hazırlayan: Elif GÖRGÜ

Ternopil’den başkent Kiev’e yolculuk, trenle yaklaşık 7 saat. Trenler dakik, temiz ve rahat. Savaş koşullarında bu düzen şaşırtmıyor değil. Kiev tren garı, aydınlık. Gece saatlerinde karartma uygulandığı için, diğer istasyonlarda trenden indikten sonra cep telefonları fenerleriyle buluyorsunuz yönünüzü. İki kez uğradığımız bu garda bir defa kimlik kontrolüne rastladık. Onun dışında sekiz gün boyunca ziyaret ettiğimiz üç kentte de bir kontrole denk gelmedik. İnsan biz İstanbul’da hangi savaştayız da Kiev’de olmayan kimlik kontrollerine maruz bırakılıyoruz diye düşünmeden edemiyor.

Gar, Sovyet Mimar Oleksandr Verbytskyi tarafından 1927-32 yıllarında inşa edilmiş. Ana girişindeki dev avizelerden loş bir ışık yayılıyor. Noel için yerleştirilmiş çam ağacı kaldırılmamış. Her köşede savaşa ve barışa dair küçük büyük notlar, resimler, fotoğraflar asılı. Bir köşede, savaşın ilk günlerinde buraya sığınan çocuklardan kalan yer yatakları ve oyuncuklar duruyor. Kimi sütunlarda çocukların barış isteyen resimleri asılmış. Resimlerin birinde bir kız çocuğu, kurşun deliklerinin etrafına kırmızı çiçekler çiziyor. Bazı yerlerde savaşa dair fotoğraflar sergileniyor. Bir çocuk, bir başka köşedeki büyükçe Ukrayna haritasının üzerinde yazdığı bir notu iliştiriyor. Garda, kalabalığa rağmen sakinlik dikkat çekiyor.

SUSAN BAŞKENT

Karlı ve soğuk Kiev’in merkez caddelerine çıkıyoruz. Savaştan önce 4,6 milyon insanın yaşadığı başkentten, ilk saldırılar başladığında iki milyon kişi göç etti. Belediye Başkanı Vitali Kliçko’ya göre bunların önemli bir kısmı geri döndü ve saldırı altındaki diğer kentlerden de 300 bin Ukraynalı başkente geldi. Buna rağmen sokaklar kalabalık değil. Savaşa küsmüş de konuşmayı bırakmış gibi bir sessizlik içinde başkent. Daha bir hafta kadar önce, yılbaşı ve yeni yılın ilk günlerinde onlarca füzeyle vurulmuş, dört kişi yaşamını yitirmişti.

Merkez caddeler geniş, kaldırımlar daha da geniş. Devasa tarihi binalara bakmaya doyum olmuyor. 2013 Meydan hareketinin olay yeri olan Bağımsızlık Meydanı sabah saatlerinde boş. Rus ordusunun Kiev’e ilerlediği günlerde caddelere yerleştirilen tank kapanları meydanın bir kenarına yığılmış, bir temizlik işçisi etraflarındaki karları süpürüyor.

Yürüyüş yolumuzda bir kafenin camında Nazi sembolleri kullanan, paramiliter bir grupken Ukrayna ordusuna dahil edilen Azov Taburu için yardım ilanı dikkat çekiyor. Ukrayna devleti kabul etmek istemese de özellikle 2013’ten sonra bu tür Neonazi grupların etkisinin arttığı biliniyor. Savaşla birlikte bu gruplara karşı çeşitli kesimlerin tutumu, ‘hoş görme’ ile ‘kahramanlaştırma’ arasında değişiyor.

GÜVENCİNLERE KARŞI TANKLAR

Birkaç sokak geçerek ve kimi yokuşları tırmanarak Aya Sofya Meydanı’na ulaşıyoruz. Uzun alanın bir ucundaki Noel ağacı üzerindeki beyaz barış güvercinleriyle, diğer ucunda sergilenen, savaş sırasında ele geçirilen paslı tanklar bir tezat oluşturuyor. Haberlere bakılırsa, şimdilik tanklar kazanıyor.

Her geçen, burada bir fotoğraf çektirip yoluna öyle devam ediyor. Savaşlar tarihine ‘selfie’lerden yüzlerce not düşülüyor.

Bir sonraki durağımız Şevçenko Bulvarı... Caddenin ortasında iç savaşa katılan Ukraynalı bir komünist asker olduğunu öğrendiğimiz Mykola Shchors’un heykeli var. Rusya saldırısı, Ukrayna’nın antifaşist ve Sovyet tarihini, yani bizzat kendi tarihini silmesinin gerekçesi yapılıyor. Bu döneme ait anıt ve heykellerin önemli bir kısmı kaldırılmış, ancak üzerindeki protesto yazılarına rağmen Shchors gibi direnenler de var. Daha sonra Shchors için yazılmış Ukraynaca bir şarkı buluyorum. “Biz saman tohumlarının çocuklarıyız, yeni dünya için varız!” diyor şarkıda. Ukrayna’da, giderek uzayan savaşın yarattığı ve yaratacağı muhtemel yeni dünya ise, şimdilik çok aydınlık görünmüyor.

Biz gece Kiev’den ayrıldıktan birkaç saat sonra bazı mahallelerin bombalandığını öğreniyoruz ertesi sabah. Kiev artık sessiz değil. Neyse ki en azından bu kez, kimse ölmüyor.


OLİGARKLARLA RANT ORTAKLIĞI: YENİDEN İNŞA KİMİN İÇİN?

Kiev’in merkezinde Rusya’nın hava saldırılarının yıktığı bina sayısı sınırlı. Ancak oblastın çeperlerindeki kent ve semtlerde yıkım büyük. Kiev Ekonomi Okuluna (KSE) göre, şubat ayından bu yana Ukrayna’da yaklaşık 135 bin 800 sivil bina yıkıldı. Ukrayna’nın yıkılan altyapısını raporlayan bir proje olan RebuildUA’ya göre Kiev’e bağlı Borodyanka’da 144, Makariv’de 481 bina yıkıldı, 2 bin 305’i hasar gördü. Belarus sınırından Kiev’e giden yol üzerinde bulunan Andriivka köyünde 123 bina, Yasnohorodka köyünde ise 73 bina yıkıldı. Kiev merkezinin kuzeybatısındaki Buça’nın işgali ise bir aydan fazla sürdü. 185 bina yıkıldı, 2 bin 514 bina hasar gördü.

Liste uzun. Birçok yerde onarımlar ve yeniden inşa başlamış, ancak Ukrayna Ulusal Mimarlar Birliğine (NSAU) bağlı Mimarlar Odasının Başkanı Anna Kyrii’ye göre bu süreçlere mimarlar ve örgütleri dahil edilmiyor. Bazı kötü yeniden inşa örneklerini gösteriyor Kyrii.

Anna Kyrii ile Kiev’deki ofisinde buluşuyoruz. Bir yandan savaşın kentlerde yarattığı yıkım hakkında bilgi verirken, bir yandan da böyle bir süreçte Ukrayna meclisinden geçen ve mimarların büyük tepki gösterdiği bir “kentsel reform” yasasına dikkat çekiyor.

Yıkımdan başlıyoruz: “Yıkımın farklı boyutları oldu. Örneğin Mariupol’de her bina hasar gördü ya da yıkıldı. Kiev bölgesinde İrpin, Buça, Barayanka gibi küçük kasabalar en fazla zarar gören yerler oldular. Bazı sokaklar boyunca evler tamamen yıkıldı. İnsanların başlarını sokacakları bir çatıları kalmadı.

Bu savaş tüm Ukrayna toprağı açısından bir felaket oldu aslında, çünkü biz Lviv’de (ülkenin en batısı) konut eksikliği sorunu yaşıyoruz. Buralarda, tüm bu mültecilerin ihtiyacını karşılayacak kadar büyük ölçekte yerleşim bulunmuyor. Ayrıca, Çernihiv gibi bölgelerde mimari ve anıtsal miras yıkıma uğradı. Sonuç olarak büyük bir sorunumuz var.”

Bir başka büyük sorun da yıkılan yerlerin yeniden inşasında mimarların, uzmanların görüşlerinin sorulmaması. Kyrii, “Genel olarak Ukrayna hükümeti, hatta yerel hükümetler, karar alma süreçlerine mimarların, uzmanların fikirlerini katmıyorlar. ‘Arkadaş canlısı’ inşaat şirketiyle iş yapmak yerine neden profesyonellere soralım, neden mimarlarla ve projeleriyle zaman harcayalım diye düşünüyorlar! Savaş zamanında bu daha fazla yapılıyor.”

Konu, tepki gösterdikleri, 5655 sayılı Kentsel Reform Kanunu’na geliyor. Bu yasa 2021’de, yani savaştan önce gündeme gelmiş. Mimarların gerçekleştirdiğini büyük protesto yürüyüşünün bir fotoğrafını gösteriyor. “Parlamento üyeleri bu kanuna kentsel reform diyorlar fakat bu kanun, kentlerin durumunu, kentsel planlamayı ya da mimariyi dert etmiyor, bu kanun bu alandaki tüm gücü bakanlığın elinde topluyor. Bu yasayı hazırlarlarken hiçbir mimar davet edilmedi, bu sürece katılmadı.”

Mimar Anna Kyrii, “Bu taslağı gördüğümüzde şok olduk” diyor, “Milletvekilleriyle diyalog kurmaya çalıştık fakat başarılı olmadık, bizi dinlemek istemediler.”

Peki taslakta ne var?

“Bu kanunun yazarları yolsuzluğu kentsel planlama reformu aracılığıyla sona erdireceklerini söylüyorlar! ‘Peki bunu nasıl yapacaksınız’ dendiğinde bütün yolsuzluklar kentlerde gerçekleşiyor, diyorlar. Bu nedenle kentsel kararlarda iktidarı yerelden alıp tamamen merkezi hükümete, bakanlığa veriyorlar. Ve bakanlık da mimarları para cezalarıyla kontrol edecek. Altyapı Bakanlığı ile Konut Bakanlığı birleştiriliyor ve tüm yetki bu bakanlığa veriliyor.”

"BÜYÜK İNŞAAT ŞİRKETLERİ İÇİN YAZILDI"

“En büyük inşaat şirketleri bugün bile bu bakanlıktaki yetkililerle iyi bağlara sahipler. Ukrayna’da 2014 yılında ademi merkeziyetçilik yönünde iyi bir adım atılmıştı, kentler ve kasabalar karar verme süreçlerinde güç kazanmışlardı şimdi tüm bu güç yeniden merkezde toplanıyor. İkinci büyük problem bu durumun 5-7 devasa şirketin çıkarına olması. Bu kanun onlar için yazıldı. Öyle bir şekilde yazıldı ki inşaat şirketlerine hiçbir sorumluluk yüklenmiyor. Bir binada sorun yaşandığında, bu kanun, mimarları suçlayacak, müteahhit şirketler suçlanmayacak. Ukrayna’da şimdi savaş sırasında bile en büyük sorunlar bu müteahhit şirketler tarafından yaratılıyor. Milletvekillerini, yargıçları, bakanlık yetkililerini satın alabiliyorlar ve bunu kendi gözlerimizle gördük.”

Tam burada, hükümetin oligarklara karşı olduğunu iddia ederek iktidara geldiğini hatırlatıyorum. Kyrii, “Tüm oligarklarımız Monako’da oturuyorlar, Dubai’de yaşıyorlar ve onlar için her şey yolunda” diyor. Yasayı hazırlayanlar arasında Rusya destekçisi oldukları gerekçesiyle yasaklanan muhalif partilerin de olduğunu, buna rağmen yasanın parlamentodan geçtiğini belirtiyor.

29 Aralık 2022 tarihli bir NSAU açıklamasında da “Tasarı ile devlet politikasında yapılması öngörülen değişikliklerin başlıca yararlanıcıları Milletvekili Dmytro Isayenko (Muhalefet Platformu - Yaşam İçin) ve uzun süredir meslektaşı olan Topluluklar ve Bölgeler Kalkınma Bakan Yardımcısı Natalia Kozlovska” deniyor. İktidardaki Halkın Hizmetkarı partisinden Meclis Komitesi Başkan Yardımcısı Olena Shuliak’ın da tasarıyı desteklediği belirtiliyor.  Yasayla “Kentsel gelişimdeki tüm kontrolün Dmytro Isayenko liderliğindeki küçük bir emlak geliştiricileri çevresine devredildiği” vurgulanıyor. Yani Ukrayna yönetimi, “Rus işgalcileri desteklemekle” suçladıklarıyla rant ortaklığı yapmayı sürdürüyor. NSAU şu uyarıyı yapıyor, “Tasarının Cumhurbaşkanı tarafından imzalanması halinde Ukrayna’da kentsel gelişim sadece büyük emlak geliştirme şirketlerinin çıkarlarına hizmet edecek. Profesyonel topluluk ve yerel yönetimler artık inşaat kalitesini kontrol edemeyecek. Bu, belirli inşaat alanları ve bölgesel topluluklar içindeki tüm bölgeler için geçerli. Sonuç olarak, kentsel alanlar önemli ölçüde bozulacak. Ukrayna şehirlerinde yaşam kalitesinin düşük olduğu ve ciddi suç vakalarının yaşandığı bölgeler oluşacak.”

Mimarlar Odası Başkanı Anna Kyrii, hükümetin savaş konusundaki politikalarını ise destekliyor. Eşi fotoğraf sanatçısı ve şu an gönüllü olarak cephede. Oğulları 20 ve 16 yaşlarında ve onların da gerekirse savaşa katılabileceklerini söylüyor, “Ben de Ukrayna için savaşmaya hazırım. Çünkü bu savaşı kazanmamız gerekiyor.”

Geleceğe dair karamsar, “Üçüncü dünya savaşının nükleer savaş olacağını düşünüyorum. Rusya ve Putin’in tüm kırmızı çizgileri geçeceklerini ve sonuna kadar savaşı götüreceklerine inanıyorum. Rusya bu savaşı kazanmamalı.”

YARIN: Zelenskiy'in memleketine ziyaret...

ÖNCEKİ HABER

Koç Holding TÜPRAŞ'ta işçilerin yüzde 50 zam talebine karşı, yüzde 9.6 ek zam verdi

SONRAKİ HABER

Grevdeki Schneider Enerji'de anlaşma sağlandı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa