Omega Motor işçileri: Sendika hakkımızdan vazgeçmiyoruz
Omega Motor’da sendikalaştıkları için işten atılan Türk Metal üyesi 17 işçinin direnişi sürüyor. İşten atılan işçiler, tüm baskılara rağmen sendikalaşmada kararlı olduklarını söylüyor.
Fotoğraf: Evrensel
Halil SANCAR
İstanbul
İstanbul Ümraniye’deki Dudullu Organize Sanayi Bölgesi’nde (OSB) bulunan Omega Motor’da sendikalaştıkları için işten atılan Türk Metal üyesi 17 işçinin direnişi sürüyor. İşten atılan işçiler sendika yöneticileriyle birlikte her gün saat 16.00’da fabrika önünde eylem yaparken, patronun ise sendikalaşmayı kırma hamleleri sürüyor. İçerideki arkadaşlarına sendikadan vazgeçmeleri için baskı uygulandığını ifade eden işçiler, tüm baskılara rağmen sendikalaşmada kararlı olduklarını söylüyor.
Açlık sınırının altında çalıştıklarını, birçok kez müdürlerin üretimin arttırılmasına ilişkin yaptıkları toplantılarda ücret artışını gündeme getirdiklerini dile getiren bir işçi, “Bunu dediğimizde azarlandık. Hatta açık açık ‘Beğenmiyorsanız kapı orada’ denildi. Şimdi sendikaya üye olduk, yetki başvurusu aşamasına geldik diye birden kıymetimiz arttı. Bize ‘Siz sendikaya üye olmayın, zaten ücretlerinizi 13 bin 500 lira yapacağız. Sosyal hakları ikramiyelerinizi de arttırıp iyileştireceğiz’ diyorlar. Bu bizi insan olarak gördüklerinden değil, sendikalı olmayalım diye. Ama sendika bizim için güvencedir. Tabii ki sendika da işçilerin haklarını ve çıkarlarını korumalı. Sendikanın temel dayanağı bizsek onu denetleyen de biz olmalıyız” dedi.
"BİR ARKADAŞIMIZ BACAĞINI KAYBETTİ"
Ağır çalışma koşullarına rağmen düşük ücret aldıklarını ifade eden bir işçi de “Dün ücretlerimizi arttırın geçinemiyoruz diye rica ettiğimizde bize kapıyı gösteren müdürler şimdi sendikadan vazgeçin ücretlerinizi yükseltiyoruz diyorlar. ‘Hiçbir fabrikada böyle bir ücret artışı yok. Ne gerek var sendikaya. Onlar sizi yarı yolda bırakır’ diyorlar” dedi.
Bunun yanı sıra işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinin de alınmasını istediklerini söyleyen işçi, “Eldiven verilmedi diye arkadaşımızın parmağı kesildi. Bir başka arkadaşımız bacağını kaybetti. Bir arkadaşımızın kolunun sinirleri tahrip oldu, kullanamıyor. Enjeksiyon bölümündeki arkadaşlarımız zehirli kimyasallar soluyor. Pandemi sürecinde hastalıktan arkadaşlarımız hayatını kaybedecekti. O zaman Hak-İş’e bağlı Özçelik-İş’e üye olan 6 arkadaşımızı işten atıldılar” diye konuştu.
"YA SENDİKA YA İŞ DİYORLAR"
6 yıldır fabrikada çalışan bir işçi de şunları söyledi: “Bize verilen yemek bile sağlıklı değil. Yoğun ve ağır çalışma koşullarında beslenmemizi sağlayacak, enerji verecek, bizi ayakta tutacak kalitede bir yemek değil. Hep açlık sınırı altında çalıştık. Şimdi 8 bin 506 lira oldu asgari ücret, açlık sınırının yine altındayız. Hepimiz borçluyuz, boyuna borç ödüyoruz. Şimdi iyi haklar elde etmek için sendikalı olduk diye türlü baskılar uygulanıyor bize. Muhbirler peşimize takılıyor, bizden yanaymış gibi aramıza giriyorlar. Bizi bu şekilde takip ediyorlar. Ya sendika ya da iş tercih sizin deyip bize gözdağı veriliyor. Buna boyun eğmeyeceğiz.”
"YILMAYACAĞIZ"
Yönetimin kendisinden e-devlet şifresini istediğini dile getiren bir işçi de “Ben ve çok sayıda işçi kardeşim aynı biçimde insan kaynakları müdürünün odasına çağrıldık. Bize ‘E-devlet şifrenizi söyleyin, bazı evraklar için gerekli’ denildi. Biz vermedik çünkü sendika üyeliğimize bakacaklarını biliyorduk. Bu yolla yeni işçi kıyımı listesini oluşturacaklar. Buna aldanmadık. Hâlâ içeride üye yapıyoruz ve artık yetki aşamasına geldik. Basın açıklaması yaptığımızda onlarca polis çağırıp gözdağı vermek istediler. Bu açıkça bizi yıldırmaya yöneliktir. Dışarıdaki eyleme katılan arkadaşlarımızı servisten indirdi diye servis şoförlerinin işine son veren bir fabrika yönetimi işçileri düşünmez” dedi.
“İşçiyi işçiye karşı kullanıyorlar” diyen işçi şöyle devam etti: “Şunu takip et, cep telefonu ile fotoğraf ya da video çek bana at, işin garanti diyen bir fabrikanın idari amiri veya müdürü işçi dostu olamaz. Kaliteli yemeği bize layık görmeyen bir zihniyet bizden yana olamaz. Bu noktadan sonra sendikamız da dik durmalıdır. Sendikalı olmak en doğal hakkımızdır. Bu iş uzarsa sendikamız kapının önüne direniş çadırını kurmalıdır. Sonuna kadar direnmeye varız. Sendikamız bu talebimizi dikkate alıp ona göre tedbirlerini de almalıdır. Günde 1 saat durmak ve slogan atmakla bir yere kadar.”