29 Ocak 2023 12:43
/
Güncelleme: 12:47

Öğrenci olmak epey masraflı bir iş! Peki ya KYK bursları?

“Genellikle bireysel çözüm yolları ön plana çıkıyor halbuki bu sorun bütün öğrencilerin ortak sorunu, dolayısıyla kitlesel bir şekilde, birlik olarak hareket etmemiz gerekiyor”

Öğrenci olmak epey masraflı bir iş! Peki ya KYK bursları?

Fotoğraf: MA

Ulaş ÖZTÜRK

Arben ÇITAK

OSTİM/Ankara

Geçtiğimiz günlerde KYK burs ve kredi ücretleri öğrencilerin hesaplarına yatırıldı. Yeni burs miktarı 1250 TL üzerinden, yani yaklaşık %47’lik oranda bir zamla, “devrim niteliğinde” ve “müjde” gibi nitelendirmelerle açıklandı. Türkiye’de 2022 yılı için yıllık enflasyon TÜİK verilerine göre %64,27, ENAG’ın (Enflasyon Araştırma Grubu) hesaplamalarına göre ise %137,55 iken yapılan bu zammın öğrenciler üzerindeki etkisini OSTİM’deki bir üniversitede okuyan öğrenciler dergimize değerlendirdi.

Yönetim Bilişim Sistemleri Bölümünde birinci sınıfta okuyan öğrenciler, yaptığımız sohbette burs ve kredi ayrımının güvenilirliğini ve miktarını eleştiriyorlar. “Adaletli bir şekilde burs kredi ayrımı yapıldığını düşünmüyorum. Bir örnek vermek gerekirse, Porsche marka araba sahibi bir tanıdığıma burs çıkarken benim kaldığım KYK yurdundaki bir arkadaşıma kredi bile çıkmadı. Halbuki ihtiyaç sahibi bir arkadaş olduğunu biliyorum.” Bu durumun kime burs kime kredi çıkacağının belirlenme yöntemi üzerine düşünmesini sağladığını ifade eden arkadaşımız, “Burs kazanabilmemiz için illa bir tanıdığımızın olması veya mülk sahibi mi olmamız gerekiyor?​” diye ekliyor.

Gruptan başka bir öğrenci ise “Ben de kredi alıyorum ve okulumun kaldığım yurda olan uzaklığından kaynaklı çoğu gün günde iki öğün yemeğimi dışarıda yemek zorunda kalıyorum. Bu da en az 100 TL harcamak anlamına geliyor, yani 1250 TL olarak belirlenen kredi miktarı iki haftalık beslenme ihtiyacımı bile sağlamaya yetmiyor” diyor.

Elektrik Bölümü birinci sınıfta okuyan Deniz, bursların miktarlarını belirleyen kurumlara adaletli bir belirleme yapmaları noktasında güvenmediğini anlatıyor. “TÜİK verilerine çok net bir biçimde güvenmiyorum, bağımsız kuruluşların verileriyle aralarında olan büyük farklar beni ve çevremde gördüğüm herkesi düşündürtüyor” derken bursların belirlenmesinde görev alan kurumların öğrencilerin çıkarlarını koruyan bir çizgide çalışma yürüttüğünü düşünmediğini ifade ediyor. Sonrasında Türkiye gibi nüfusun büyük çoğunluğunun asgari ücretle çalıştığı ülkelerde, tüketim ürünlerindeki fiyatlandırmaların çoğunun asgari ücret üzerinden yapılmasından bahsettiğimizde onaylıyor ve ekliyor, “Durum böyleyken asgari ücret açıklanmadan açıklanan burs miktarlarının da hayatımızda gerçekçi bir karşılığı olmuyor.”

“BURS EN TEMEL İHTİYAÇLARIMIZI BİLE KARŞILAMAKTAN UZAK”

İşletme Bölümü birinci sınıfta okuyan başka bir öğrenciyle ise burs/kredi miktarlarının belirlenme esası üzerine konuşuyoruz. Arkadaşımız, “Bursların amacı öğrencilerin temel ihtiyaçlarını sağlayabilmesi ihtiyacına dayanıyor. Belirlenen miktarlara baktığımızda en temel ihtiyaçlarımızı bile karşılamaktan oldukça uzak olmasını bir yana koyarsak bence sadece bunları karşılaması da yeterli değil. Öğrencilerin tiyatro, sinema, müze veya kendi ilgi alanları doğrultusunda yapacakları etkinliklere imkân sağlayabilecek nitelikte bir miktar belirlenmesi lazım. Bunun da devletin yetiştirmek istediği insan profiliyle ilgili olduğunu düşünüyorum. Düşünmeyen, sorgulamayan, üretmeyen niteliksiz insan profilleri oluşturuluyor ve bunların sonucu olarak ne yapılırsa susan ve ona ne verilirse yetinen halk kesimleri istiyorlar” diyor.

Uluslararası Ticaret ve Finansman Bölümü ikinci sınıf öğrencisi Kerem’le de burslar hakkında konuşuyoruz. “KYK kredisinin yanında ailemden destek aldığım halde geçinemiyorum, bu durum da beni okurken çalışmak zorunda bırakıyor. İş yerinden aldığım parayı da bu gelir kaynaklarına eklediğim durumda bile yaşamımı rahatça idame ettiremiyorum” diyen Kerem, bursların yetersizliğinden dolayı çalışmak zorunda kaldığı iş yerindeki koşulların okul yaşamına olan etkisinden bahsediyor: “Düzensiz çalışma saatleri ve emek gücünün suistimal edilmesiyle birlikte hafta içi okulda mental anlamda çökmüş oluyorum, fiziksel olarak zaten yorgun oluyorum. Bunun sonucunda da okuldan aldığım verim oldukça düşüyor.”

Burs miktarının öğrencilere yeterli olabilmesi için en az 3800 lira civarında olması gerektiğini düşündüğünü söyleyen Kerem, bunun gerçekleştirilebilirliği üzerine ise, “Eğer iktidardakiler yandaş şirketlere, tarikatlara veya Diyanet gibi kurumlara gereğinden fazla masraf yapmasa 3800 değil 5800 bile olur ve gayet de gerçekçi olur. Bunun sayesinde her öğrenci bir ay boyunca eksiksiz şekilde geçinebilir” diyor.

Öğrencilerin bu duruma çözüm olarak ne yapması gerektiği üzerine de fikirlerini sorduğumuzdaysa “Genellikle bireysel çözüm yolları ön plana çıkıyor halbuki bu sorun bütün öğrencilerin ortak sorunu, dolayısıyla kitlesel bir şekilde, birlik olarak hareket etmemiz gerekiyor” diyor. Devamındaki konuşmalarımızda da birlik olarak hareket etmenin yol yönteminin de ancak, okulda bir araya gelebildiğimiz alanlarla başlayıp daha geniş ufuklu mücadele örgütlerinde birleşmeye varan bir mücadele hattının sağlanmasıyla mümkün olabileceği üzerine bir fikir birliğine varıyoruz.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

101 milyarlık gasp

101 milyarlık gasp

Enflasyonla mücadele adı altında uygulanan Erdoğan-Şimşek programı, enflasyonu düşürmüyor ama ücret ve maaşları acımasızca ezmeye devam ediyor. DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı. “Enflasyonun nedeni ücret zamları” yalanının foyası da açığa çıktı.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
DİSK-AR’ın araştırmasına göre sadece iki aylık enflasyon nedeniyle işçilerin, memurların ve emeklilerin cebinden en az 101 milyar lira çalındı.

Evrensel'i Takip Et