3 Şubat 2013 09:50

Eşitlik ya da kölelik

Rahmi Yıldırım

Bu topraklar demokrasiden, hak eşitliği fikrinden, ayrımcılık yapmadan, ötekileştirmeden herkes için adalet isteme erdeminden yana nasipsiz midir, nedir?
Ülkenin kültürel coğrafyası nefret söylemi ve ayrımcılık üretmekten yana öylesine bereketli ki. Günün her saatinde dakikasında bir nefret söylemiyle sarsılmak mümkün. Ayrımcılık ve ötekileştirme ayıbı, bu topraklarda yaşayanların kaderi diyesi geliyor insanın. Bu topraklarda din ve sermaye siyaseti sürekli ayrımcılık yapıyor, nefret söylemi üretiyor.
Sermaye odaklı sağ karakterli ideolojiler eşitlik fikrine kapalıdırlar. Gerçek hayatta emek ve sermaye eşit olmadıklarından sağcı ideologlar ve siyasetçilerin söylemlerinde dil, din, cins ve kültür ayrımcılığı yapmalarına şaşılmaz.
Son olarak TBMM’de BDP’li bir vekil, “Bizim Türk halkıyla Türkçeyle bir sorunumuz yok. Türkçe eğitim gördük, Türkçe konuşuyoruz. Bizim sorunumuz, dilimizin, kimliğimizin, kültürümüzün inkâr edilmesi, yok sayılması.” dedi.
Yanıt olarak bir CHP ileri gideni şunları söyledi:
“Kürt milliyetçiliğini bana ilericilik ve bağımsızcılık diye yutturamazsınız. Türk ulusuyla Kürt milliyeti eşit olamaz. AKP ve BDP işbirliğinin yaptığı şey, tektir. Türkiye’de Kürt sorunu yoktur, Türkiye’de siz sorunu Türk sorunu yaptınız. Bundan sonra biz savunmadayız, bundan sonra meşru müdafaa hakkı için saldırıdayız.”
Bu çağda bu sözlerin edilebildiğine insanın inanası gelmiyor. Hele solculuk adına.
İnsan, daha Hitler ortada yokken ülkemizi yönetenlerin ettikleri sözleri anımsamadan edemiyor: “Bu ülkede sadece Türk ulusu etnik ve ırksal haklar talep etme hakkına sahiptir. Başka hiç kimsenin böyle bir hakkı yoktur.” (Başbakan İsmet İnönü, Milliyet, 31 Ağustos 1930). “Türk bu ülkenin yegâne efendisi, yegâne sahibidir. Saf Türk soyundan olmayanların bu memlekette bir tek hakları vardır: Hizmetçi olma hakkı, köle olma hakkı.” (Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt, Milliyet, 19 Eylül 1930).
O yıllarda bile bu sözlerin edilebildiğine insanın inanası gelmiyor.
TBMM’deki tartışmayla sınırlı kalmak kaydıyla söylemek gerekirse, Kürt milliyetçiliği ilericilik değil de Türk milliyetçiliği mi ilerici?
Bilinmeli ki, milliyetçiliğin ilericilik sayıldığı tarihsel dönem çoktan kapandı.
Ülkenin kültürel coğrafyası din ve milliyet saplantısıyla öylesine bozuldu, insan doğasına öylesine yabancılaştı ki, düzeltilmesi hayli zahmet gerektirir.
Kim savunursa savunsun, elbette ırkçı  kafa kader diye kabullenilmeyecek. Ortak vatanda, eşit yurttaşlık çatısı altında, herkesin kendi kimliği, dili, kültürü ve inancıyla özgürce yaşayacağı, birbirine üstünlük kurmayacağı, ortak evin nimetlerini hakça paylaşacakları demokratik bir düzen kurma mücadelesi sürecek.

Evrensel'i Takip Et