‘Kronometre sıfırlama’ günlerinde millet ittifakının yol haritası
Evrensel yazarı Yücel Demirer, altılı masanın "Ortak Politikalar Mutabakat Metni"ni değerlendirdi.
Fotoğraf: Evrim Aydın/AA
Yücel DEMİRER
Siyasal toplantılar, kurulan kürsüden söylenen sözler kadar sosyopolitik ortamın dinamiklerini de yansıtır. Ankara’da yapılan Millet İttifakı ‘ortak politikalar mutabakat metni’ açıklama toplantısı da içeriğinden izleyici profiline, sahne estetiğinden içerdiği coşku düzeyine kadar çok katmanlı mesajların iletildiği bir ortam oldu.
Metnin, “hukuk, adalet ve yargı,” “kamu yönetimi,” “yolsuzlukla mücadele, şeffaflık ve denetim,” “ekonomi, finans ve istihdam,” “bilim, ARGE, yenilikçilik, girişimcilik ve dijital dönüşüm,” “sektörel politikalar,” “eğitim ve öğretim,” “sosyal politikalar” ve “dış politika, savunma, güvenlik ve göç” olarak şekillenen dokuz ana başlığı daha sözcülerin konuşmaları başlamadan, dışarıda bıraktıklarıyla fikir verdi. Kürt meselesi başta olmak üzere cumhuriyet tarihi boyunca ve günümüzde de etkisini sürdürmekte olan kritik konuların en azından ‘Hakikatleri araştırma, adalet ve uzlaşma’ eksenli bir çerçeve içinde, bağımsız olarak ele alınmamış olması dikkat çekti.
‘Ortak politikalar mutabakat metni’nin tıpkı anayasaların giriş metinleri gibi hayli konuşkan olan ön sözüne bakıldığında, siyasal krizin ideolojik ayrımlardan çok keyfi ve kural tanımaz bir yönetim biçimine indirgendiği gözlendi: “Ülkemiz, Cumhuriyet tarihinin en derin yönetim ve ekonomik krizlerinden birini yaşamaktadır. Toplumsal, siyasal ve ekonomik sorunlar her geçen gün artmaktadır. Bu krizin en temel sebebi 'Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi' ile keyfi ve kural tanımaz yönetim anlayışıdır.” Teşhis bu olunca, tedavi de teknokratik eksenli ve çelişki halindeki sınıflara aynı anda ulaşmayı uman bir yaklaşımda aranmış oldu.
Toplantı boyunca ekonomik krize çözüm arayışı, yolsuzlukla mücadele ve güçler ayrılığı ilkesine dayalı denetimin güçlendirilmesi mutabakatın üzerinde aranacağı düzlem olarak öne çıktı. Özellikle ‘altılı masa’nın ilk toplantılarından sonra yapılan açıklamalarda pek rastlanmayan bir ‘hesap sorma’ vurgusu dikkat çekti. Günün en yakıcı sorunu olan ekonomik kriz hem mutabakat metninde hem de sunuluşu sırasında en önemli yeri tuttu. Hatta doğrudan ekonomi ile ilgili olmayan konularda dahi bazı vurgular ekonomi, finans ve istihdam üçlüsü üzerinden ifade edildi. Ekonominin gündemin en ağırlıklı maddesi olduğu belli edildi. Bunun yanında öne çıkan bir diğer başlık sosyal politikalar konusu oldu. Çocuk yoksulluğu başta olmak üzere yoksullukla mücadeleye önem verileceği vurgulandı.
Konuşmalar son derece detaylı ve iddialıydı: Enflasyonun iki yılda indirileceği, pahalılığın sonlanacağı, büyüme hızının yüzde 5’in üzerine çıkacağı, kişi başına gelirin dolar cinsinden iki katına çıkarılacağı belirtildi. Yenilikçi pek çok yanı mevcuttu: Dijital ekonomiye hızlı geçiş ve yeşil politikalar hakkında somut adımlar atılacağı ifade edildi. Bir iklim kanunu çıkarılacağı, iklim bankası kurulup, iklim elçileri atanacağı ve biyogüvenlik kurulunun yeniden kurulacağı belirtildi.
Beyin göçü dönüşümü, araştırma desteği, bilim bilişim ve teknoloji başlıklarında dahi özel girişim vurgusu dikkat çekti. İşçi sınıfının örgütlenmesinin önündeki engellere yazılı metinde son derece kısa yer verilirken konuşmalarda işçinin-emekçinin adı yoktu.
Dış politika ve savunma politikaları ile kültür politikaları bağlamında İttifakın sağ yanının dili başlığı domine ettiği gözlendi. Devlet aklının bildiğimiz ezberleri tekrar edilmiş oldu.
Metin içinde kadınlara ayrılan bölümün uzunluğu ve içerdiği detayların aksine salonda kadın katılımının sınırlılığı dikkati çekti. Altı konuşmacının belli bir yaş ortalaması üzerindeki erkeklerden oluşması, hem kadınlar hem de gençler hakkında yapılmış planlarla çelişkiliydi.
Millet İttifakının seçimlerde atacağı adımları ve kazanırsa ülkeyi nasıl yöneteceğini açıkladığı toplantının, türünün ilk örneğini oluşturan geniş ölçeği, demokrasiye yapılan özel vurgusu ile önemlidir. Öncelikle farklı siyasi kökenlerden gelen bu kadar çok sayıda partiyi içeren bir ittifak tarafından hazırlanan metnin Türkiye siyasal tarihi açısından öneminin altı burada çizilmelidir. Ancak, bu metnin kapitalist üretim biçimini sorgulamaksızın önceleyen yapısı ve restorasyona odaklanışı akıldan çıkarılmamalıdır.
Bir bütün olarak bakıldığında bu toplantı Emek ve Özgürlük İttifakı'nın Türkiye siyasetinde neden gerekli olduğunu bize gösterdi. Salondaki gençlik katılımındaki düşüklükten, konuşmacılar arasında kadınların yer almayışına kadar açığa çıkan pek çok fark, programdan hemen sonra, hızlıca kaleme alınan bu notlara eklenmelidir.