30 Ocak 2023 17:19

Evrensel yazarları altılı masanın Ortak Politikalar Mutabakat Metni'ni değerlendirdi

Evrensel yazarları Nuray Sancar, Sevda Karaca, Ayşen Uysal, Yücel Demirer ve Kamil Tekin Sürek, altılı masanın açıkladığı Ortak Politikalar Mutabakat Metni'ni değerlendirdi.

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Evrensel yazarları Nuray Sancar, Sevda Karaca, Ayşen Uysal, Yücel Demirer ve Kamil Tekin Sürek, altılı masanın (Millet İttifakı) bugün Ankara'da düzenlediği etkinlikle açıkladığı, Ortak Politikalar Mutabakat Metni'ni değerlendirdi.

NURAY SANCAR: SERMAYE İÇİN HEP BANA HEP BANA DÖNEMİ… YİNE!

Evrensel yazarı Nuray Sancar, "Mutabakat 4.0" başlıklı yazısında, altılı masanın açıkladığı "Mutabakat Metni" ile gerçekten bir "Millet İttifakı" olduğunu tescil ettiğini söyledi.

"İşçilerin bir sınıf olarak haklarının yansıdığı değil durumları iyileştirilmesi gereken ‘yoksullar’ grubuna girdiği, kadın işçilerin ise hiç yer almadığı, ekonomik ilişkiler içinde sadece müstakbel girişimciler olarak kodlandığı bir metin bu" eleştirisinde bulunan Sancar, özetle şunları kaydetti:

"Böyle olunca en çok kullanılan sözcükler arasında geçen ve hoş bir tını bırakan; yenilikçilik, dijital, girişimci, bilişim, bilgi, liyakat, teknoloji, donanım, destek… ve tabii cağız, ceğiz… gibi sözcüklerin halkın gündelik hayatının şartlı kipi olduğunu fark etmemek mümkün değil.

Mutabakat metni özü itibarıyla doğrudan doğruya sermaye sınıfını dijitalle terbiye etmeye odaklanmış; TÜSİAD’ın yıllardır talep ettiği istikrarlı, kurallı, kanunlu, öngörülebilir düzenini ihya etmeyi hedeflemiş görünüyor. Metinde resmedilen burjuvazinin öncekine göre en önemli farkı parti kartı olanların değil yetenekli, yatırımcı ve ‘smart’ (akıllı) olanların devlet olanaklarından yararlandığı, yararlanmanın da kurala bağlandığı bir davranış modelini benimsemeye eğilimli olması.

…Bütün Türkiye Teknokent. Kobi’lere ve esnafa daha çok büyümek için ise devlet desteği var. Bunlar çok detaylı anlatılırken, işsizliğin ve enflasyonun tek sayılı düzeye nasıl indirileceğinin yanıtı verilmiyor mesela.

…Demek ki burjuvazinin ‘smart’, ‘yeşil’, ‘dijital’, ‘rantiye olmayan’, ve kareli ceket de giymeyen halini esas alıyoruz bu dönem. Bu yeni aktör için ‘yatırım destek ajansını yeniden yapılandıracağız’ ama tabii dijital araçlarla…

…Esnek çalışma ve güvencesizlik emekçiler için baki kalıyor. Sermaye sınıfının kendisi için istediği Millet İttifakı’nın da vaat ettiği kurallılık, öngörebilirlik şartlarıyla ilgili düzenlemeler işçi sınıfı için bir hayal. Orada işler bildiğimiz gibi; güvencesiz bir iş hayatı.

Millet İttifakının programının bir restorasyon programı olduğu hep söylenegeldi. Sistemin kırılan kolonlarını güçlendirerek toparlamaya aday. Sınıflar arasındaki ilişkiler bakımından ise yeni bir şey yok; eski köye dijital, yeşil, yenilikçi bilişimli 4.0. adet oradaki. Yani sermaye için hep bana hep bana dönemi… Yine."

SEVDA KARACA: KADINLARIN RESTORASYONA SÜS OLMAYA TAHAMMÜLÜ KALMADI

Ekmek ve Gül Editörü ve Evrensel yazarı Sevda Karaca, "Mutabakat metninde kadınlar ‘restorasyon süsü’ mü?" başlıklı yazısında metin, kadınların yakıcı sorun ve talepleri açısından sınırları en altta çizilen bir 'yenilenme' vaadi olduğunu söyledi. 

Karaca, yazısında "Sınırları en altta; çünkü bugün geniş kadın kesimleri açısından toplumsallaşan temel taleplerin hayata geçmesi için kadınlarca adı açık seçik konulan 'güvenceleri' ağzına almaktan imtina ediyor. Böyle olunca, önemli pek çok vaade rağmen, süregiden muhafazakar, tekçi, erkek egemen anlayışın 'biraz dijitalleşme, bir miktar girişimcilik, biraz da sorunları yönetilebilir hale getiren sosyal projeler'le devam edeceği görülüyor" diye ekledi ve nedenlerini açıkladı.

İçinde bir tek kelime “laiklik” geçmeyen, İstanbul Sözleşmesi diyemeyen “mutabakat”ın, sokakta yükselen ve AKP döneminin en diri muhalefet güçlerinden biri olan kadın hareketinin çektiği çıtanın fersah fersah gerisinde kaldığını vurgulayan Karaca; "Kadını aile dışında yok sayan; kadını ve kadın haklarını ailenin bekasına kurban eden yaklaşım Millet İttifakının mutabakat metninde de tescilleniyor, 'Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının', 'Kadın, Aile ve Çocuk Bakanlığı' şeklinde yeniden yapılandırılacağı söyleniyor" dedi.

Karaca ayrıca "Kadınların en büyük dertlerinden ve hak gasplarının nedenlerinden olan esnek çalışma yöntemlerinin; çağrı üzerine çalıştırma, kısmi zamanlı çalışma ve uzaktan çalışma gibi modellerin kalıcılaşmasına yönelik vurgular kadınlar için güvencesizliğin değişmeyeceğini de gösteriyor" değerlendirmesinde bulundu.

Karaca, değerlendirmesini, şu tespitle noktaladı:

"Kadınların tek adam rejimine karşı yükselen ve akacak mecra arayan öfkesini, bu dertlerin kaynağına dokunmadan yedeklemeye çalışmak, her alanda derinleşen yıkıntıyı 'Aslını bozmayacak bir biçimde onarırken' kadınları bu inşaya payanda etmeye çalışmak bilindik bir yöntem. Ancak kadınların daha fazla yük sırtlanmaya, payandalığa, restorasyona süs olmaya tahammülü kalmadı."

AYŞEN UYSAL: KEŞKE DEVLETİN BEKASI MESELESİNİN ÖNÜNE YURTTAŞIN HAYATTA KALMA SORUNUNU GEÇİREBİLSEYDİ

Evrensel yazarı siyaset bilimci Ayşen Uysal, "Ortak politikalar beyannamesi bir yeniden inşa metnidir" başlıklı değerlendirmesinde metnin geneline, önceliklerine ve yeniden inşaya ilişkin niyet beyanlarına odaklandı.

Metin için "Sorunu tespit edip çözüm için gereken adımları ortaya koyması bakımından bir yeniden inşa müjdesi" diyen Uysal, "Keyfiliği, yolsuzluğu, israfı, hukuksuzluğu, adaletsizliği, yandaşlığı, liyakatsizliği ortadan kaldırma istek ve iradesini ortaya koyan bir metin ile karşı karşıyayız" değerlendirmesini yaptı.

Metnin bütününün ana hatlarıyla tek adam rejiminden çıkışı hedeflemeye odaklanmış ilkeleri içerdiğini belirten Uysal, özetle şunları kaydetti:

"Metnin bütününden çıkan üç temel niyet beyanı olduğunu söyleyebiliriz. Bunlardan ilki, bölünmüş Türkiye’ye son verme.

…İkinci temel niyet, liyakat. Adalet talebi ile iç içe geçmiş bir liyakat ilkesi bu. Aynı zamanda geleceğe dair başta gençlerde olmak üzere, umudu yeşertmeyi hedefleyen bir liyakat. 

…Ve üçüncü temel niyet de temiz toplumun inşası çerçevesinde biçimleniyor. İsrafın önlenmesi, kara para ve mafya ile mücadele de bu başlığın altını dolduruyor.

…Altılı masada iktidar öncelikli hedef olarak belirlenince, her tarafa selam çakmak, hatta bazı yönlere daha çok selam çakmak kaçınılmaz olarak görülüyor. Tam da bu noktada, ayrı Emek ve Özgürlük İttifakının olmasının ne kadar kıymetli olduğu daha iyi anlaşılabilir. Millet İttifakının daha fazla sağa kaymasını önleyebilecek, onu merkeze doğru çekebilecek bir güç olarak Emek ve Özgürlük İttifakı.

…Mutabakat metninin en başında 'Mevcut sistem devlet için bir beka sorununa dönüşmüştür' deniyor. Oysa, mevcut sistem her şeyden önce yurttaşın hayatta kalma sorununa dönüşmüştür. Keşke ortak politikalar metni devletin bekası meselesinin önüne yurttaşların hayatta kalma sorununu geçirebilseydi. Devletin halk için, yurttaşlar için bir amaç değil, araç olduğunu hatırlayabilseydi…"

YÜCEL DEMİRER: RESTORASYONA ODAKLANIŞI AKILDAN ÇIKARILMAMALI

Evrensel yazarı siyaset bilimci Yücel Demirer, "‘Kronometre sıfırlama’ günlerinde millet ittifakının yol haritası" başlıklı yazısında "Bir bütün olarak bakıldığında bu toplantı Emek ve Özgürlük İttifakı'nın Türkiye siyasetinde neden gerekli olduğunu bize gösterdi" değerlendirmesinde bulundu.

Demirer, değerlendirmesinde özetle şu noktalara dikkat çekti:

"İşçi sınıfının örgütlenmesinin önündeki engellere yazılı metinde son derece kısa yer verilirken konuşmalarda işçinin-emekçinin adı yoktu.

Dış politika ve savunma politikaları ile kültür politikaları bağlamında İttifakın sağ yanının dilinin başlığı domine ettiği gözlendi. Devlet aklının bildiğimiz ezberleri tekrar edilmiş oldu.

Metin içinde kadınlara ayrılan bölümün uzunluğu ve içerdiği detayların aksine salonda kadın katılımının sınırlılığı dikkati çekti. Altı konuşmacının belli bir yaş ortalaması üzerindeki erkeklerden oluşması, hem kadınlar hem de gençler hakkında yapılmış planlarla çelişkiliydi.

…Öncelikle farklı siyasi kökenlerden gelen bu kadar çok sayıda partiyi içeren bir ittifak tarafından hazırlanan metnin Türkiye siyasal tarihi açısından öneminin altı burada çizilmelidir. Ancak, bu metnin kapitalist üretim biçimini sorgulamaksızın önceleyen yapısı ve restorasyona odaklanışı akıldan çıkarılmamalıdır."

KAMİL TEKİN SÜREK: KIRMIZI ÇİZGİLER DEVAM EDİYOR

Evrensel Yazarı Avukat Kamil Tekin Sürek de "Altılı masa işçilerin masası değil" başlıklı yazısında "Altılı masanın beyannamesi bir özgürlükler beyannamesi değil" dedi.

Sürek, metinde işçilere dair eksikliğe, "Asgari ücretin belirlenmesi, grev yasaklamaları, grev ertelemeleri, sendikalara üye olma prosedürleri, toplu iş sözleşmesi prosedürü, İŞKUR’un parasının işçiler için kullanılması meselesi, işsizlik sigortası süresinin arttırılması meselesi, sendika yasası, sendika barajları, kamu emekçilerine grev hakkı" örneklerine yer vererek dikkat çekti.

Basın özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü, gösteri ve yürüyüş hakkı, adil yargılanma hakkı, din ve vicdan özgürlüğü, azınlık hakları, kadın hakları konularındaki eksikliklere de dikkat çeken Sürek, "Özetlediğim hak ve özgürlükler açısından 1961 Anayasa’sının gerisinde, hatta 12 Eylül cuntası öncesinden bile daha geri" dedi.

Yazıda, "Burjuva iktidarlarının yüzyıllık kırmızı çizgisi olan Kürt halkının hakları, Alevilerin hakları ve işçi sınıfının ekonomik, demokratik ve siyasi hakları konusuna hiç girmiyorlar. Kırmızı çizgiler devam ediyor. Fakat, laiklik konusunda son derece esnekler" değerlendirmesi yer aldı.

Programın "24 Ocak kararları ile başlayan neoliberal politikaların daha ciddi uygulanması programı" olduğunu söyleyen Sürek, "İşçilerin ve emekçilerin değil patronların programı" değerlendirmesinde bulundu.

Sürek, işçi sınıfı ve emekçileri, Emek ve Özgürlük İttifakı'nda birleşerek tek adam yönetimi sonrası demokrasi mücadelesini daha yükseltmek için şimdiden hazırlanmaya ve örgütlenmeye çağırdı.

(HABER MERKEZİ)

Yeni yılda Evrensel aboneliği hediye edin
ÖNCEKİ HABER

Liselilerin gözünden yaklaşan seçimler 

SONRAKİ HABER

Tavuk dürüm parasına çalışmak 

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa