01 Şubat 2023 06:30

Bir piyano bir genç 

Sahiden bu kadar ulaşılmaz mı olmalı sanat? Bugünün toplumunda gerçekten öyle olabilir, peki ya geleceğin sosyalist toplumunda halkın sanatla arasına çekilen set yıkıldığında? 

Kaynak: Unsplash/Janine Robinson

Paylaş

Kıvılcım EFTELYA 

Malatya 

Geçtiğimiz haftalarda bir otele sipariş götüren bir gencin oteldeki piyanonun başına oturup çalması özellikle sosyal medyada büyük ilgi gördü. Muharrem’in ismi çok anılmasa da biz analım. 19 yaşında üniversite öğrencisi olan ve geçinebilmek için moto-kuryelik yapan Muharrem’in parmaklarından akan Mozart’ın bestesinin, kulaklarımıza erişmesi çok uzun sürmüyor. Bu durum epey ilginç geliyor ve fırsattan istifade kimi ona piyano alıyor kimi ona özel ders veriyor kimi de onu sahneye çıkarıyor. Şov yapma imkânını kaçırmayan burjuvalar da bunları adeta lütfediyor. 

BİR PİYANO KAÇ ASGARİ ÜCRET EDER? 

Kuyruklu piyano fiyatları milyonlarca lirayı buluyor. Bir piyano kaç asgari ücret eder? Hesaplaması bile öyle güç, öyle korkunç. İşçiler, emekçiler ve gençler için ulaşılmaz bir noktada. Yani bizlere deniyor ki “Bunlar burjuva kesime, elit kesime yaraşır.” Sahiden öyle mi? Sahiden bu kadar ulaşılmaz mı olmalı sanat? Kapitalist üretim ilişkileriyle endüstriyelleşmiş sanatı ve toplumun büyük bir kesiminin ulaşamadığı sanat eğitimini düşününce gerçekten öyle olabilir; peki ya geleceğin sosyalist toplumunda halkın sanatla arasına çekilen set yıkıldığında? Bunun örneği var üstelik. Sovyetler’de işçiler için sanat yapmak hiç de ulaşılmaz bir noktada değildi. Ama buna geçmeden önce kapitalist ve sosyalist üretimin ayrımını kısaca yapalım. 

Şu anda bulunduğumuz kapitalist sistemde üretim; kendi emek güçleri dışında ellerinde bir şey olmayan işçi sınıfı tarafından yapılır, üretim araçlarını elinde bulunduran kapitalist sınıf ise sırf bu yüzden işçi sınıfının sırtından geçinmeyi kendisinde hak görür. 

Sosyalist sistemde ise üretim herhangi bir sınıfı zenginleştirmek için değil toplumun ihtiyaçlarını en iyi şekilde karşılamak için yapılır. Dayanışma ve kolektivizm içerisinde yapılan üretim; toplumun refahını da artıracağı için işçiler iş yaparken daha istekli olur. Yani kapitalist sistemde olduğu gibi kendi emeklerine yabancılaşmazlar. İnsanca bir yaşam ve çalışma koşulları içerisinde olan işçiler kendilerini, kendi istekleri doğrultusunda geliştirmek için gerekli zamana ve paraya da sahip olur. 

SOVYETLERDE MÜZİĞİN GELİŞİMİ 

1917 Ekim Devrimi’yle birlikte sanat; bir elit tarafından ve burjuva-aristokrat sınıf için üretilen ve onlara hitap eden bir formdan çıkarılıp toplumsallaştırılarak işçilerin, emekçilerin, gençlerin ürettiği bir forma dönüşür. Daha önceleri insanlık dışı koşullarda, saatlerce çalıştırılan ve emekleri sömürülen işçi ve emekçiler, kendi iktidarlarını kurmaları ile birlikte kendi ilgi ve yeteneklerine zaman ayırabilecekleri koşulları yaratmış, onlara yönelebilmişlerdir. Sanat artık yaşamdan ayrı bir şey değil, sanat yaşamın kendisidir. 

Sovyetlerde müzik kültürünün gelişimine bakacak olursak, opera ve tiyatro salonlarının, senfoni orkestralarının sayıları kalkınma planı çerçevesinde artırılır. Savaş sürecinde dahi konservatuarlar kurulur, müzik okulları inşa edilir, korolar oluşturulur. Müzik eğitimi her çocuk için 7 yıl zorunludur. Sonrasında müzik eğitimine devam etmek isteyen çocuklar için ücretsiz müzik okulları yapılır, müzik üniversiteleri kurulur. Fabrikalarda, atölyelerde, askeri birliklerde ve büyük çiftliklerde senfoni konserleri düzenli olarak gerçekleştirilir. 1950’li yıllardan önce içlerinde 400’den fazla kolektif çiftçiler korosu bulunan 97 bin amatör müzik çevresi kurulur. Yüzlerce kültür kulübü ve evinde halkın müzik yapabileceği olanaklar sağlanır.* 

GENÇLİĞİN VE SANATIN KURTULMASI İÇİN BİR YOL VAR 

Günümüz koşullarındaysa bırakalım bu olanakları, gençliğin bir enstrümana, bir müzik kursuna ulaşabilmesinin hiç de kolay olmadığını görüyoruz. Bir enstrümanın notalarına öncülük etmek, bir dansla bedenini sarmak, bir tuvale düşlerini aktarmak, bir sahnede sesi, bedeni, kostümleriyle rol almak; sanatı yaşamının dışında bir parça değil de yaşamının ta kendisi haline getirmek bu koşullarda çoğunlukla düş olmaktan öteye geçemiyor. Oysa bu böyle gitmek zorunda değil, gençliğin ve sanatın kurtulması için bir yol var. Piyanonun tek bir tuşuna dahi dokunmayı bize reva görmeyenlere karşı insanın insanı sömürmediği bir dünyada hep birlikte şarkılarımızı söylememizin olanakları, yine hep birlikte ortak mücadele yolunda yürümemizden geçiyor. 

* https://www.evrensel.net/haber/415264/sovyetlerde-muzik 

ÖNCEKİ HABER

Tavuk dürüm parasına çalışmak 

SONRAKİ HABER

Barış Akademisyeni Dinçer Demirkent’in göreve iadesine karar verildi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa