2 Şubat 2023 08:15
/
Güncelleme: 08:39

Dağ suyu diye madenin kirlettiği suyu içirecekler

Aydın’ın su sıkıntısına çare olacak iki barajı dolduracak derelere madenlerin atık suları akıyor. Önlem alınamazsa, Latmos’tan gelen temiz sular madenin kirli sularıyla karışarak evlere gelecek.

Dağ suyu diye madenin kirlettiği suyu içirecekler

Arşiv | Fotoğraf: Özer Akdemir/Evrensel

Özer AKDEMİR
Aydın

Dünyadaki nadir jeolojik oluşumlardan birisi olarak gösterilen gnays kayaları, 8 bin 500 yıl öncesine tarihlenen kaya resimleri, fıstık çamları ve temiz içme suları ile bir yeryüzü cenneti olan Aydın Söke sınırları içerisindeki Beşparmak (Latmos) Dağları maden işletmeleri tarafından günbegün talan ediliyor. Yıllardır “Milli park ilan edilsin”, “Jeopark olsun”, “Eko turizm yapılsın” talepleri ile gündeme getirilen dağda korkunç bir doğa kıyımı yaşanıyor. Bununla birlikte, kuraklığın iyice kendini hissettirdiği günümüzde bölgedeki üç ilçenin içme suyu sorununu çözeceği ileri sürülerek projelendirilen iki barajın, madenlerin delik deşik ettiği Latmos Dağlarından gelen sularla dolması planlanıyor!

KAYA RESİMLERİ MANZARALI MADEN!

Latmos Dağlarında faaliyet gösteren maden şirketlerinden Polat Madenciliğin Karakaya köyü Kocaalan mevkiindeki kuvars ve feldspat işletmesinin yeni kırma eleme tesisi için geçtiğimiz yıl Aydın Valiliği Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü tarafından “ÇED gerekli değildir” kararı verildi. Bu hafta başında Çepeçevre Yaşam programı çekimleri için gittiğimiz bölgede bu tesisi de görüntüleme olanağı bulduk. Tam da 8 bin 500 yıllık kaya resimlerinin yoğun olarak bulunduğu Karakaya köyü yakınlarında, Latmos Kaya Resimleri Tanıtım Merkezi ve Latmos Festivalinin yapıldığı alana bitişik olan maden işletmesi bölgeyi, üzerindeki ağaçları, kayaları, bitkileri, suları ile adeta kemirmiş! Çok geniş bir alana yayıldığı ve gittikçe de genişlediği görülen maden işletmesi içerisinde toprak rengi suları olan bir gölet oluşmuş. Kamyonların arı gibi cevher yüklendiği işletme, bölgedeki köyleri birbirine bağlayan eski kara yolunu da yutmuş.

Latmos Dağlarında maden faaliyetleriyle delik deşik edildi.

Fotoğraf: Özer Akdemir/Evrensel

"BU YOL DA BİZİM BU TEPELER DE!"

Maden işletmesinin yaptığı yeni yolun kenarında durup madeni fotoğraflama ve kamera ile kaydetmeye çalışırken maden işletmesinden bir araçla gelen kişiler çekimlere müdahale ettiler. Bu kişiler kenarında durduğumuz yolun bile şirketin olduğunu ileri sürdüler. Üzerlerindeki giysilerde Polat Maden yazan ve tesis sorumlusu olduğunu söyleyen kişiler, “Burası bizim, bu yol da, bu bulunduğunuz tepe de. Mahremimizi çekemezsiniz!” diye çekimlere engel olmak istediler. Bulunduğumuz yerin maden işletmesinin dışında olduğunu ve maden alanında olduğumuza dair hiçbir bilginin, tel örgünün, levhanın olmadığını söyleyerek yaptığımız itirazlar da bu kişiler tarafından “Gelmeden araştıracaksınız” sözleriyle karşılandı. Çekimlerimiz bittiği için tartışmanın büyümesine izin vermeden bölgeden ayrıldık.

İhsan Garagöz

İhsan Garagöz | Fotoğraf: Özer Akdemir/Evrensel

"4 BİN AĞACI TOPRAK ALTINA GÖMDÜLER"

Latmos Dağlarındaki köylerden Çavdar Köyü Eski Muhtarı İhsan Garagöz, bu işletmelerin son 10-15 yıldır bölgede pıtrak gibi çoğaldığını ve binlerce zeytin ve çam ağacını yok ettiğini söyledi. Maden işletmesinin 4 bin ağacı keserek toprak altında bıraktığını ileri süren Garagöz, ağaçların kesilip satılmasına karşı çıktığı için kendisinin şirketin yönlendirdiği kişiler tarafından darbedildiğini ileri sürdü. Garagöz, hakkında açılan davada da 8 bin 500 lira idari para cezasına çarptırıldığını, ağaçları korumak istemesinin bu şekilde cezalandırıldığını iddia ediyor. Kendisini köy meydanında darbeden kişilerin de kendi köylüleri olduğunu anlatan Garagöz, “Maden köyü böldü. Kardeşi kardeşe, köylüyü köylüye düşman etti” dedi.

‘URANYUM SONDAJLARININ ALTINA İKİ İÇME SUYU BARAJI YAPILIYOR’

Köyünde, yaklaşık 40 yıl önce uranyum madeni aramak için sondajlar yapıldığını aktaran Garagöz, aynı bölgede Maden Tetkik Aramanın (MTA) bir iki yıl önce yeni sondajlar yaptığını belirterek, şunları söyledi; “Dört yüzer metre arayla 10 bin metre derinlikte sondaj çalışmaları yaptı MTA. Damarı aktive ettiklerini, verimli bir damar bulduklarını söylediler. Bana enteresan gelen bu sondajların altına içme suyu amaçlı devlet, baraj yapıyor. Kuşadası, Söke içme suyu olarak Sarıçay Barajı yapılıyor”.

"KUŞADASI, DİDİM, SÖKE MADEN SUYU İÇECEK!"

Bizim yörede çekimleri yaptığımız gün bir açıklama yapan bölgedeki çevre örgütlerinden Ekosistemi Koruma ve Doğa Sevenler Derneği (EKODOSD) iklim krizi ve kuraklık olgusu nedeniyle bölgede su sıkıntısı çekileceğini dil getirdi. Su sıkıntısının en çok hissedileceği yerlerde büyük bir hızla yapılaşmaların ve beraberinde nüfus artışlarının devam ettiğini aktaran EKODOSD, “Bölgemizde su konusunda en çok sıkıntı çekecek yerleşimlerin başında Kuşadası, Söke ve Didim olacaktır. Bu 3 ilçenin gelecekteki su sorunlarını çözmek için 2 baraj planlanmıştır. Kuşadası ve Söke için Sarıçay, Didim için Beşparmak Barajları… Henüz başlamayan Beşparmak Barajı ve çalışmaları devam eden Sarıçay Barajını dolduracak sular Latmos (Beşparmak) Dağlarından gelecektir. Şu anda Sarıçay Havzası’nda, neredeyse derenin içine girecek kadar maden faaliyetlerinin olduğu görülüyor. Kömür ocakları ve feldspat madenlerinin suları Sarıçay’a akmakta, maden atıkları suların götürmesi için dere kenarlarına yığılmaktadır. Eğer tüm bunlara bir önlem alınamazsa, bu kentlerde yaşayanlar Latmos’tan gelen temiz sulara karışan madenin kirli sularını içecektir.”

MADEN RUHSATI VERİLMESİN, ESKİ RUHSATLAR İPTAL EDİLSİN

EKODOSD, ilgili kurumların Sarıçay ve Beşparmak Baraj Havzalarında kesinlikle maden ruhsatları için olumlu görüş verilmemesi verilenlerin de iptal edilmesi çağrısında bulundu.

Latmos bölgesinin bu yerleşimlere su sağlayacak rezerv olmanın yanı sıra, kültür varlıkları açısından benzersiz zenginliklere sahip olduğunu vurgulayan EKODOSD, “Doğal hayat bakımından nesli tehlike altında olan türlere ve zengin bitki çeşitliliğine sahip olup, aynı zamanda geleneksel yaşamlarını yüzlerce yıldır sürdüren insanların yaşadığı bir bölgedir.

Latmos bölgesinde yapılan vahşi madencilik; ülkemizin imza atmış olduğu Avrupa Peyzaj Sözleşmesi kapsamında doğal ve kültürel peyzaj değerlerini yok etmektedir” dedi.

NELER KAYBETTİĞİMİZİ BİLE BİLMİYORUZ!

Bazı maden ocaklarının yanı başında yer alan binlerce yıllık arkeolojik ve kutsal alanların hayvancılık yapan Yörükler tarafından da kullanıldığını belirten EKODOSD; “Bu alanlar geçtiğimiz yıl tescil edilmiş olsa da ocakların faaliyete başladığı yıllarda neler kaybedildiğini bilen yok. Hemen her köşesinden kültürel varlıkların çıktığı Latmos’taki araştırmalar için çok uzun yıllar gerekmektedir. İnsanlık tarihine yeni buluşlar katacak önemli değerlerin çıkabileceği bir yer olması nedeniyle mutlaka korunması sağlanmalıdır.

EVRENSEL'İNMANŞETİ

İhyanın aslı

İhyanın aslı

Maraş depremlerinin ardından geçen iki yılda ne yiten on binlerce canın hesabı sorulabildi ne de kalanların bir derdine derman olundu. İki yıl sonra iktidar, ”Asrın İhyası” sloganıyla toplumu aldatmaya çalışıyor. Oysa asıl ihya ihaleler, inşaatlar, rezerv alan ilanları, teşvikler, vergi indirimleriyle, depremi gerekçe eden siyasi baskılarla geldi.

Teslim edilen konut sayısı ihtiyacın 3'te biri.

Deprem bölgesinde 'rezerv alan' kılıfıyla halkın evleri, arsaları gasbedildi.

Deprem işçiye yoksulluk, sermayeye 'fırsat' oldu.

BİRİNCİSAYFA
SEFERSELVİ
Sezgin Tanrıkulu: "Depremin maliyetini en aza indirmek için her ay vergi veriyoruz. Nereye harcandığını bilmiyoruz"

Evrensel'i Takip Et