05 Şubat 2023 23:13

Demokratik ve özerk üniversiteye giden yol beklemekten mi geçer?

Okulumuzda istediğimiz değişimi yaratacak bizden başka özne yok. Çözüm ise oy vermeyi beklemekte değil, her gün hayatı yeniden yaratmakta!

Fotoğraf: Sude Şener/Evrensel

Paylaş

Dağlar TEKŞEN

Boğaziçi Üniversitesi

 

Seçim süreci yaklaştıkça Millet İttifakı partilerinin genel başkanları, gidişattan endişeli olduğunu dile getiren tüm toplumsal kesimlere aynı cevabı vermeye devam ediyor: “bekle, çözüm bizde, geleceğiz ve değiştireceğiz!” Kemal Kılıçdaroğlu’nun son tweeti yine bu minvalde, “Boğaziçi beklesin” diyor. “Biz kayyumu göndereceğiz ve yaşananların hesabını soracağız!”

BEKLEMEDİĞİMİZ ÖLÇÜDE KAZANIM ELDE EDİYORUZ

Öncelikle ittifakın programına, yürüttükleri faaliyete ve sanıyoruz geleceğe dair yapacaklarına yön veren “bekle”  ifadesini incelemek gerekiyor. Hayat akışının sürekliliğini inkâr edercesine istenen, hak ve hürriyetlerin periyodik bir şekilde geleceğe havale etmek. Üstelik bu, son yirmi yıllık süreçte burjuva muhalefetin sıklıkla uyguladığı bir pratik haline geldi. Özellikle seçimlerin yaklaştığı dönemlerde çözüm odağını toplumsal muhalefetten kendilerine, yani siyasi muhalefete kaydırarak toplumun değiştirici-dönüştürücü etkisi yok sayılıyor ve böylelikle mücadeleyle kazanılabilecek kazanımlar sınırlandırılıyor. Oysa bugün işçi ve emekçilerin yoksulluğa, sömürüye karşı mücadelesinden kadın ve LGBTİ’lerin yaşam mücadelesine, Kürtlerin ve Alevilerin eşit yurttaşlık mücadelesinden öğrencilerin özerk, demokratik ve bilimsel eğitim için verdikleri mücadeleye kadar birçok alanda yapılan direnişler kazanımlarla sonuçlandı, sonuçlanıyor. İnsanların yaşadıkları, çalıştıkları ve eğitim aldıkları yerleri kendi ihtiyaçları doğrultusunda değiştirip dönüştürmesi ve politik bir özne olarak birkaç yılda bir oy vermekten ibaret olmayıp her gün kendi gerçekliğini yeniden yaratma inadı, hâlâ sorunları yönetime geldiğinde çözeceğini iddia eden muhalefete iyi bir ders oluyor. Israrla kendi emeğine, haklarına, özgürlüklerine, yaşamına, ağacına, akademisine, deresine sahip çıkanlara pasifçe kürsüden destek mesajları veriliyor, en fazla birkaç sağduyulu milletvekili direnen insanları ziyaret ediyor ve bitiyor. Örneğin Boğaziçi’nde direnen insanlarla birlikte mücadele vermeyen ittifakın, iktidara geldiği olasılıkta üniversitemizin işleyişini bizimle birlikte yürüteceği vaadi öğrencilerin nezdinde karşılık bulmuyor.

ÇÖZÜM MÜCADELEMİZDE!

Eğer “Çözüm bizde!”  kısmına gelirsek 2000’den fazla vaadin bulunduğu mutabakat metninden anlıyoruz ki Millet İttifakı bizim için yaşamımızı çepeçevre saran bir gelecek kurgulamış. Ancak hayatımıza bu kadar müdahil olan planların bizimle beraber yapılmadığı aşikâr. Biliyoruz, çünkü biz buradayız ve kimse kapımızı çalmadı. Telefonumuza sesli mesaj bırakan da yok. Epey geniş kadrolara ve seçmen kitlesine sahip olan bu partilerin istikrarlı bir şekilde halktan kopuk siyaset yapması, bu tercihlerinin bilinçli olduğunu akıllara getiriyor. Bizler isyan edene ve kamuoyunda bir dalga yaratana kadar haklı olabileceğimizi aklının ucundan geçirmeyen geçirse de programına dâhil etmeyen ittifak partileri, sanki o güne kadar yığılmış sorunlar kangrene dönüşmemiş ve bundan dolayı güçlü bir tepki doğmamış da son zamanlarda ortaya çıkmış bir durum gibi davranıyor ve sonradan programına bir madde daha dâhil ediyor. Peki ama parasız, bilimsel ve demokratik eğitim talebi üniversite koridorlarında sadece birkaç yıldır mı yankılanıyor? Bizler Boğaziçi öğrencileri, hocaları, mezunları ve personelleri olarak son birkaç yılda her taraftan kuşatılmaya çalışılan üniversitemizi elimizden geldiğince savunduk. Mücadelemiz Melih Bulu’yu yerinden etti. Kayyuma ve arkasındaki iktidara geri adım attırdı. Diğer üniversitelerde akademisyenler kayyumlar aracılığıyla bir bir ihraç edilirken Boğaziçi’nde uzun bir süre hiçbir akademisyenimize dokunamadılar. Yemekhane ücretlerini artıramadılar. Ne zamanki alanlar boşaldı, saldırı hız kesmeden devam etti. Deneyimlerimiz bize her seferinde açıkça göstermektedir ki dün olduğu gibi bugün de çözüm mücadelemizdedir.

ASIL BİZİMLE GÜZELDİR DEĞİŞİM!

Birkaç yılda bir burjuva muhalefetin iktidara gelme olasılığına tutunmaya mahkûm değiliz.  Ülkede hâlâ talan edilmemiş, ayakta kalan kurumlar varsa bunun inatla itiraf edilmek istenmeyen sebebi mücadelemizdir. Boğaziçi Üniversitesi bileşenleri iktidardan gelen saldırılara yekpare bir şekilde direniyor, kazanımlar elde ediyor ve diğer üniversitelere umut ışığı oluyorsa bu mücadelemizin sonucudur. Bizler her gün buradayız. Var olan sorunlara ve gelen saldırılara hep birlikte biz göğüs geriyor ve yine biz karşı koyuyoruz.  Dolayısıyla, en iyi biz tekrardan inşa edebiliriz kendi üniversitemizi. O halde, Ahmed Airf'ten değiştirmek üzere ödünç alalım:

Asıl, bizimle güzeldir değişim
Ve asıl biz biliriz üniversitemizi*

Boğaziçi buna talip. Son zamanlarda yılgın düşen ve mücadeleden kopan sıra arkadaşlarımız görecektir ki istediğimiz değişimi yaratacak bizden başka özne yok. Çözüm oy vermeyi beklemekte değil, her gün hayatı yeniden yaratmakta. Zira gelecek, direnen ve üretenlerindir!

*Ahmed Arif-Hani Kurşun Sıkan Geçmez Geceden 

 

ÖNCEKİ HABER

Mardin'de polis şiddetine ilişkin soruşturma başlatıldı

SONRAKİ HABER

Döküm işçisi gerçekleri anlattı, işten çıkarıldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa