Cezaevlerinde açlık grevi sürüyor: Cezaevlerindeki sesi duymak zorundayız
Cezaevlerinde hak ihlallerine karşı süren açlık grevi eylemlerine dikkat çeken İHD İzmir Şubesi Hapishane Komisyonu Sözcüsü Ahmet Çiçek, "Cezaevlerindeki bu sesi duymak zorundayız" dedi.
Fotoğraf: DHA (Arşiv)
Delal AKYÜZ
Şakran Kadın Kapalı Cezaevi, Trabzon Beşikdüzü T Tipi Cezaevi, Bolu F Tipi Cezaevi, Giresun Espiye L Tipi Kapalı Cezaevi ve Afyon 1 Nolu T Tipi Kapalı Cezaevi'nde tutuklular süreli-dönüşümlü ve süresiz-dönüşümsüz açlık grevi eylemleri sürüyor. Tutuklular, fiziki ve psikolojik saldırılar ile mektup, kitap, telefon, görüş ve hastane sevkleri haklarına dönük engellemelerin sona ermesini talep ediyor.
“GENELGEYİ UYGULAMADA AYRIM YAPILIYOR”
İnsan Hakları Derneği (İHD) İzmir Şubesi Hapishane Komisyonu Sözcüsü Ahmet Çiçek, yaşanan ihlalleri değerlendirdi. Anayasa'daki maddelerin uygulanmaması nedeniyle cezaevlerinde "keyfiliğin" ortaya çıktığını söyleyen Çiçek, "Son dönemde genelgelerle bir şeyler yapılmaya çalışılıyor. Pandemi sürecinde ve sonrasında çıkan genelgeler oldu. Bazı tutuklular serbest bırakıldı. Ancak özellikle Kürt mahpuslar, muhalif tutuklular, gazeteciler ve yazarlar bu genelgelerin dışında bırakıldı. Bu başlı başına insan hakkı ihlalidir ve ötekileştirmedir” dedi.
“SEVKLERDE İHLALLER YAŞANIYOR”
Cezaevi idarelerinin tutukluları kendileri gibi düşünmeye zorlayan bir yaklaşım içinde olduğunu belirten Çiçek, "Bu durum birçok hak ihlalini beraberinde getiriyor. Hasta mahpuslar hastaneye götürülürken birçok aramadan geçiriliyor. Jandarma, tutuklunun kemerini, saatini, ayakkabısını, çoraplarını ve ayakkabı bağcıklarını çıkartıyor. Hatta kimi zaman ağız içi arama dayatmasında bulunuyor. X Ray cihazı o zaman ne işe yarıyor? Hastaneye gidişlerden dönüşlere kadar kendi denetimlerinde olan tutuklular bu uygulamalara maruz kalıyor" diye kaydetti.
YAŞANAN İHLALLER
İhlallere dair cezaevlerinden kendilerine birçok mektup ve dilekçe geldiğini aktaran Çiçek, yaşanan bazı ihlalleri şöyle sıraladı: "Aylık aramaların yanı sıra baskın aramalar yapılıyor. İtiraz eden tutuklulara şiddet uygulanıyor. Kimi zaman kameralar kapatılıyor. Tutuklulara ayakta sayım dayatmaları yapılıyor. Bu askeri disiplindir. Günlük gazeteler engelleniyor. Bazı gazetelere şerh konuyor. Kendi paraları ile aldıkları radyoları ellerinden alınıyor. Tutuklular zinde kalmak için spor yapmaları gerekiyor. Ancak bu da engelleniyor. Bunlar olmayınca tutukluların vücutsal bütünlükleri yok oluyor. Zihinsel çalışmalar yapmaları engelleniyor. Hem psikolojik hem fiziki işkence uygulanıyor. Bize gelen mektuplarda azalmalar var, demek ki mektupların dışarı çıkarılması engelleniyor."
CEZA ÜSTÜNDE CEZA
Tutukluların infazlarını yakmayla gündemden düşmeyen İdare Gözlem Kurullarına da değinen Çiçek, bu kurullarda tutuklulara "absürt sorular" sorulduğunu ifade etti. Çiçek, "PKK davasından cezaevinde olan bir kişiye 'pişman mısın', 'Abdullah Öcalan’ı tanıyor musun', 'Hala sempati besliyor musunuz' ve 'PKK koğuşunda niye kalıyorsunuz’ gibi sorular soruluyor. Tutuklulara kurul aşamasına yakın disiplin cezaları veriliyor. Keyfi disiplin cezaları ile tutukluların infazı 3 ya da 6 ay erteleniyor. 30 yıl cezaevinde kalmış bir tutuklunun infazını ‘Dışarıdaki yaşama uyum sağlayamaz’ diyerek ertelerseniz, 30 yıldır beklediği tahliye heyecanını yok edersiniz. Bu kararlar aileleri de etkiliyor. Aileler tahliye haberi sonrası cezaevi önüne geliyor. Ama tahliye günü infazları uzatılıyor. Bu ceza üstüne cezadır” diye konuştu.
AÇLIK GREVLERİ
Hak ihlallerinin yeteri kadar duyulmadığını ve tutuklulara tecrit uygulandığını söyleyen Çiçek, tutukluların tecritten kurtulmak için çeşitli eylemler yapmak zorunda kaldıklarını ifade etti. Dilekçe ve mektuplarına dönüş olmayan tutukluların ilk olarak kapı dövme eylemi ile sesini duyurmaya çalıştığını kaydeden Çiçek, "Tutuklular bununla sonuç elde edemeyince ve ellerinde bir şey kalmayınca yaşananlara tepki göstermek için en son sağlıklarını yok eden açlık grevine girmek zorunda kalıyor. Sadece Ege bölgesinde değil, birçok yerde açlık grevi eylemleri var. Bu sesi duymak zorundayız. Yoksa tutuklular açlık grevinden dolayı birçok hastalığa yakalanacak ve hak ihlalleri devam edecek. İHD olarak açlık grevi eylemlerini benimsemiyoruz ama tutuklularında ellerinden bir şey gelmiyor” ifadelerini kullandı.
Çiçek, eşit bir düzenleme olmaması durumunda sorunların daha da artacağı uyarısında bulundu. Çiçek, “Hukuk örgütleri, demokratik kitle örgütleri, sivil toplum örgütleri, insan hakları dernekleri ve kamuoyu yaşananlara karşı ortak ses çıkarması gerekiyor” çağrısı yaptı. (İzmir/MA)