Depremzede sesini duyurma, iktidar sansür peşinde: “Üstü örtülemeyecek bir felaket”
Doç. Dr. Ceren Sözeri, halkın nafile de olsa ciddi bir sansür çabasıyla karşı karşıya olduğuna dikkat çekerek, “Çünkü üstü örtülemeyecek kadar büyük bir felaket yaşıyoruz” dedi.
Fotoğraf: DHA
Birkan BULUT
Ankara
10 ilde yıkıma binlerce kişinin hayatını kaybettiği depremde, kurtarma çalışmaları için en çok ihtiyaç duyulan şey iletişim. Ancak iktidar “dezenformasyonla mücadele” adı altında haber alma hakkını kısıtlamaya çalışırken, enkaz altında kalanlara yardım için internet, elektrik ve bölgelere ulaşım ihtiyacı artıyor. İletişimci Doç. Dr. Ceren Sözeri, halkın nafile de olsa ciddi bir sansür çabasıyla karşı karşıya olduğuna dikkat çekerek, “Çünkü üstü örtülemeyecek kadar büyük bir felaket yaşıyoruz” dedi.
Depreme dair AFAD’ın “Ulaşamadığımız bölge yok” diye açıklama yapmasına rağmen başta Hatay olmak üzere birçok bölgeye ekipler çok geç ulaştı. Yıkımın büyüklüğü ve binlerce kişinin hayatını kaybetmesi nedeniyle 17 Ağustos depremine benzetilen bu faciada da vatandaşlara ulaşmakta zorluk çekiliyor. Enkaz altındaki birçok vatandaş, çektikleri videolarla bulunduğu konumu duyurmaya çalışırken, elektrik, internet ve yollardaki sıkıntılar nedeniyle birçok kişi yakınlarına ulaşmakta zorluk çekiyor.
ULAŞIM VE İLETİŞİM DAHA FAZLA KISITLANIYOR
Ancak iktidar temsilcilerinin “bilgi kirliliğiyle mücadele” adı altında haber alma özgürlüğüne yönelik kısıtlamaları kaygıları artırıyor. RTÜK Başkanı Ebubekir Şahin, “yayıncıların deprem bölgesinde yapılan arama kurtarma faaliyetlerine zarar verici, halkı paniğe sürükleyen ve dezenformasyona yönelik bilgileri paylaşmamalarının yasal zorunluluk” olduğunu söylerken, İletişim Başkanlığı da vatandaşların şüpheli/yalan olduğunu düşündüğünü haberleri ihbar edeceği “Dezenformasyon Bildirim Servisi” uygulamasını hizmete açtığını duyurdu. Cumhurbaşkanı Fuat Oktay da Hatay, Maraş ve Adıyaman'a 48 saat süreyle afetle ilgili sevkiyat yapanlar hariç araç girişinin durdurulduğunu açıkladı.
Evrensel yazarı, Galatasaray Üniversitesi İletişim Fakültesi'nden Doç. Dr. Ceren Sözeri, yaşananları gazetemize değerlendirdi. Depremin vahameti ve teknoloji nedeniyle nafile de olsa halkın ciddi bir sansürleme çabasıyla karşı karşıya olduğuna dikkat çeken Sözeri, “Çünkü üstü örtülemeyecek kadar büyük bir felaket yaşıyoruz. Yani artık propagandacıların, sansür aparatlarının insanları sindiremeyeceği kadar vahim bir durum var” dedi.
GAZETECİLER ÇOK TİTİZ OLMALI
Öte yandan önemli bir bilgi kirliliği olduğu için gazetecilerin dikkat etmesi gerektiğini belirten Sözeri, “Örneğin Florida’da bir konut projesinin çöküşü, buradaki deprem bölgesinde yaşanmış gibi paylaşıldı. Bu nedenle gazetecilerin çok titiz davranması gerekiyor” dedi.
"İNTERNET VE ELEKTRİK İHTİYACI GİDERİLMELİ"
Asıl sorgulanması gerekenin deprem bölgesinde elektrik ve internete ulaşım olduğunu söyleyen Sözeri, “‘99 depreminde de cep telefonu vardı ama böyle görüntülü konuşma imkanı yoktu. Ayrıca insanlar sadece kendi bulundukları durumu değil, kendilerini ifade etmek için de interneti kullanıyorlar. Herkes enkaz altındaki insanların yardım çığlıklarını duyurmak, bildirmekle meşgul. Aslında sorgulanması gereken şey tam olarak bu. İnsanlar enkazdan çıkarılmak için sesini duyurmaya çalışıyor. Ancak saatler ilerledikçe bu imkanı kaybediyorlar, çoğunun şarjı bitti. Yakınlarına yardım etmek isteyenler de internete erişemiyorlar. Bu ülkedeki Bilgi ve İletişim Başkanlığı ne yapıyor? Orada iletişim hatlarını açık tutmak, internet ve elektriğin sağlanması, bun için GSM operatörlerinin zorlama çabasına girmesi gerekiyor. ‘Her yerde çekiyor’ diye reklam yapan GSM operatörlerinin yapması gerekenler var, ancak sorumluluk asıl olarak BTK’nın üzerinde” diye konuştu.
Önümüzdeki günlerde yolların açılmasıyla tablonun daha da netleşeceğini ifade eden Sözeri, “Artık bunu sansürlemenin hiçbir imkanı kalmayacak. Bu nedenle şimdilik can pazarı yaşayan, enkazdakilere yardım için uğraşan toplumun tepkisinin daha fazla büyüyeceğini düşünüyorum” dedi.