Depremin 3. gününde İskenderun: İlçeler, iller yok oldu, hesabını nasıl verecekler?
İskenderun halkı, "Nerde bu yardımlar, nerde bu devlet" çığlıkları atıyor. Herkesin ağzında aynı isyan: "İlk gün yardım gelse bu kadar insan ölmeyecekti"
Hatay İskenderun'da arama kurtarma çalışmaları sürerken depremzedeler gelecek haberleri bekliyor | Fotoğraf: Sezgin Pancar/AA
Ahmet AKARSU
İskenderun
Depremin 3. gününde sabahın erken saatlerinde Hatay'ın İskenderun ilçesine giriş yapıyoruz. Yollarda herhangi bir yönlendirme, uyarı, planlamanın olmadığına şahitlik ediyoruz.
İskenderun girişinde demirçelik fabrikaları karşılıyor bizi. Üretimin sürdüğüne dair bilgiler alıyoruz. Depremde, salgında, her türlü olumsuzlukta işçilerin çalıştırıldığına tanıklık ediyoruz. Aileler sokakta, işçiler fabrikada.
"İLK GÜN YARDIM GELSE BU KADAR İNSAN ÖLMEYECEKTİ"
İskenderun'un üstünde yükselen simsiyah duman liman yangınının söndürülemediğine işaret ediyor. İlçede kargaşa hali ilk göze çarpan şey oluyor. Özellikle depremin ilk günü hiçbir yardımın bölgeye ulaşmadığını söyleyen İskenderun halkı, "Nerde bu yardımlar, nerde bu devlet" çığlıkları atıyor. Herkesin ağzında aynı söz, "İlk gün yardım gelse bu kadar insan ölmeyecekti" oluyor.
Bölgeye gelen yardım tırlarındaki malzemelerin dağıtımı ve paylaşımı konusunda eksiklikler bir hayli fazla. Belediyelerden gelen yardım tırlarının üzerinden aşağıya eşyaları atan bir duruma şahitlik ettik. Kurumlar eliyle yönlendirilirse (Cemevi, Eğitim Sen, Emekliler Sendikası, Emek Partisi, sendikalar vb. kurumlarla da koordineli olunsa) daha sağlıklı ve güvenilir dağıtım sağlanacaktır.
"ZAMAN KAYBI YAŞAMAYA TAHAMMÜLÜMÜZ YOK"
İskenderun'da acı, gözyaşı, feryat hakim. Enkazda üç akrabasını kaybeden bir kadın çocuklarını enkazdan çıkarmasını beklerken, "Bizi unuttular, hiç bir şey yok burada" diyor. "Cesetleri tanıyabiliyorsak alabiliyoruz. Bir çok ölen insanın yüzüne bakmak hepimizi mahvediyor" diyor güvenlik görevlisi işçisi.
Açık alanlarda, parklarda, bahçelerde ateş yakıp ısınıyor İskenderun halkı. Anlık gerginlikler yaşanıyor. Enkazlara müdahale etmek isteyen yurttaşlara izin verilmiyor. Arama kurtarma ekipleri yetersiz. Alet edevat, iş makinaları sınırlı sayıda. İlçenin etrafında yeni-eski ayırt edilmeksizin milyon lira paralara satılan binalar ilk yıkılanlar arasında. Ekipman yetersiz, çalışma hızlı değil. Enkazda sesi duyulan kişilere ulaşmak büyük zamanlar alıyor. "Zaman kaybı yaşamaya tahammülümüz yok artık" diyor İskenderun halkı.
Sahil yolunda doldurma asfalt çökmüş, yarılmış durumda. İşyerleri, dükkanlar, sahil yolundaki binaları su basıyor. Kar hırsı, ihmal, rant ölüm getiriyor.
UYARILAR DİKKATE ALINMALIYDI
Bilim insanlarının uyarıları dikkate alınmadı diyor 40 yaşındaki Ayşe, "Nasıl yüksek katlı binalar yapılmasına izin veriyorsunuz?" diye soruyor. "Annemi, kardeşimi kaybettim. Uyarılan, önlem alan kimse olmadı. Hepimiz ortada kaldık. Her şey olup bittikten sonra nafile"
"Devletin denetlemesi gerekir" diyen enkaz başında bekleyen 23 yaşındaki Yasin ise, "Eğitimli, bilinçli insanlara ihtiyaç var. Yoksa durum hepten kötü. Ölülerimizi bile çıkartamayacağız" diyor.
Yıkılan hastane enkazı çevresinde bekleyen ihtiyar bir kadın, "Her şey normalmiş gibi hayatımıza devam etmemizi isteyenler yanılıyor. Çocuklarımızın psikolojisi bozuldu. Sürekli ağlıyorlar. Koca ilçe, koca iller yok oldu. Hesabını nasıl verecekler" diye soruyor.
Esas soru burada yatıyor: Hesabını nasıl verecekler?