EMEP: Dayanışmayı yerli ve göçmen emekçiler olarak büyütmek hepimize düşüyor
Depremin vurduğu 10 ilin aynı zamanda dünyanın en büyük Suriyeli mülteci nüfusuna ev sahipliği yaptığını hatırlatan EMEP, dayanışma çağrısında bulundu, ayrımcı uygulamalara son verilmesini istedi.
Fotoğraf: Serhad Zafer/AA
Emek Partisi Göçmen ve Mülteci Bürosu, bir açıklama yayımlayarak depremden etkilenen mülteci ve göçmenlerin durumuna dikkat çekti, dayanışmayı büyütme çağrısı yaptı.
Depremin vurduğu 10 ilin aynı zamanda dünyanın en büyük Suriyeli mülteci nüfusuna ev sahipliği yaptığı hatırlatılan açıklamada, geçici barınma merkezlerinden dört gündür bilgi akışı gelmediği belirtilerek göçmenlerin durumunun açıklanması istendi.
Açıklamada ayrıca, deprem bölgelerinden başka şehirlere geçmek isteyen mültecilere "şehir şartı" getirilmesine tepki gösterildi, İstanbul’a gelmek isteyen mültecilere geçiş izni verilmesi gerektiği belirtildi. Büyük afet günlerinde dahi ayrıştırıcı, mülteci düşmanı söylemlerin yükseltildiği belirtilen açıklamada "Derhal ayrımlaştırıcı yayınlar ve sosyal medyadan yayılan paylaşımlar son bulmalıdır" denildi.
Emek Partisi Göçmen ve Mülteci Bürosunun açıklamasının tamamı şu şekilde:
"Türkiye ve Suriye iki büyük deprem ile sarsıldı. Milyonlarca vatandaş tek yürek, enkaz altından insanların sağ çıkmasını bekliyoruz. Yaşanan koordinasyonsuzluklar, yardımların zamanında ulaşmaması, enkaz altında insanların canlı canlı donarak ölmesine neden oldu.
Depremin vurduğu 10 il aynı zamanda dünyanın en büyük Suriyeli mülteci nüfusuna ev sahipliği yapıyor. Enkaz altında yaşamını yitiren, eşini, çocuğunu, ailesini kaybeden çok sayıda göçmen ve mülteci de bulunuyor.
Deprem her dilden, dinden ve ırktan yoksul halkı eşitledi. Dayanışma sadece yurttaşlar için değil göçmenler için de büyüdü.
Fakat bu süreç aynı zamanda şeffaflıktan uzak, insan hayatına dair bilinmezliklerle dolu bir süreç oldu.
İlk olarak, depremin üzerinden 4 gün geçmesine rağmen, depremle sarsılan geri gönderme merkezleri ve geçici barınma merkezlerine ne olduğunu, net bir biçimde öğrenemiyoruz. Göç Bakanlığı sessizliğini sürdürüyor.
Adana Geçici Barınma Merkezi, Maraş Geri Gönderme Merkezi, Hatay Geçici Barınma Merkezleri ne durumda? Depremin vurduğu illerde tutulan göçmenlere ne oldu? Deprem riskinin devam ettiği illerde bulunan GGM’ler ve GBM’lerde bulunan göçmenler nereye sevk edildi?
Yetkili makamlardan, mültecilerin tutulduğu yerlere ilişkin bilgi akışı sağlanmasını talep ediyoruz.
İkinci önemli husus ise; deprem bölgelerinki geçici koruma altında olan mülteci ve göçmenlerin, yol izni olmaksızın İstanbul harici illere gitmesi iznidir. Göç İdaresi Başkanlığı’nın yayınladığı bu duyuruyla, depremzede mültecilerin İstanbul’a girişlerine izin verilmiyor.
Ağır felaket durumunda bile mültecilerin yakınlarına ulaşmasına ‘şehir şartı’ getirmek insan hakları ihlalidir.
İstanbul’a gelmek isteyen mültecilere geçiş izni verilmeli, şehir şartı ivedilikle kaldırılmalıdır.
Diğer bir taraftan, sosyal medyada yayılan ‘yağmacılara vur emri’ gibi paylaşımlar dayanışmaya en çok ihtiyacımız olduğu günlerde ‘göçmen düşmanlığını’ yükseltmekte.
Bu tutumlar deprem sürecinde ağır dramlar yaşayan yerli ve yabancı yurttaşların birbirine karşı düşman olmasına neden oluyor.
Derhal ayrımlaştırıcı yayınlar ve sosyal medyadan yayılan paylaşımlar son bulmalıdır." (HABER MERKEZİ)