Akdeniz: Maddi durumu olanlar cenazelerini çıkarmak için para toplayıp iş makinesi çağırmış
Emek Partisi Genel Başkanı Ercüment Akdeniz Adıyaman’daki gözlemlerini aktardı.
Fotoğraf: Murat Uysal/ Evrensel
Bir süredir deprem bölgesinde olan Emek Partisi Genel Başkanı Ercüment Akdeniz Adıyaman’daki duruma ilişkin şunları söyledi: : “Bir yurttaş bana şunu söyledi: ‘Bir insan ömür boyu çalışır, kefen parası bırakır. Öldüğü zaman en azından başkasına muhtaç olmadan cenazesi kaldırılsın diye. Ama devlet bizim cenazelerimizi kefenle bile kaldırmadı.’ İktidar kanadından yapıldığı iddia edilen seçim ertelenebilir sözlerine dair de konuşan Akdeniz, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söylediği ‘bu bize adeta Allah’ın bir lütfu’ sözlerini hatırlattı ve şunları söyledi: “Kendi deyimleri ile söylüyorum, ‘bir Allah’ın lütfunu daha buldular. Eğer bir başarı görürlerse o hal baskısıyla seçimi almaya çalışacaklar. Anketler iyi rakam vermezse, emin olun seçimi de erteleyecekler o yüzden biz şunu diyoruz biz halk olarak ne kadar örgütlüysek, yaralarımızı o kadar sarabiliriz, değiştirebiliriz. Örgütlü olmadığı zaman biz her zaman kaybederiz.”
EMEP: SEFERBERLİK HALİNDE YARALARI SARMAK İÇİN ÇALIŞIYORUZ
Pazartesi (6 Şubat) sabaha karşı saat 04.17'de Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesi merkezli 7,7 büyüklüğünde, saat 13.24'te de Elbistan merkezli 7,6 büyüklüğünde iki deprem meydana geldi. Depremler; Kahramanmaraş, Kilis, Diyarbakır, Adana, Osmaniye, Gaziantep, Şanlıurfa, Adıyaman, Malatya ve Hatay illerinde büyük yıkıma neden oldu.
Emek Partisi (EMEP), depremin hemen ardından tüm Türkiye’de seferberlik başlattı. Türkiye’nin dört bir yanından ve dünyada pek çok ülkeden deprem bölgesine dayanışma örgütlenmesi için çağrı yapan ve çalışan EMEP, depremle sarsılan kentlerde kriz masaları oluşturdu. Arama kurtarma çalışmalarından sağlık hizmetlerine, yardımların dağıtılmasının ve toplanmasının organize edilmesine çeşitli çalışmalar yapan EMEP heyetleri bölgedeki durumu inceledi. EMEP Partisi Genel Başkanı Ercüment Akdeniz ve beraberindeki heyet Malatya ve Adıyaman’da, Genel Başkan Yardımcısı Sedat Başkavak ve beraberindeki heyet Antakya’da, Gelen Başkan Yardımcısı Selma Gürkan ve beraberindeki heyet ise Antep ve ilçelerinde bulunuyor.
EMEP heyetleri yaşananları yerinde görerek, ihtiyaçları belirledi ve koordinasyon merkezi ile iletişim kurarak bölgelere ulaşmasını sağladı.
AKDENİZ YURTTAŞIN İSYANINI ANLATTI: ‘DEVLET CENAZELERİMİZİ KEFENLE BİLE KALDIRMADI’
Malatya’nın ardından Adıyaman’a da giden EMEP Genel Başkanı Akdeniz, Halk TV’de Şule Aydın ve Barış Pehlivan’ın sorularını yanıtladı. Adıyaman’daki gözlemlerini anlatan Akdeniz, Yaşar Kemal’in 1952 yılında Erzurum Hasankale’de yaşanan deprem sonrası yazdıklarını hatırlattı ve şunları anlattı: “Adıyaman'da öyle bir manzara var ki yukarıdan baktığınızda tam bir savaş alanı, Ukrayna gibi. Yaylakonak köyüne çıktık, 78 köylü can vermiş orada. İçine giriyorsunuz, insanlar sokaklarda enkaz başında bekliyor. Elektrik yok, iletişim yok. Devlet yok. Ateş yakıp sabahı bekliyor, yakınlarını kurtarmak için. Maddi imkanı olanlar para toplayıp dışarıdan iş makinesi sipariş vermiş, bazıları cenazelerini enkazda bırakıp gitmek zorunda kalmış, çünkü donma tehlikesi var. Çadır yok, barınma yeri yok ve bir salgın tehdidi var.
21. yüzyılda yaşıyoruz. Yaşar Kemal, Erzurum depremi sonrası ‘Erzurum dağları kar ile boran’ diye yazmıştı. O yazıda ne görüyorsak bugün işte köylerimizde onu görüyoruz. İnsanlar kendileri çıkarmışlar cenazelerini. Hala devlet yok. Toprak evler, toprak damlar var, altında nefessiz kalmış insanlar. Utanç verici bir durum gerçekten. Adıyaman’da bir baba sarıldı bana, ağlıyordu, kepçe operatörü imiş. ‘Küçük bir kepçem var, onunla gece gündüz uyumadan 35 can kurtardım ama çocuklarım enkaz altında. İş makineleri bir türlü gelmedi’ dedi. Bir başka yurttaş bana şunu söyledi: ‘Bir insan ömür boyu çalışır, kefen parası bırakır. Öldüğü zaman en azından başkasına muhtaç olmadan cenazesi kaldırılsın diye. Ama devlet bizim cenazelerimizi kefenle bile kaldırmadı.’ Ama burada hala yüzlerce binaya gelinmemiş bile. Afet yönetimi ile bu iş çözülebilirdi. Hala yüzlerce binaya gelinmemiş bile. Afet yönetimi ile bu iş çözülebilirdi. Durum bu işte.”
Bütün deprem bölgelerinde yaşanan koordinasyon sorununun Adıyaman’da da yaşandığını söyleyen Akdeniz, “SES Eş başkanı ile görüştüm, ‘Çağrı yaptık sağlıkçılar her yerden geldiler ama hastane yok, malzeme yok, ilaç yok. Geri döndüler bir kısmı. Bir kısmı başka şehirlere gitti belki bir şey yaparım’ diye anlattı. Beşinci gün insanlar yardım yağdırıyor, ama hala durum bu” diye konuştu.
OHAL YARDIMLARI KESECEK ENDİŞESİ
OHAL kararını ve iktidardan yapılan açıklamaları eleştiren Akdeniz, “İnsanlar diyor ki ‘zaten devlet yok, OHAL ilan edilince daha az yardım gelecek. Çünkü bize yardım sivil halktan geliyor demek ki o da ulaşamayacak’ diye endişeli. Çok sayıda insan temiz su sorunu var, hijyen ürünlerine ulaşma sorunu var dememizi istedi. Biz de seferber olduk, burada 2 kamyon su bulalım dedik, 93 bin lira fiyat çektiler. Bin lira olan bir ısıtıcı için 4 bin lira istediler. Bir kara borsa, bir deprem borsası oluşmuş” dedi.
BİR ‘ALLAH’IN LÜTFU’ DAHA…
Barış Pehlivan’ın bir AKP’li yetkilinin ‘seçim ertelenebilir’ şeklinde verdiği demeçlerine ilişkin soruyu yanıtlayan Akdeniz, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın söylediği ‘bu bize adeta Allah’ın bir lütfu’ sözlerini hatırlattı ve şunları söyledi: “Kendi deyimleri ile söylüyorum, ‘bir Allah’ın lütfunu daha buldular. Öyle anlaşılıyor ki bu tek adam yönetimi kendi iktidarının bekası için her şeyi göze almış durumda. Bu yeni bir durum da değil, uzunca bir süredir bunu yapıyorlar zaten. Bunun birçok belirtisi var; siyasi yasak var, sansür yasası var, seçim yasasındaki değişiklikler. 10 ilde OHAL edilmesi bütün ülkenin olağanüstü hal iklimine girmesi demek.”
“ANKETLER İYİ SONUÇ VERMEZSE ERTELEYEBİLİRLER”
Akdeniz sözlerini şöyle sürdürdü: “Eğer bir başarı görürlerse o hal baskısıyla seçimi almaya çalışacaklar. Anketler iyi rakam vermezse, seçimi de erteleyebilirler. o yüzden biz şunu diyoruz biz halk olarak ne kadar örgütlüysek, yaralarımızı o kadar sarabiliriz, değiştirebiliriz. Örgütlü olmadığı zaman biz her zaman kaybederiz. Uzatmadan şunu söylemek isterim halk yardım bekliyor, destek bekliyor acıları var. Ama iktidar OHAL getiriyor. Bakın sahada çalışıyoruz; bütün Türkiye'de, yurt dışında DAY-MER, DIDF ile çalışıyoruz. Ben diyorum ki yetmez, daha çok çalışmamız lazım. Manzara çok ağır bir yüzden iktidara şunu söylüyorum: Çekilin, köstek olmayın bari.” (HABER MERKEZİ)