10 Şubat 2023 14:06

Esenyurt’tan EMEP’in dayanışma kampanyası izlenimi: Böyle olur emekçilerin dayanışması!

Emek Partisi'nin depremzedelerle dayanışmak için yaptığı çağrıya Esenyurt'ta işçi, emekçi, esnaf, genç-yaşlı, kadın-erkek mahalleli seferberlikle yanıt verdi.

Fotoğraf: Emek Partisi Esenyurt İl Örgütü

Paylaş

Umut Düzgün BULUT

Esenyurt-İstanbul

6 Şubat’ta meydana gelen depremden sonra tüm ülke olarak ilk birkaç saati afetten haberdar olmak, afetin yıkımının ne olduğunu az çok anlamaya çalışarak geçirdik. Yaşanan yıkımın büyüklüğü ortaya çıktıkça deprem bölgesinde olmayan ama kalbi hiç tanımadığı insanlarla birlikte atan milyonlar olarak derin bir acı duymaya başladık. Emek Partisi olarak hızlıca yaptığımız dayanışma kampanyasının örgütlenmesi çağrısına çaresizlik içinde kalmış insanlarımızın acısına ortak olabilmenin umuduyla kulak kesildik. Bu yazıda dayanışma kampanyasının işçi bölgesi olan Esenyurt’ta nasıl karşılık bulduğunu, işçilerin emekçilerin nasıl da en ince duygularıyla dayanışmaya bir taş da kendinden koyabilmeye çalıştığını anlatmaya çalışacağım.

İŞTEN ÇIKIP, KOMŞULARINI SEFERBER EDİP, ARKADAŞLARINI ALIP GELEN

İşçi aileleri iktidarın ekonomi politikaları sonucunda yaşanan derin bir yoksulluk krizi altında, günü kurtarmaya çalışarak, borç içinde yaşıyor. Esenyurt’ta sokakta gezen insanların üstündeki montların, giydikleri kazaklar birkaç yıllık ve yamalı. Evlerinde dolapların bir aylık ihtiyacı karşılayacak kadar bile dolu olmadığı insanlar bu kentin insanlarıdır. Böylesi bir yerde gösterilen dayanışmanın kuvveti şaşırtacak biçimde yüzümüze çarpabiliyor.

Dayanışma kampanyasının çağrısı ile en önce harekete geçenler liseli gençler, işçi gençler oluyor. 10 saat çalıştığı işinden çıkıp bir işin ucundan tutmaya gelen Emre, cebindeki harçlığını dayanışmaya ekleyen Ömer, eşini dostunu kampanyaya dahil etmeye uğraşan Mikail, toplanan giysi ve kıyafetlerin ulaştığı yerdeki insanı incitmemesi için hassasiyetle neyin gönderileceğine neyin gönderilmeyeceğine odaklanan Züleyha… Hepsinin ismini sayamayacağım staj yapan, saatlerce çalıştığı işten çıkıp gelen onlarca genç arkadaşımız. Hepimiz elimize birer poşet alıp ev ev, kapı kapı dayanışmayı anlatarak başladık…

YAŞLISIYLA, GENCİYLE, ESNAFIYLA, İŞÇİSİYLE HERKESİN DAYANIŞMASI

Deprem olmadan hemen önce soğuğun ortasında, işten atılan arkadaşları için iş bırakan fabrika işçileri o akşam evinden aceleyle hazırladığı kolilerle, yanlarında fabrikada kendi ürettikleri “en büyük boydan, kolay kolay yırtılmaz” poşetlerle geldiler. Arabası olan aldı arabayı, bizimle koli hazırlanan yerlerde arabayı doldurup, tekrar yola çıktılar. Kahvehanesi olan esnaf bize kapılarını açtı. Toptancısı olan esnaf verdi koli bandını, poşetini. Kıyafet dükkanı olan aldı raftan 7 tane montu, koydu poşete. Dürümcü abimiz “Gençler bu soğukta böyle, helal olsun size” dedi verdi bize dürümlerini.

Kampanyamızı anlattığımız kahvenin sahibi “Çıkamazsınız bu dükkandan” dedi, “Eğer çayımı içmezseniz.” Sohbet etmeye çalışsak da düğümlenmiş boğazı, dolu dolu gözleriyle bize anlatıyordu yürüttüğümüz dayanışmanın kıymetini, onlarca arkadaşımızla tek kelime edemedik kaldık öylece.

ÇEKMECEDEKİ SON MAKARNASINDAN BİR GENCİN HARÇLIĞINA

Kapısını çaldığımızda, biz gitmeden ne varsa elindekini vermiş, “Yavrum elimde kendim giyeceğimden başka bir şey kalmadı ama sizi böyle de göndermemem” diyen, çekmeceyi açıp iki paket makarna veren teyzemiz; evinin kapısını çaldığımızda “Hah biz de tam onları hazırlıyorduk, buyurun gençler var olun” diyen abilerimiz; bıraktığımız telefon numarasından bizi arayıp “Ben şu adresteyim, geri gelin çabuk” diyerek elimize yeni yaptığı sıcak börekleri tutuşturan ablamız; akşamın bir vakti işten çıkıp alışveriş yapmaya giden bir araba dolusu malzemeyle gelen yeni tanıdığımız işçiler; hem çalışıp hem mahallenin her yanında bir dayanışma toplanmasını sağlayan berber arkadaşlarımız; büromuzun kapısını bir poşetle çalıp, iki arkadaşımızı yanına alarak bodrum katta iki göz evindeki tüpünü yollayan Pakistanlı ablamız; yola çıkmak üzere araca kolilerimizi yüklerken bizi görüp “Allah sizden razı olsun, sağ olun iyi ki varsınız” diyen çoluk çocuk, yaşlı genç sokaktan geçenler; eşyalar gönderilirken koşarak dükkanından getirdiği sıfır battaniyeleri araca yükleyen esnaf arkadaşımız…

ÖNCE YARALARIMIZI SARACAĞIZ AMA SONRA MUTLAKA HESAP SORACAĞIZ!

İki gün içinde bu büyük dayanışma, duyan herkesin üstüne bir katkıda bulunduğu bir seferberliğe dönüştü. Yarın yiyeceği yemeği, sonraki gün giyeceği kıyafeti tanımadığı insanların acısına ortak olmak duygusuyla dayanışmaya dahil etti onlarca emekçi aile. İşte, “Dayanışma ezilenlerin inceliğidir” bu kadar kanlı, canlı, bu kadar vücut bulmuş halde karşımıza çıktı. Depremin yarattığı yıkımdan hesap sorarken de, 30 saat enkaz başında bir yetkili, bir ses, bir ışık bekleyen insanların acısının hesabını sorarken de bu dayanışmadan güç alacağız.

Dayanışmamızı böyle ilmek ilmek yalnızca Esenyurt’ta değil, yurdun her yanında örüyoruz. Yaralarımızı sardıktan sonra hesaplaşacağız bu kanlı iktidarla, bu sermaye diktatörlüğüyle, insanları bu binalara mahkum eden her kim varsa onunla hesaplaşacağız. İşçiler, emekçiler, bu dayanışma, bu birliktelikle yapacak. “Kader planında” yazılıysa afet, biz o kaderi ellerimize alacağız elbet, sizin sinsi planlarınızı paramparça etmek üzere. Çağrımız işçilere, emekçileredir: Bu büyük yıkımın yaralarını sarmak için dayanışmayı her yerde büyütmeye devam edelim. Her neredeyseniz orada, kendi sınıf kardeşinizle birleşerek dayanışmayı büyütelim.

ÖNCEKİ HABER

Kaynak İplik fabrikasında sendikalı işçilere baskı

SONRAKİ HABER

TTB: “Hastalıkları önlemek için çöp toplama alanlarına hızla müdahale edilmeli”

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa