10 Şubat 2023 16:55

Deprem bölgelerinde su ve hijyen sorunu | TTB'den Özgür Karcıoğlu: Salgınlar neredeyse kesin

Deprem bölgelerindeki su, ilaç ve temel hijyen malzemelerine erişimin sınırlı olması, salgın riskini beraberinde getiriyor, TTB'den Özgür Karcıoğlu, "Salgınlar neredeyse kesin" diyor.

Diyarbakır'da çadırkent | Fotoğraf: Dilan Temiz/Evrensel

Paylaş

Nisa Sude DEMİREL
İstanbul

Kahramanmaraş merkezli 7.7 ve 7.6 büyüklüğünde gerçekleşen ve 10 ilde büyük yıkımlara sebep olan depremin etkileri devam ediyor. Afet bölgelerinde su, ilaç ve temel hijyen malzemelerine erişim oldukça zor. Normal koşullarda sağlanan hijyenin deprem bölgelerinde sağlanmamasından dolayı ise salgın riskleri oldukça yüksek. Türk Tabipleri Birliği (TTB) Pandemi Çalışmaları Grubu’ndan (PÇG) Taksim Eğt. ve Arş. Hast. Acil Tıp Kliniği Eğitim Sorumlusu Özgür Karcıoğlu, salgınların neredeyse kesinlikle başlayacağını söylerken öncelikle solunumsal viral enfeksiyonların (İnfluenza ve COVID-19’un çeşitli varyantları), yanında ishal ve kusma salgınlarının, bunun ardından da zatürre, menenjit gibi bakteriyel enfeksiyonların görüleceğini belirtiyor. Karcıoğlu bölgede sağlık sorunlarının engellenmesi için bakanlığın sendikalar, sivil toplum kuruluşları, TTB ve TEB, TMMOB gibi meslek örgütleri ile çalışması gerektiğini söylüyor.

“ÇADIRLAR KALABALIK, TUVALETLER TIKANMIŞ”

Evrensel’e konuşan Karcıoğlu neredeyse yüzde 100 salgınlarla karşılaşılacağını ifade ediyor. Karcıoğlu öncelikle hangi salgınlarla karşılaşılacağı sorusuna ise “Bu koşullarda virüse, bakterilere bağlı ishal salgınları ön planda olacaktır. Soğukta dışarıda kalmanın etkisiyle, diğer yerlerde olmayan zatürre, menenjit gibi bakteriyel ciddi enfeksiyonlarda artış olacaktır. Daha uçlarda örnek vermek gerekirse kolera salgınları beklenebilir. Virüsler, solunum yolu enfeksiyonları yani kovid, influenza gibi salgınlar baş gösterecek”  diyerek cevap veriyor.

Olası salgın başlangıçlarının ana sebebinin ise bölgedeki hijyen malzemeleri, aşı ve su eksikliğinden kaynaklanacağı belirtiliyor. Çadırlarda kalabalık bir şekilde bulunulduğundan ve yıkılan hastanelerin yoğunluğunu diğer hastaneler üstlendiğinden riskin arttığını belirten Karcıoğlu, “Sağlık kuruluşları normal kapasitede çalışmadığından bu işi biraz daha riskli bir hale sokuyor. Birçok tuvaletin su olmadığından dolayı tıkandığını ve kullanılamadığını duyuyoruz. Sadece su değil tabii dezenfektan, sabun da gerekli. Çadır kentlerin kurulması ile bir miktar rahatlama olur fakat bu salgınlar çadır kentlerde de devam eder. Çünkü şehir hayatı kadar hijyen sağlanamaz” diyor.

KORUYUCU HİZMETLER KRİTİK ÖNEMDE

Sağlık hizmetleri koruyucu ve tedavi edici hizmetler olarak ikiye ayrılıyor. Türkiye’deki sağlık sisteminin tedavi edici hizmet yoğunluklu olduğunu söyleyen Karcıoğlu, “Bu afet sürecinde koruyucu hizmetler düzgün sağlanmazsa o kadar fazla insan bundan etkilenir ki hastaneler bununla başa çıkamaz” diye ekliyor.

Bu süreçte çocukların aşı takviminin kontrol edilmesinin de çok önemli olduğun söyleyen Karcıoğlu, “Şimdi zamanı değilmiş gibi gözüküyor ama aslında çok hayati. Çocuklarda kızamık, tüm toplumda tüberküloz (verem) gibi vakaların artmaması için çok kritik bir öneme sahip” ifadelerini kullanıyor. Ayrıca sahra hastanelerinin de çok işlevli ilerlemesi gerektiğini belirten Karcıoğlu, “Rusya, Hindistan ve bazı diğer kurumların harekete geçtiğine ilişkin olumlu duyumlar alıyoruz. Bunların çok iyi koordine edilmesi lazım” diyor.

Özellikle bölgedeki içme ve kullanma suyunun temizliğinin salgınların önüne geçmekte çok önemli olduğunu söyleyen Karcıoğlu; suların klorlanması, tuvalet hijyeninin sağlanması, el yıkama yerlerinin sağlanması gerektiğini vurguluyor. Karcıoğlu, afet sonrasında zaman içinde kemirgenlerin bölgede artması ve bunlarla taşınan hastalıklar olabileceğini belirterek “Buna karşı atıkların çok titizlikle toplanıp imhası, zorunlu durumlarda poşetlenerek bekletilmesi, ilaçlamaların yapılması önemlidir” diyor.

“BAKANLIK DENEYİMİMİZDEN YARARLANSIN”

TTB, depremin başından beri deprem bölgesindeki ihtiyaçların karşılanması için kurduğu Kriz Masası ile çalışmalar yürütüyor. Karcıoğlu, daha önceki depremlerden edindikleri çokça deneyim olduğunu söylüyor ve Sağlık Bakanlığının TTB, ve diğer sivil toplum kuruluşları ile çalışması gerektiğini “TTB, hemşireler, eczacılar, bütün sağlıkçılar ve sendikalarla bu konuları koordine ederek, halk sağlığı merkezi Halk Sağlığı Uzmanları Derneği (HASUDER) gibi örgütlerin fikrinin alınarak hareket edilmesi çok önemli. Çünkü çok büyük bir tecrübe var. Bu deneyimler genelde STK’larda ve demokratik kitle örgütlerinde var. Bakanlığın kesinlikle bu deneyimlerden yararlanması gerekiyor” ifadeleriyle açıklıyor.

ÖNCEKİ HABER

Elektrik Mühendisleri Odası: AFAD ile görüşmelerimiz olumlu sonuçlandı

SONRAKİ HABER

Zeynep Ece'nin cenazesine ulaşıldı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa