EMEP: Irkçı kışkırtmalara ve oyunlara gelmeyelim
EMEP Genel Başkan Yardımcısı Sedat Başkavak deprem bölgesindeki ırkçı kışkırtmalara dair açıklama yaptı.
Fotoğraf: Fatih Polat/Evrensel
Dün akşam saatlerinde Mersin KYK Kuz Yurdu’nun ismi verilerek göçmenlere dönük ayrımcılık sosyal medya üzerinden kışkırtılmıştı. Göçmen karşıtlığını büyüten ve sosyal medyadan yaygınlaştırılan bu yalan haber üzerine Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, bugünü kastederek “Yarın 13.30’da oraya geleceğim. O saate kadar Suriyelileri çıkarın” demişti, CHP Mersin Milletvekili Ali Mahir Başarır, yerinde yaptığı gözlem ve yayınla bu haberin yalan olduğunu ortaya koymuştu. Emek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Sedat Başkavak, deprem bölgesindeki ırkçı kışkırtmalara dair açıklama yaptı, Ümit Özdağ’ın halka karşı suç işleme siyasetini sürdürdüğünü söyledi. Başkavak, “Ümit Özdağ ve benzeri provokatörlerin yaydığı nefret diliyle üzerini örttüğü gerçeklik şudur: Tek adam iktidarının kâr ve rant hırsıyla teşvik ettiği inşaat sektöründe bugün 2 milyon civarında boş konut bulunmaktadır. Ancak iktidar, yaşadığımız büyük deprem felaketi koşullarında bile inşaat sektörünün kâr ve rantını korumayı tercih etmektedir. Elinde yetkisi olmasına rağmen boş konutları depremzedelere tahsis etmek yerine onları kamu kurumlarının binalarına adeta istifledi. Öğrenci yurtları da bunlardan biridir. Buralardaki barınma koşulları son derece yetersizdir. Pek çok yurttaş okul binalarına sığınmıştır, devlet resmen halkını cami avlularına terk etmiştir” dedi.
“Başta tek adam yönetiminin yandaşları olmak üzere inşaat tekellerini hedefe koymayan Ümit Özdağ’ın Cumhur İttifakı’na karşı tek muhalefet hattı ırkçılık üzerine kuruludur. Binlerce yıldır pek çok halka ev sahipliği yapmış olan deprem bölgesinin sözde ‘Türksüzleştirilme’ projesinin tehdidi altında olduğunu söyleyerek, akıl ve bilim dışılıkla, yalanlarla dolu propagandasıyla, depremle yaşanan yıkımın üzerini örtmektedir” diye konuşan Başkavak, Ümit Özdağ’ın tek adam yönetimine karşı görünüp, onun halk düşmanı politikalarına hizmet ettiğini söyledi.
‘İHTİYACINI KARŞILAMASI YAĞMA DEĞİL’
Deprem bölgesinden gelen ve “yağma” adı altında dolaşıma sokulan görüntülere de değinen Başkavak, bu görüntülerin bir kısmında hayatta kalmak için ihtiyaç duyulan malzemelerin alındığının görüldüğüne dikkat çekti, “Bu yağma değil, yaşam hakkının korunmasıdır. Bunun dışındaki her tür eylem, çeteler tarafından yapılabilecek eylemlerdir ve hukuk çerçevesinde mücadele edilmelidir” dedi.
‘SURİYELİ GÖÇMENLER DE DAYANIŞMANIN BİR PARÇASI’
Deprem bölgesinin Türkiye’nin güney ülkelerinden en çok göç alan bölgesi olduğuna değinen Başkavak, işçi ve emekçilerin, din, dil, ırk ya da yerli göçmen ayrımı yapmaksızın afet bölgesindekilerle cansiperane bir dayanışma içerisinde olduğunu ifade etti. Bu dayanışmaya dünyanın pek çok ülkesinden gönderilen arama kurtarma ekipleri ve yardımların da dahil olduğunu belirten Başkavak, Türkiye’de yaşayan Suriyeli göçmenlerin de bu büyük halklar dayanışması gerçeğinin bir parçası olduğunu söyledi. Pek çok Suriyelinin yardım çalışmalarına katıldığı gibi bölge ülkelerinden gelen ekiplere tercümanlık yaptığına da dikkat çekti.
‘ÖFKEMİZİN HEDEFİ ENKAZIN SORUMLULARI OLMALI’
“İnsanları enkaz altında bırakan bu iktidarı alaşağı edecek olan halk iradesi tam da bu dayanışma ve kardeşleşme üzerinde yükselecektir. Bu kardeşleşmeyi baltalayan her türlü ırkçı, şoven kışkırtma ve provokasyon, başta kurtarma çalışmalarının aksaması olmak üzere depremzedelerin hayatına kasteden, acıları büyüten sonuçlar doğurmaktadır. Irkçılık ve şiddete çağrı, depremin yarattığı yıkıma ülke geneline yayılan yeni yıkımlar eklemekten başka bir işe yaramaz” diyen Başkavak, başta işçi sınıfı olmak üzere, özellikle kışkırtılan gençleri, kadınları tüm emekçi halkı bu provokasyona gelmemeye çağırdı ve ekledi: “İşçi ve emekçiler olarak öfkemizin hedefi deprem enkazının sorumluları olmalıdır, hep birlikte altında kalanlar değil.” (HABER MERKEZİ)
