12 Şubat 2023 04:50

Prof. Dr. Ayşen Uysal: İktidara yöneltilmesi gereken öfke mültecilere yöneltiliyor

Siyaset Bilimci Ayşen Uysal: İlgili kurumların içini boşaltanlara yöneltilmesi gereken öfke ve itiraz, şu günlerde maalesef mültecilere yöneltiliyor.

Ayşen Uysal | Fotoğraf: Kişisel arşiv

Paylaş

Şerif KARATAŞ
İstanbul

Maraş merkezli iki depremin yaraları halkın dayanışmasıyla sarılmaya çalışılıyor. Halk deprem için seferber olurken, “yağmacılık” üzerinden mülteci depremzedeler hedef gösteriliyor.  Depremde yaşanan ağır bilançoda iktidarın sorumluğu konuşulurken, iktidar “yağmacılar” bahanesiyle OHAL’i meşru göstermeye çalışıyor.  “Yağmacılara” mücadele için OHAL olmak zorunda mı? OHAL için nasıl bahaneler sunuluyor? Siyaset Bilimci Prof. Dr. Ayşen Uysal, sorularımızı yanıtladı.  

Uysal, “İktidarın OHAL’i amaç dışı kullandığını 2016-2018 arası dönemde deneyimledik. Kaldı ki bu iktidar temmuz 2018’de OHAL’in son bulmasından sonra da OHAL uygulamalarını sürdürdü, kalıcılaştırdı. Ayrıca, OHAL uygulaması sırasında seçim yapmayı alışkanlık haline getirmiş bir iktidarla karşı karşıyayız. Tüm bunları göz önünde bulundurduğumuzda, iktidarla yurttaşlar olarak aramızda hiçbir güven ilişkisinin tesis olmadığını söyleyebiliriz” ifadelerini kullandı. Meselenin sadece güvenlik meselesi olmadığına da vurgu yapan Uysal, “OHAL ilan edilmese de yasaların gerekli önlemleri almaya yettiği bir sistemde ve zaten keyfiliğin egemen olduğu bir rejimde, OHAL’in ilanı keyfiliği başka bir düzleme taşıyor. Kaldı ki, bu iktidarın eylem ve işlemlerini meşrulaştırmak, yasal zemine oturtmak gibi bir derdi olmadığını da biliyoruz. Bu ancak, “benim vatandaşım” diye tanımlanan ve iyice daralmış kendi tabanlarına yönelik bir açıklama olur, yoksa zaten vatandaş tanımının dışında kalan bizlere karşı muameleleri ne hukuki ne de meşru” değerlendirmesinde bulundu.

OHAL İKTİDARIN HUKUKSUZLUĞUNA MEŞRUİYET ARACI

İktidarın OHAL’i kendisinden olmayana karşı keyfilik ve hukuksuzluğu katmerlemek için kullanacağına dikkat çeken Uysal, şunları söyledi: “Sosyal devlet uygulamalarına ağırlık vermek yerine, ceberut devletin simgesi olan sağ elini güçlendirmek için bu yola gittiğini söyleyebiliriz. 2018 yılında yaşanan rejim değişikliğinin temel gerekçesi “Hızlı politika üretmek” idi. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi adı verilen bu sistem, yürütme erkini güçlendirecek, hızlı ve etkin çalışmasını sağlayacaktı. Ancak, ortaya çıkan gerçek tek adam ve parti yönetiminin hukuksuz ve keyfi, cezasız bir şekilde işlemesiydi. OHAL, sadece ötekine yönelik keyfi ceza sistemini hayata sokarken, aynı zamanda kendinden olanın cezasızlığını da meşrulaştırmanın, hukuksuz olanın hukukiliğine olanak sağlayan bir meşruiyet aracı olmasına yol açacaktır.”

‘ÖFKE KRİZİN ASIL SORUMLULARI YERİNE BAŞKA KESİMLERE YÖNELİYOR’

Prof. Dr. Uysal, insanlık tarihi bize ekonomik, toplumsal ve siyasal kriz dönemlerinde milliyetçiliğin krizlerin üzerini örtmek için nasıl kullanıldığını açıkça gösterdiğine işaret ederek, “Milliyetçilik ideolojisi harekete geçirilerek öfkenin hedef gösterilen kesimlere kanalize edilmesi söz konusu oluyor burada” dedi. İşçi sınıfı, azınlıklar, yabancılar, mülteciler, vs. hedef haline getirilerek okların krizlerin asıl sorumlularından başka toplumsal kesimlere yöneltildiğine dikkat çeken Uysal, “Deprem bölgesindeki mülteciler sanki depremin yıkıcılığına aynı ölçüde maruz kalmamış gibi hedefe yerleştirildiler. İktidara, onun müteahhitlerine, bütün bu çürük yapıların inşa edilmesinde payı olanlara, müdahale ve yardımda koordinasyonu sağlayamayanlara, ilgili kurumların içini boşaltanlara yöneltilmesi gereken öfke ve itiraz, şu günlerde maalesef mültecilere yöneltiliyor” ifadelerini kullandı.

ÖNCEKİ HABER

EMEP: Irkçı kışkırtmalara ve oyunlara gelmeyelim

SONRAKİ HABER

Sevinç Koçak: Deprem bölgesinde çocuklar için doğru kayıt-takip süreci yürütülmeli

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa