Demokrasi İçin Hukukçular: OHAL veya hiçbir hal; işkence yasağının istisnası değildir
Deprem bölgesinde 'yağma' suçlamasıyla servis edilen işkence görüntülerine ilişkin açıklama yapan Demokrasi İçin Hukukçular, "OHAL veya hiçbir hal; işkence yasağının istisnası değildir" dedi.
Fotoğraf: Evrensel
Demokrasi İçin Hukukçular (DİH), Maraş merkezli depremlerin ardından bölgedeki kolluk güçleri ve kimliği belirsiz meskeli kişilerin 'yağmacı' suçlamasıyla yakaladıkları insanlara uyguladıkları işkence görüntüleri hakkında açıklama yaptı, "OHAL veya hiçbir hal; işkence yasağının istisnası değildir" dedi.
"İKTİDAR SINIFTA KALMIŞTIR"
Öncesinde, gerekli tedbirlerin alınmaması, bir dizi hata ve ihmalin depremde can kayıplarını ve hasarın boyutlarını daha da arttırdığına dikkat çekilen açıklamada, "Enkaz kurtarma çalışmalarında geciken, yardımları ulaştırma görevini yerine getiremeyen siyasi iktidar, güvenlik ve adaleti sağlamada da sınıfta kalmıştır" denildi.
'YAĞMACILIK' SUÇLAMASIYLA İŞKENCE
Suya, gıdaya, çadıra, sağlık hizmetine ulaşamayan depremzedelerin, güvenlik beklentisinin de karşılanmadığına dikkat çeken DİH, depremzedeleri hedef alan yağma olaylarının, büyük bir toplumsal infiale neden olmak üzere olduğunu belirtti.
"Siyasi iktidar, yağma ve hırsızlık olaylarını OHAL gerekçesi olarak kullanmış, deprem bölgelerine Komando, JÖH, PÖH birlikleri ve Korucular sevk edilmiştir. Güvenliği temin etmekle görevli kolluk güçleri ve kim olduğu belli olmayan maskeli kişiler, hırsızlık ve yağma suçlaması ile yakaladıkları kişilere, ağır işkenceler yapıp, kayıt altına alarak sosyal medya üzerinden paylaşmaktadır. Kimi depremzedeler, temel gıda ihtiyaçlarını gidermek üzere yola çıktıklarında, yağmacı oldukları şüphesiyle polis tarafından kendilerine işkence yapldığını ifade etmektedir" denilen açıklamada mültecilerin de hedef alındığına dikkat çekildi.
"YAŞANAN ACILAR, MÜLTECİLERE YÖNELİK NEFRET SÖYLEMİNE DÖNÜŞTÜRÜLÜYOR"
Mültecilerin de yağma olaylarında 'olağan şüpheli' olarak gösterildiği belirtilen açıklamada, "Kimi kesimler, deprem bölgesinde yaşanan acıları, mültecilere yönelik kışkırtıcı nefret söylemine dönüştürmektedir. İktidarın ise, halkın biriken öfkesinin, bu şekilde mültecilere yönelmesine temelde bir itirazı bulunmamaktadır" ifadeleri kullanıldı.
"İŞKENCE HER ŞART ALTINDA SUÇTUR"
Açıklamanın devamında ise şu ifadelere yer verildi:
"İşkence ve kötü muamele her şart altında suçtur. OHAL veya hiçbir hal, işkence yasağının istisnası değildir. Güvenlik kaygılarının artması, hukukun sınırları dışına taşmanın gerekçesi yapılamaz. İşkence ve kötü muamelenin, depremle sarsılan, güçlü iktidar imajını, yeniden tesis etmenin aracı olarak kullanılmasına hep birlikte karşı durmak zorundayız.
Kolluğun, yasal yetkisinin sınırları dışına çıkarak işkence yaptığını tüm dünya izlerken, Cumhurbaşkanı ve İçişleri Bakanı tarafından bu suçlara karışanların cezalandırılacağı yönünde ciddi bir uyarı gelmemesi son derece endişe vericidir. AKP Sözcüsü Ömer Çelik’in, 'yağma suçlarına acımasızca müdahale edeceğiz' şeklindeki açıklaması ve olan biten hakkında sessizlik; işkence ve kötü muameleye iktidar desteği olarak algılanmaktadır. Bu koşullarda, deprem bölgesinde yağma ve hırsızlık suçlarında gözaltı sürelerinin uzatılması işkence ve kötü muamele vakalarının daha da artmasına neden olacaktır.
Devlet, öncelikle yardımları düzenli, hızlı, adil bir şekilde ihtiyaç sahiplerine ulaştırmayı başarmalıdır. Bununla birlikte, kolluğun, hukukun sınırları çerçevesinde gerekli, etkili, caydırıcı tedbirleri alması halinde, hırsızlık ve yağma suçları ortadan kalkacaktır. Bir suç isnadı varsa, failleri mutlaka yakalanıp yargı önüne çıkarılmalıdır. İşkence ve kötü muamele suçu işleyen kolluk ve devlet adına hareket eden sivil kişiler, mutlaka cezalandırılmalıdır.
Siyasi iktidarın, güvenlik kaygılarını öne çıkarmak suretiyle, hukuku askıya almasına rıza göstermemiz mümkün değildir. Deprem bölgelerinde bulunan halkın talebi de hukuksuzluğa, insan hakları ihlallerine izin vermeden, etkin bir şekilde güvenliğin sağlanmasıdır." (HABER MERKEZİ)