Yıkımı imar affı artırdı
İmar affının deprem ve doğal afetlere yansımasını İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) ve Mimarlar Odası İzmir şubeleriyle konuştuk.
Hatay El Sanatları Teşhir ve Satış Merkezi'nin tarihi binasının ön cephesi yıkıldı | Fotoğraf: Sergen Sezgin/AA
Eda AKTAŞ
Dilek OMAKLILAR
İzmir
Maraş’ta meydana gelen ve 10 ili etkileyen iki büyük depremden sonra resmi rakamlara göre 6 bin 444 bina yıkılırken, şu ana kadar 20 bin 665 insan yaşamını yitirdi. Yıkılan binalarla birlikte imar affı, denetim ve kontroller, ruhsatsız binalar gibi konular da yeniden tartışılmaya başlandı.
1955-2002 yılları arasında imar affı 47 yılda 8 kez gündeme gelirken, AKP’nin 21 yıllık iktidarında 9 kez İmar Affı Kanunu’nda düzenleme yapıldı. İmar affı meselesini son olarak Büyük Birlik Partisi (BBP) Genel Başkanı ve Milletvekili Mustafa Destici gündeme getirdi. Destici’nin “İmar Kanunu’nda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi” ismiyle sunduğu teklif ekim 2022’de TBMM Başkanlığı komisyonuna sevk edildi.
2018 yılında çıkan imar affına ilişkin ise Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum yaptığı açıklamada, “9 milyon 722 bin 610 vatandaşımız başvuru yaptı. Bunlardan 1 milyon 813 bin 768’i yapı kayıt belgesini aldı. Vatandaşlarımızca yapı kayıt belgesi bedeli olarak da 15 milyar 619 milyon 716 bin 27 lira 34 kuruş ödeme yapıldı” ifadeleri kullanmış, Gaziantep’te 76 bin 605, Hatay’da ise 71 bin 738 imar barışına ilişkin başvuru olduğunu söylemişti.
‘YENİDEN GÜNDEME TAŞINAN İMAR AFFI KURAL TANIMAZLIKTIR’
İmar affının deprem ve doğal afetlere yansımasını İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) ve Mimarlar Odası İzmir şubeleriyle konuştuk. İMO İzmir Şube Başkanı Eylem Ulutaş Ayatar, “İmar affı; mevzuata veya ruhsata aykırı yapılara verilecek yapı kayıt belgesiyle kaçak yapılara resmi olarak izin verilmesidir. Kısaca belirttiğim bu tanım bile şimdiye kadar 14 kez yayımlanan, son günlerde TBMM Meclis Komisyonuna verilen kanun teklifi ile yeniden gündemimize taşınan imar aflarının aslında kural tanımazlık olduğunun bir ifadesi. Bilimi, mühendisliği hiçe sayarak yapılara dair böyle bir tasarrufta bulunmak aslında bir doğa olayı olan depremin afete dönüşmesine de davetiye çıkarmak anlamına geliyor” dedi.
‘BİLGİ PAYLAŞILIRSA İMAR AFLARININ YIKIMA ETKİSİNİ GÖREBİLİRİZ’
Oda olarak yıkılan binaların imar barışından faydalandığına ilişkin bilgilerinin olup olmadığını sorduğumuz Ayatar, “Şu an böyle bir bilgiye ulaşmak mümkün değil. Hâlâ enkazların altından mucize bekler durumdayız. Bir yandan hasar tespit çalışmalarının yavaş da olsa başlatıldığı bilgisini aldık. Yıkılan yapıların imar aflarından faydalanıp faydalanmadığı bilgisi Çevre, Şehircilik İl Müdürlüklerinde ve eğer bilgi verildiyse ilçe belediyelerinde. Dolayısıyla bilgi ilgili kurumlar tarafından paylaşılırsa imar aflarının yıkıma etkisi net bir şekilde görülebilecektir” diye yanıt verdi.
‘ALIŞILAGELDİK OLUNCA AFLARA ‘HAZIRLIK’ YAPILIYOR…’
Ayatar, “İmar aflarıyla devlet vatandaşlarına ‘Şu kadar harç yatırırsanız eğer, yapınızla ilgili her ne yaptıysanız sizi affediyorum’ demiş oluyor. Vatandaşlar da ülkemizde alışılageldik bir durum olmasından dolayı, nasıl olsa yeniden çıkar düşüncesiyle aflara ‘hazırlık’ yapıyor. Dolayısıyla, yine devlet tarafından oluşturulan bir beklenti gerçekleştiğinde bu durum bazı kesimlerde memnuniyete dönüşüyor. Özellikle seçim dönemlerinde konunun gündeme taşınmasının ise oluşan memnuniyetin sandığa yansıması isteğinden ibaret olduğunu düşünüyorum” dedi.
‘YAŞADIKLARIMIZ KADER DEĞİL’
Ülkede yıkıcı depremler yaşanırken imar affı kavramının gündeme dahi alınmaması gerektiğini belirten Ayatar, “Aynı zamanda imar aflarıyla kural tanımazlık, ödüllendirilmiş olduğundan bu durum, toplumda adalete duyulan güveni de azaltmakta. Yerine konulacak tek bir şey var; bilim. Bilimin ışığında aklımızı kullanıp yapı üretiminde mühendisliğin ne kadar önemli olduğunu kavramamız gerekiyor artık. Sürekli aynı şeyleri yaşıyor olmak aklımızı yeterince kullanmadığımızı gösteriyor. Kısacası, yaşadıklarımız kader değil, tercihlerimizle belirliyoruz hayatımızı ve geleceğimizi. Gelecek de bizim elimizde” diye konuştu.
‘İMAR AFFI AFETLERE DAVETİYE ÇIKARIYOR’
Mimarlar Odası İzmir Şube Yönetim Kurulu Üyesi Seçkin Kutucu ise “İmar affı aslında imar durumuna uymayan kaçak yapılar ve halihazırda devam eden inşaatlar için, özellikle bazı sermaye gruplarının yapmış olduğu projeler için de geçerliydi bu. İmar durumuyla örtüşmeyen tüm yapılar için böyle bir af çıkartıldı. Herhangi bir kontrolden geçmeyen, kontrolleri yapılmamış bitmiş yapılar imar affına uğradı. Sonraki dönemde çıkabilecek afetlere bir davetiye çıkartılmış oluyor. Teknik koşula uygunluk aranmadı. Bu da deprem gibi felaketlerde imar affına uğramış yapılarda davetiye anlamına geliyor, cinayet anlamına geliyor. Biz Mimarlar Odası olarak bunun ortaya çıkardığı sonuçlara işaret ettik” dedi.
‘İMARDAN GELEN RANTTAN KURTULMAMIZ GEREKİYOR’
Şu anda imar affına uğrayan yapıların listesinin çıkarılması gerektiğini söyleyen Kutucu, “Barınma ihtiyacı bir yatırım aracına dönüştürülmüş durumda. Konut ve barınma ihtiyacının yatırım aracı olmaktan çıkartılması gerekiyor. Kısa vadede yapılabilecek bir şey değil. Üreten bir ülke, toplum olabilmek adına imardan gelen ranttan kurtulmamız gerekiyor. Kamu yararı adı altında devlet kurumları bile bundan faydalanmakta. Vazgeçmekten ziyade bu bağımlılıktan kurtulma durumunda daha üretken, kenti doğayı harap etmeden yaşam ortamları yaratabilir hale geleceğiz” diye konuştu.
Kutucu son olarak, “İmar affının genelde seçim döneminde çıkmasının sebebinin, hem halktan hem de sermayeden destek alarak oy kazanma amaçlı olduğunu biliyoruz” diye ekledi.