14 Şubat 2023 04:18

Karanlık

Dağlık bir bölgeye kurulmuş Belen’de yol kenarlarındaki evlerde yıkılan, hasar gören binalar var ancak İskenderun kadar ağır bir tablo yok.

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Seyit ASLAN
DİSK Yönetim Kurulu Üyesi ve Gıda-İş Genel Başkanı

İskenderun’u dumanlı ve hüzünlü haliyle arkamızda bıraktığımızda önümüzdeki tabelada “Hatay 61 km” yazıyor. Hatay’a giden yolda trafik durma noktasına gelmiş. Ambulans, polis ve itfaiye araçlarının kulaklarda patlayan siren sesleri birbirine karışıyor. Belen’e kadarki en fazla 15 kilometrelik yol üç buçuk saat sürüyor. Dağlık bir bölgeye kurulmuş Belen’de yol kenarlarındaki evlerde yıkılan, hasar gören binalar var ancak İskenderun kadar ağır bir tablo yok.

Belen’den Hataya giden genç bir yolcuyu alıyoruz. “Saatlerdir bekliyorum, kimse almadı” diyor. Kardeşi enkaz altındaymış, “Aramaya gidiyorum” derken gözyaşlarını tutamıyor. Arabanın içine bir anda sessizlik hakim oluyor, boğazımız düğümleniyor. 61 kilometrelik yol sekiz buçuk saat sürüyor. Hatay girişinde trafik kilit. Ulaşacağımız yer şehir merkezinde.

"DİKKATLİ GİDİN"

Trafik çok yoğun olunca Hatay’ın dış mahallesine sapıyoruz. Her taraf zifiri karanlık. Beş altı kilometre gidince yerleşim yerleri karşımıza çıkıyor. Arka mahallelerde bulunan birkaç katlık sıvasız evler yıkılmış, hasar görmüş. Bina önlerinde ateş yakarak ısınmaya çalışanlar yol tarif ediyor. Yolun sorunlu olduğunu, Asi Nehri üzerindeki köprülerin zarar gördüğünü, biraz ilerideki köprüden geçerken ise dikkatli olmamız gerektiğini söylüyorlar.

Zarar gören köprüden dikkatlice geçiyoruz. Şehir merkezine vardığımızda her sokakta yerle bir olan, her an yıkılacak gibi duran sekiz on katlı binalar çıkıyor karşımıza. Arabanın farlarının aydınlattığı kadarıyla büyük bir yıkım olduğu gerçeğiyle yüzleşiyoruz. Bir noktadan sonra aracı park edip depremzedelerin toplandığı alana doğru yürüyoruz.

YILLAR SÜREN SAVAŞ BÖLGESİ GİBİ

Enkazlar kimi yerlerde yayaların bile geçemeyeceği kadar sokakları doldurmuş. Kimi binalarda enkaz kaldırma çalışmaları başlamış fakat insan gücü ve araçlar yetersiz. İki üç kilometre yürüdükten sonra amfi tiyatronun yakınında Dostluk Parkı’na ulaşıyoruz. Depremden sağ kurtulanların hemen hepsi kendi aralarında kurdukları komite ile sorunlarını çözmeye çalışıyor. İlk gelen yardımlar ayrıştırılıyor, parkı yaşam alanı haline getirmeye çalışıyorlar. Hummalı bir çalışma var. Gelen malzemelerin içinden çadırlar ayrılıp hemen kuruluyor.

Saatler ilerledikçe hava soğuyor. Su, elektrik yok, altyapı tahrip olmuş, yollar kapalı, telefonlar çekmiyor, internet yok... Hatay adeta onlarca yıllık savaş bölgesi görüntüsü veriyor. Terk edilmiş bir kent görüntüsü hakim sokaklarda. Gece geç saatlere kadar kaldıktan sonra birkaç saat aracın içinde dört kişi uyumaya çalışıyoruz.

ENKAZDAN GERİYE KALAN ATEŞE ATILIYOR

Kentin görüntüsündeki ağırlık sabahın ilk ışıklarında daha fazla görülüyor. Karanlık bazı şeylerin üstünü örtmüş olsa da hava aydınlanınca tüm çıplaklığıyla ortaya çıkıyor. Enkazlardan çıkarılan cesetler torbalara konmuş, kaldırımın üstüne duruyor. Cesetlerin açık araç kasalarıyla taşındığına tanık oluyoruz. Enkazların başında umutla bekleyen insanlar perişan vaziyette. Her enkazın önünde ateşler yakılıyor, enkazdan geriye kalan yanacak ne varsa ateşlere atılıyor. İnsanların çoğu halen şok içinde, yüzlerindeki ifadeden bunu görmek mümkün.

Depremin ikinci günü ulaşılan, kurtarma çalışmaları yapılan enkaz sayısı çok sınırlı. Hatay kent merkezinin tarihi dokusu depremle birlikte ne yazık ki bütünüyle yıkılmış ve harabe olmuş durumda. Yeni yapılan binalar yıkılmış, henüz kaba inşaatları bitmemiş binalar çökmüş.

1999 depremi sonrası Yalova’da Veli Göçer adını çok duymuştuk. Hatay sokaklarının her birinde Veli Göçer’lerin yaptığı binaların enkazları var. Her ilde binlerce Veli Göçer yaratılmış, rant uğruna ne denetim yapılmış ne inşaat yönetmeliklerine uyulmuş ne de bugüne kadar hesap sorulmuş...

SUÇLULUĞUN TELAŞI

Hatay sokaklarında zincir marketlerin önlerinde yağmaya karşı önlem adı altında güvenlik sağlandığına dair duyumlar alıyoruz. Bir kenti yerle bir eden, rant devşiren yağmacılar varken, halkı hedef alan yağmacılık tedbirleri alanların dönüp kendilerine bakmaları gerekiyor. Hatay kentini kim bu hale getirdi, kim denetlemedi, kim müteahhitlere yol verdi? Bunların açığa çıkarılması gerekiyor. Yirmi yıldan fazladır ülkeyi yönetenler, eleştiriler karşısında OHAL ilan ederek, güvenlik politikalarını artırarak önlem almaya çalışıyorlar. Halk suçlanıyor, halka yardım ulaştırmaya çalışanlar suçlanıyor, muhalefet suçlanıyor. Bu durum suçluluğun telaşı. Deprem bölgesi yıllarca onarılamayacak bir yıkım yaşadı. Şimdi bu yıkımları ortadan kaldıracak bir dayanışmaya ve halkın örgütlendiği, kendi haklarını alacağı bir sürece ihtiyaç var. Bir yandan tüm imkanlarımızla halkın yaralarını saracağız, bir yandan halkın acil talepleri etrafında örgütlendiği ve hak alacağı mücadeleyi örgütleyeceğiz.

ÖNCEKİ HABER

MHP lideri Bahçeli, depreme ilişkin sessizliğini bugün de korudu

SONRAKİ HABER

Manisa'da tırla çarpışan servis midibüsü şarampole düştü: 17 işçi yaralı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa