Antep’te çadırda kalan depremzedeler: 2 gündür yemek gelmiyor
"Antep’in Gaziantep Şahinbey İlçesi Hatice Karslıgil İlkokulu’ndayız. Nar Sanat Derneği’nin düzenli bir şekilde yardım götürdüğü bir yer burası."
Fotoğraf: Evrensel
Özgür ÇAMOĞLU
Antep
Depremin 8. gününde Antep’in Gaziantep Şahinbey İlçesi Hatice Karslıgil İlkokulu’ndayız. Nar Sanat Derneği’nin düzenli bir şekilde yardım götürdüğü bir yer burası. Nar Sanat Derneği koordinasyon merkezinin, bu okulda kalanlardan oluşturduğu bir alt komite mevcut. Komite, çadır çadır dolaşıp insanların ihtiyaçlarını belirliyor, sonrasında ise dernekle irtibata geçiyorlar.
Biz de ihtiyaçların toplanacağı zaman beraber sahaya gittik. Girdiğimiz ikinci çadırda 3 kadın ve 8 çocuk vardı. Çadırın içine ilk girdiğimizde gördüğümüz manzara yerde soğuğu kesmesi için konulmuş battaniye ve çadırın kenarlarına konulmuş minderlerdi. Çadırın ortasında bir tane normal soba vardı. Borusu çadırın dışına verilmişti. Yakın zamanda bir elektrikli soba bulabildiklerini ve onu da çadıra elektrik uzatarak koyduklarını öğrendik. İki gün öncesine kadar düzensiz olsa da üç öğün yemek geliyormuş. Fakat son iki günde ne bir çorba ne bir su gelmiş. Çadırdakilerin yaşça en büyüğü, altmış yaşlarında bir kadın, ağlamaklı bir şekilde köşede sobaya yakın tarafta oturmuştu. Kadın gazeteden geldiğimizi öğrenince yaşadığı süreci ve zorlukları anlatmaya başladı.
“BİZ KİMSEDEN BİR ŞEY GÖRMEDİK 8 GÜN OLDU”
İlk cümlesi, “Ne siz sorun ne ben söyleyeyim. Zor çok zor oldu.” Ve ardından şöyle devam etti: Ölüyordum ben ölüyordum. Ölümlerden kurtuldum. Devletten hiç kimse gelmedi. Ben görmedim. Aha buradayım. Cebimizde para varsa ilaç alıyoruz, yoksa borç yazdırıyoruz. Benim kocam cezaevinde, gelinimin kocası cezaevinde. Peynirimi zeytinimizi bile borçla alıyoruz. Biz kimseden bir şey görmedik 8 gün oldu.
“AKŞAMLARI TUVALETLERİN KAPILARINI KİLİTLİYORLAR”
Tuvalet ve hijyen sorunları yaşadıklarını ve hasta olduklarını söylüyor. Böyle giderse daha da kötü olacaklarını düşünüyorlar. Seyyar tuvalet ihtiyacı olan bir alan burası. Tuvaletin ciddi bir sorun olduğunu ve acilen çözülmesi gerektiğini belirten kadın, “Akşamları kapıları kilitliyorlar. İnsanlar duvar aralarına, kenarlara tuvaletlerini yapıyorlar. Bütün pislik birikiyor, hasta olduk. Bak ben niye hasta oldum, pisliği hiç sevmem” diyor. Araya diğer kadın giriyor: “İki gündür yemek de gelmiyor. Önceden çorba somun bir şeyler getiriyorlardı halimize şükür yiyorduk, artık o da yok ne su ne yemek bir şey geliyor.”
“ÇIĞLIK ATIYOR EVE GİDİNCE ANNE ÇIKALIM DİYOR”
Yaşta büyük olan kadın kaldığı yerden sözlerine devam ediyor. “Biz burada dört aile kalıyoruz. Yalan olmasın şu an 3 aile eve gitti ama onlarda akşam dönecek. Ayıp olmasın gündüz tuvalet ve hijyen ihtiyacını gidermek için gidiyorlar. Evde duvarlar çatlak, benim küçük torun çığlık atıyor eve gidince anne çıkalım diyor.”
“Benim çocukta normalde bu okula gidiyor. Geçen müdür gelmiş elinde tuttuğu ‘keki’ sallamış. Sanki affedersin köpeğe yemek atıyor.” Diğer kadın giriyor söze, “Bir kek nedir ya gerçekten. Biz önceden alıp yiyorduk, şimdi zordayız.”
Ağlamaklı oluyor yaşlı olan kadın. Oğlunun tek başına çalıştığını söylüyor. İş başına çağırmışlar. Çadırda kadınlar ve çocuklar kalmış. Kadınlar “Para lazım çalışılması lazım ama oğlanın çalıştığı atölye çökse bir ay ulaşamayız ona, cenazesi çıkar ancak oradan!” diyor.
“ÜÇ ÇOCUKLA GİDECEK YERİMİZ YOK”
“Üç çocukla gidecek yerimiz yok. Yardım yok. Ben hiçbir şey görmedim. Canımız sağlam olsun gündüz gider dilenir yine çocuklara bakarım. Hiçbir şey istemiyorum. Allah yavrularımın acısını göstermesin. O şakırtı gümbürtü gitmiyor gözümün önünden. Ev sahibi telefon edip duruyor aylığınız geçti diye. Para yok pul yok. Ödeyemeyiz” diyerek sözlerini bitiriyor kadınlar.
Biz de çadırdan ayrılıp ihtiyaçların listesini toplamaya devam etmek için diğer çadırlara geçiyoruz…