15 Şubat 2023 06:30

Sermayedarların imkanları neden kullanılmadı? 

Holdinginden tek adam iktidarına bir yumak gibi iç içe girmiş bu suç ortaklığının çıkarları bizim yaşamlarımızı öncelemiyorsa bizim hepsinden soracak hesabımız var. 

Fotoğraf: Hasan Kırmızıtaş/DHA

Paylaş

Yaşadığımız depremin ardından devlet kurumlarının afet yönetimindeki yetersizliğinin karşısında bütün ülkeye yayılan yurttaş dayanışması her geçen gün büyüyor. Bu dayanışma çeşitli şirketlerin tavırlarının da sorgulandığı bir tablo yarattı. Günlerce bir taziye mesajı bile yayınlamayan markalar, gönüllü olmak isteyen işçilerine izin vermeyen şirketler, hatta depremin hemen ardından depremzede işçileri mesaiye çağıran bölgedeki fabrikalar…  

Ancak bu tabloyu tek tek patronların veya markaların iyi veya kötü olması üzerinden okumak değil derdimiz, nitekim meselenin özünün de bu olduğunu düşünmüyoruz. Daha önemli olan ve tartışılması gereken, yaşadığımız yıkımın ve acıların dolaysız olarak bu tekeller ve onların düzeninin zaten bir sonucu olduğu gerçeği. Nitekim yaşadığımız acıların sürdürülen belirli politikaların sonucu olduğu kesinse, bu politikaların da kimlerin çıkarına olduğunu görmezden gelemeyiz. Bunun hesabını vermesini istediğimiz politikacıların ve değişmesini talep ettiğimiz politikaların temsil ettiği de kapitalistlerin çıkarları olduğuna göre, tek amacı daha fazla kar etmek olan ve servetini büyütmek için sömürü ve baskının sürmesinden çıkarı olan kapitalistlerin bugün sürdürdüğü yardım “seferberliğinin” -örneğin Cengiz Holding 500 milyon lira bağışlıyor, Kalyon Holding 3 bin kişilik bir çadır kent kuracağını açıklıyor- ne türden bir iki yüzlülük olduğu açığa çıkıyor. 

HANGİ ÜRETİM CANIMIZDAN DAHA DEĞERLİ? 

Oysa seferberlik tanımı, bugün gece gündüz yardım kolisi paketleyen üniversite öğrencilerinin, elinde ne varsa yardım için veren emekçi ailelerinin, gönüllü bir şekilde arama kurtarma faaliyetlerine katılmak isteyen işçilerin yapmaya çalıştığı dayanışmaya yakışır. Şirketlerin bağışlarına, sosyal medya kampanyalarınıza değil ama. Siz ve sizin düzeniniz hala gönüllü olmak isteyen işçilere izin vermemekte, maden işçilerini bölgeye yollamamakta ısrarcı çünkü. Bu ülkede üretilen hangi ürünün üretilmesi daha acil ki deprem bölgelerindeki işçileri bile mesaiye çağırıyorlar, maden ve inşaat işçilerini çalışmalara göndermiyorlar, şirketlerinin inşaat araç ve makinelerini bölgede ihtiyaç olmasına rağmen şantiyelerinde çalıştırmaya devam ediyorlar? Onlar için karın insan yaşamından değerli, üretimin devam etmesinin daha acil olduğunu bugüne kadar yarattıkları yoksullukta ve destekledikleri politikaların ne türden yıkımları beraberinde getirdiğinde gördüğümüz kadar, afet yönetimindeki önceliklerinde de gördük bir kez daha. 

SEBEBİ OLANLAR SORUNLARIMIZIN ÇÖZÜMÜ OLAMAZ! 

Gözünü kar hırsı bürümüş tekelleri büyüten, “bağışladıkları” servetlerini yaratan zaten bu ülkenin işçisinin, emekçisinin yarattığı ama onların el koydukları değer. Daha fazla değere el koymak için iktidarın her türden saldırgan politikasına destek veren, bundan nemalanan da onlar. Devletin, halkın acil ihtiyaçlarını çözmesi için değil ama sermayenin daha fazla büyümesini garanti altına alabilecek türden adımları atmak için organize edilmesinde el eleler. İşte, bizim derdimiz tam da onların servetini bizim yaşamlarımız pahasına büyüten sistemin kendisiyle. Depremin hemen ardından çimento şirketlerinin hisselerinin tavan yaptığı bir piyasa düzeninde şirketlerden mi bize fayda gelecek?  

Nitekim bu ülkede, diğer her şey bir yana, kentleşme politikalarından, imar aflarından, ranta dayalı inşaat projelerinden, doğanın talanından en çok nemalanan ve bunlardan nemalanmak için de bütün bunların yolunu açan iktidarla en sıkı fıkı olan şirketler bu suçun ortağı değil mi? Müteahhidinden holdingine, yerel yönetimlerinden tek adam iktidarına bir yumak gibi iç içe girmiş bu suç ortaklığının çıkarları, bu ülkede pandemiden doğal afetlere her türlü kriz ortamında bizim yaşamlarımızı öncelemiyorsa bizim hepsinden soracak hesabımız var. Dolayısıyla, bütün ülkede seferber olan işçilerin, emekçilerin, öğrencilerin dayanışmasına daha fazla sarılır ve onu büyütmek için canhıraş çalışırken bunun sorumlularından hesap sorma göreviyle de karşı karşıyayız. 

ÖNCEKİ HABER

TTB-TİHV-İHD: İşkenceyi deprem siyaseti haline getirmek insanlığa ve topluma karşı suçtur!”

SONRAKİ HABER

CHP'li Abdurrahman Tutdere: Türkiye’yi yönetenler neredesiniz, vicdanlarınız mı kurudu?

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa