Bahçeli'ye göre devlet görevinin gereğini dört başı mamur şekilde yapmış!

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, partisinin Meclis grup toplantısında konuştu. Bahçeli, depremlerde devletin ve hükümetin görevinin gereğini "dört başı mamur şekilde yaptığını" öne sürdü. 

"Devlet yağmacıyı yakalayıp doğduğuna pişman eden cesur polistir" diyen Bahçeli, depremzedelere yardım için çabalayanları da hedef aldı: "Devletin yetişemediği ne vardır da Ahbapçılar ve Babalacılar akbaba gibi kanat çırpmaktadır? Bu sahtekarların Türk televizyonunda artık yer almaması lazımdır."

Bahçeli, gazetemiz Evrensel dahil depremzedenin "Devlet nerede" çığlığını manşetine taşıyan, OHAL siyasetini teşhir eden gazeteleri hedef aldı.

"Böyle bir devletin düşmanı olmak meşrudur" TİP milletvekili Ahmet Şık'ı hedef alan  Bahçeli, "TBMM'den yaka paça atmak devletin ve hukukun şeref ve güvenlik konusudur" sözlerini sarf etti.

"Üniversitelerin uzaktan eğitimine sıcak bakıyoruz. Karşı çıkanlar sorumsuz ve hastalıklı ruhlardır" sözlerini sarf eden Bahçeli, seçim tarihi tartışmalarına dair ise açıklama yapmadı.

Bahçeli özetle şunları söyledi:

"DERDİ VEREN ALLAH DERMANI DA VERİR"

"Yara bere içindeyiz ama mutlaka iyileşeceğiz. Kırık dökük haldeyiz ama mutlaka düzeleceğiz. Manevi bir imtihandayız ama bu imtihandan da alın akıyla çıkacağız. Derdi veren Allah'ın dermanı da vereceğine inanıyoruz. Binalar üzerimize çöktü fakat çarenin tükenmediğini, ümitlerin bitmediğini, ışığın sönmediğini, Türkiye'nin tökezlemediğini göstereceğiz.

Enkazın üzerinde tepinen, feryadımızdan siyasi rant aşırmak için çırpınan utanmazlara her dönemde şahitlik ettik. 

İnsanlarımızın imdat çağrısı yaparken, afetzedeler can havliyle hayata tutanmaya çalışırken kazanç ve çıkar çetelesini tutan, vicdan ve insanlık fukaralarını esefle, öfkeyle izledik."

"KENTLEŞME POLİTİKALARIMIZI GÖZDEN GEÇİRMELİYİZ"

"Kentleşme politikalarımızı gözden geçirip bina yapılarını, yer tutma ve yerleşme stratejilerini, doğal afetlerin risk ve tehditlerini dikkate alarak yeni baştan değerlendirmeliyiz. Nitekim bunu hemen yapmalıyız.

Çok net olmasa da 66 bin binadan 12 bin 500'ü çökmüştür. Bu çöken binalarla ilgili 134 kişinin sorumluluğu tespit edilmiş, 114'ü hakkında gözaltı kararı verilmiştir.

İkiz depremin hakimiyet alanında bulunan meskun mahaller yerle bir olmuş şu ana kadar 31 bin 643 kardeşimiz vefat etmiştir. Şehirlerimiz harap olmuştur.

Hayat mücadelesi veren 13,5 milyon vatandaşımızın çok ciddi mağduriyetlere uğradığı da ortadadır.

Yaralarımızı saracağız, yıkımı telafi edeceğiz. Sadece 10 ilimize değil, Türkiye'mizin de üzerine çöken binaları tek tek kaldıracağız."

"KURTARMA ÇALIŞMALARINI MEŞGUL ETMEMEK İÇİN…"

"Kan ihtiyacı olanlara kan verdik, çare arayanlara çare ürettik, talepleri imkanlarımız nispetinde gidermeye çalıştık. Arama kurtarma faaliyetlerinde aktif olarak yer aldık.

Devletimiz ve hükümetimiz en aşağılık karalama ve iftira kampanyalarına aldırış etmeden tarihi görevinin gereğini dört başı mamur şekilde yaptı.

Sayın Cumhurbaşkanımız vatandaşlarımızla buluştu, görüştü, acıları paylaştı, gözyaşlarını silmek için çaba sarf etti. Ben de titiz ve hassas kurtarma çalışmalarını meşgul etmemek, bilhassa Cumhurbaşkanımızın deprem bölgesinde olmasından dolayı gelişmeleri anbean Ankara'dan takip ettim. Başkaları gibi şov peşinde, istismar yarışında değiliz. Haksız ve hamasi siyasi eleştiri yapmak için fırsat kollayan bir ilkelliğe ve ilkesizliğe hiç sahip değiliz.

Depremden zarar görmüş illerimizi ve tüm vatandaşlarımızı ziyaret etmek maksadıyla geçen hafta aldığım kararı tatbik etmek için makul bir zaman kollamıştım. O zaman gelmiştir. Şimdi vakit yollara düşme vaktidir. Milletimle tek yürek, tek ses olacağım. Hepsini birden sırayla ziyaret edeceğim.

'MHP nerede' diye soranları ciddiye alıp cevap verecek değilim ama yine de bir hatırlatma yapmadan geçmeyeceğim: Biz her yerdeyiz."

DEPREMZEDELERE YARDIM İÇİN ÇABALAYANLARI HEDEF ALDI

"Devlet nerede diyenlere bir çift sözüm var. 'Deprem bölgesinde her şey var, sadece devlet yok' diyen kanı bozuklar, size söylüyorum. Devlet baktığınız ve bastığınız her yerde tüm heybetiyle, tüm hassasiyetiyle hakimdir. Şuursuz, hassas günlerde ağır konuşmuyorum. Kimse kusura bakmasın ama mecburum. 'Devlet yok' diyen kalite ve karakter yoksunları, iç işgal cephesinde konuşlanmış iş birlikçi sefillerdir. Bunlar baksa da göremez, görse de itiraf edemez.

Felaketi fırsata çevirmek isteyen simsarlar görünmektedir. Sosyal medya gösterisi yapan haşaratlar, acımızı malzeme yapan ucuz reklam meraklısı aymazlar, hepsi birden ortalığa üşüşmüştür. Felaketin düzeyi büyük olunca ister istemez arama kurtarma çalışmalarında bazı gecikmeler, mücbir eksiklikler yaşanmaktadır. Dünyanın neresinde olursa olsun bu çaptaki doğal afetle başa çıkmak kolay değildir. O yapmadı ben yaptım, o gelmedi ben geldim tartışması deprem kadar yıkıcıdır.

Vatan sevgisi olamayan kalpsizler devletle uğraşır. Milletimize söz veriyorum, o uğraşanlarla da biz uğraşacağız. 'Devlet nerede' diyenler kucağını açıp dinlesin; devlet depremzedeye ekmek dağıtan belediye başkanıdır. Devlet su dağıtan zabıta çavuşudur, AFAD görevlisidir… Devlet yağmacıyı yakalayıp doğduğuna pişman eden cesur polistir. 

Devleti bir kenara itip ahbap çavuş ilişkileriyle yardım toplanması, bu kapsamda paralel bir hat kurulması, devletin inandırıcılığını bir nevi gölgelemektir, bizim nazarımızda itibar edilmemesi gereken bir yanlıştır. Devletin yetişemediği ne vardır da Ahbapçılar ve Babalacılar akbaba gibi kanat çırpmaktadır? Bu sahtekarların Türk televizyonunda artık yer almaması lazımdır. Yardım ve desteklerin AFAD aracılığıyla yapılması en doğru, en sağlıklı yoldur. Kaldı ki beklentimiz ve çağrımız budur.

Hele bir enkazımızı kaldıralım, hele bir belimizi doğrultalım, sırtımıza yapışan kenelerle hesaplaşacağımız vakit de gelmiş olacaktır."

GAZETELERİ VE SİYASİLERİ HEDEF ALDI

"Mukaddesatımızın emanetine zaman zaman saldıran Charlie Hebdo dergisiyle CHP'nin başındaki zat arasında bir fark göreniniz var mıdır?

'Hükümet depremle başa çıkamıyor' diye başlık atan İngiliz The Economist dergisi ile 'Devlet nerede? Ses ver', 'Devlet yok', 'Halk seferberliğine karşı devlet OHAL'i', 'Dev bir çaresizlik', 'İktidar enkaz altında', 'Halkın üstüne çöken AKP ve MHP rejimidir' manşetleri atan gazeteler arasında en küçük bir uzaklık, bir ayrılık, bir başkalık söz konusu mudur?"

'Sorun sensin Erdoğan' diyen terörist Demirtaş ile 'Suçlu Erdoğan'dır' diyen Kılıçdaroğlu, demir bir paranın yazı ve turası değil midir? 'Hataların tek sorumlusu Erdoğan'dır' diyen İP Başkanı bu parayı harcamak için gizli gizli plan yapmıyor mu? 'Enkazdan önce AKP'liler çıkarılıyor, sahada yetkiyi askere devretmek gerekiyor' beyanatıyla suç işleyen siyasi bir bozguncuyla Türkiye aleyhtarı odaklar arasında dikkat çekici bir uyum ve benzerlik yok mudur?

Türkiye İşçi Partisinin PKK kontenjanlı sözde bir milletvekili 'Böyle bir devletin düşmanı olmak meşrudur' açıklamasıyla halk ve devlet düşmanlığında yeni bir sayfa açmıştır. Geldiğimiz bu aşamada bu gedikli düşmanı TBMM'den yaka paça atmak devletin ve hukukun şeref ve güvenlik konusudur.

Yağma ve talan yapan namussuzların vatandaşlıktan çıkartılması, şayet yağmacılar sığınmacıysa hemen ülkelerine gönderilmeleri ayrıca değerlendirilmelidir."

OHAL'İ VE UZAKTAN EĞİTİM KARARINI SAVUNDU

"Depremin etkilediği 10 ilimizi kapsamında alan OHAL kararını destekledik ve buna da evet dedik. Muhalefet partileri bir kez daha Türkiye'ye hayır diyerek tarafını göstermiştir.

Üniversitelerin üç aylık süre zarfında uzaktan eğitimine sıcak bakıyor, devletin yurt ise yurt, misafirhane, kamp, sosyal tesislerinde barınma ihtiyacının kısmen de olsa karşılanacağına inanıyoruz. Türkiye yıkılmışken halen uzaktan eğitime koro halinde karşı çıkanlar sorumsuz ve hastalıklı ruhlardır." (HABER MERKEZİ)

Kılıçdaroğlu: Anayasa çok açık, seçim ertelenemez