14 Şubat 2023 11:13

Irkçılığı körükleyenler futbolun bütün renklerini solduruyor

İktidarın koltuk değneği olanların açıkça yalan haberlerle mültecilere yönlendirdiği bu öfke ülkeyi başka bir depreme sürüklüyor.

Fotoğraf: AA

Paylaş

Anıl ÇOBANOĞULLARI

6 Şubat sabahı çalan telefonlarla uyandık. O günden bu yana gördüğümüz, duyduğumuz, yaşadığımız şeyler hiç kolay değil.

Boğazımızda bir yumru, gözlerimizde yaş, içimizde kocaman bir öfke var. Tabi bir de bu öfkenin hedefini saptırmaya çalışanlar.

Evet öfkeliyiz.

Yıllar geçse de alınmayan önlemlere, en büyük sorumluluğa sahip AFAD’ın süreci yönetememesine, insanların enkaz başındaki yardım çığlıklarına saatlerce cevap alamamasına, gelmeyen çadırlara, suya, battaniyeye, tuvalete, rant uğruna verilen yapı izinlerine, deprem vergisiyle duble yol yapanlara, biz can derdindeyken borsada yapılan vurguna, bölgeye yakın illerde kirayı 3 katına çıkaran fırsatçılara, OHAL ilan edip depremi fırsata çevirme peşinde koşanlara, bir kişinin bile istifa etmemesine, Twitter’ı engelleyenlere, AHBAP’a çökme hayali kuranlara, göçük altında sesini duyurmaya çalışanlara sela dinletilmesine, depremzedelere onar bin lira yardım müjdelenmesine, liyakatsizliğe…

Eminim herkes en az on tane daha ekleme yapabilir bu listeye.

En baştan söyleyeyim, hükümetin mülteci politikasını ilk günden bu yana yanlış buluyorum. Neo-Osmanlıcılık rüyası görenler hala uykularındayken, plansız ve programsız uygulamaların neticesinde bugün kucağımızda bir sorunla yaşıyoruz.

Sorunu hükümetin politikalarında değil de bizzat mültecilerin kendisinde görmek ise iktidara sırt vermeye çalışmaktan başka bir şey değil.

Yaşananların sorumluları gün gibi ortada, ekranda, iktidarda... Hal böyleyken tek siyaseti mülteci düşmanlığı olanlar ellerini ovuşturarak hedef saptırıyor, insanların öfkesini sömürüyorlar. İktidarın koltuk değneği olanların açıkça yalan haberlerle mültecilere yönlendirdiği bu öfke ülkeyi başka bir depreme sürüklüyor. Ektikleri ırkçı tohumların seçimde sonuçlarını almanın peşine düşenlere payanda olmamak lazım.

Maalesef bu ırkçı çağrılara payanda olanlar arasında bazı taraftarları da gördük.

Futbol kulüpleri bu ülkenin en büyük STK’larıdır. Yaşanan süreçte takımcılığın yerine insanlığın konulmasının ne kadar güzel bir dayanışma çıkardığına şahit oluyoruz.

Toplanan yardımlar, tırlarca hazırlanan koliler, satılan formalar, kampanya düzenleyen futbolcular, çok takipçili sosyal medya hesaplarını koordinasyon merkezine çevirenler futbolun toplumsal alanda etkili bir iletişim aracı olduğunu gösteriyor.

Tam da böyle bir ortamda kendilerince güvenliği sağladığını iddia ederek ırkçılığı körükleyenler futbolun bütün renklerini solduruyor. Mültecilere uygulanan işkence videoları, söylenen intikam marşları işi korkutucu bir boyuta ulaştırdı.

Açıkça suç işleyen bu kişilere karşı görevliler derhal harekete geçmeli, kulüplerin ve taraftar gruplarının yönetimleri acilen bir çağrıda bulunmalı, her mecrada bu hareketler lanetlenmeli ve ne pahasına olursa olsun durdurulmalıdır.

Bir Beşiktaş’lı olarak bu videolarda takımımın atkısını, bayrağını ve renklerini görmekten çok rahatsızlık duyuyorum. Hele hele pankartta yazılı olan ‘’Çarşı’’ ifadesine bir açıklama getirilmesi gerekiyor.

Videodakiler Çarşı’yı hiç anlamamışlar. Dilim döndüğünce biraz anlatayım.

Çarşı ırkçılığa karşıdır. Hepsi Samuel Eto’o olanlardır.

Çevreye ve doğaya duyarlıdır. İklim krizini görür. Kaz Dağları’nın üstünün ‘’altın’’dan daha değerli olduğunu bilir.

Nükleersiz bir dünya ister.

Gücün değil adaletin safındadır.

Kadının, çocuğun yanındadır.

Depreme destek için sahaya atkı yağdıranlardır.

Şımarık patron çocuklarını ‘’yeter’’ diyerek gönderenlerdir.

Dayanışmadır. Gezi’dir.

Kısacası; ‘’Çarşı bir ruhtur, bedene indirgenemez’’. Hele ki videodakilerin bedenlerine asla!

Çarşı, sosyal medyadan yaptığı paylaşımda zaten yapılmaya çalışılan yönlendirmenin farkında olduğunu söylemiş. O pankartı asanların dikkatine.

Depremi bahane edip, kaostan yararlanarak ırkçılığa kılıf uydurmayalım. O kılıflara takımların rengini karıştırmayalım.

Irkçıların özür bile dilemekten kaçındığı yalanları elbet ortaya çıkar. Lakin bunları bir oyun zannedenler, mülteci düşmanlığı yapanlar, ırkçılığın trenine binenler, kendince asayişi sağlayanlar, işkence suçu işleyenler, insanları hedef gösterenler, ırkçılığa marşlar besteleyenler ivedilikle akıllarını başlarına almalı ve neye alet edildiklerinin farkına varmalıdır.

Aklımız fikrimiz hala göçük altında olanlarda, göçükten çıkabilenlerde, evsiz kalanlarda, çadırlarda, çadır bulamayanlarda, üşüyenlerde, annesinin, babasının, kardeşinin, çocuğunun, arkadaşının yasını tutanlarda.

Bir sesin bir nefesin peşinde koşturuyoruz.

Evet öfkeliyiz. Böyle yaşamayı da böyle ölmeyi de hak etmiyoruz.

Öfkemizi şu anda dayanışmaya çevirdik ve mide bulandırıcı hesaplarınıza alet etmenize izin vermeyeceğiz.

Sanılmasın ki defter tek taraflı tutuluyor, bunu bize reva görenler unutuluyor.

Şimdi acımız taze, yaralarımız hala açık. Acımız biraz hafiflesin, yaralarımızı bir saralım.

Zamanı gelince öfkemizi nereye yönelteceğimizi çok iyi biliyoruz…

ÖNCEKİ HABER

İktidarın ‘sır’rı dökülürken

SONRAKİ HABER

Ünsal Ban yeniden tutuklandı: Zehra Taşkesenlioğlu'nun verdiği paraları borsada değerlendirdim

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa