Adıyaman, Gölbaşı depremden beri kimsesiz, viran: 9 gündür su ve doğalgaz yok
Gölbaşı ilçesine vardığımızdaki manzara korkunç. Yıkılmamış, hasar görmemiş binanın olmadığı yollarda yarıklar oluşmuş. İmkanı olan şehri terk ediyor.
Birkan Bulut
Adıyaman
Maraş'tan Adıyaman'ın Gölbaşı ilçesine vardığımızdaki manzara korkunç. Yıkılmamış, hasar görmemiş binanın olmadığı yollarda yarıklar oluşmuş. İmkanı olan şehri terk ederken, kalanlar buldukları çadırlarda yaşamaya çalışıyor. Sokaklarda tek tük dempremzedeler ve askerler dışında pek kimse yok.
SİLAH ALTINDA EZBERLENMİŞ CÜMLELER
Enkazların önünde iki asker nöbet tutuyor. Teçhizatlarına bakılırsa profesyonel askerler. Askerin, AFAD'ın ne zaman bölgeye ulaştığını sorduğumuzda ezberlenmiş cümleleri duyuyoruz: Devletimiz her yere ulaştı, provokotörlere inanmayın.
İstanbul'dan bölgeye gönderilen bir grup askerle konuştuğumuzda, "Bir gün sonra uçakla buraya geldik ama yollar kapalı olduğu için kimse hızlı gelemedi" diyor. Hemen arkalarında Esenyurt Belediyesi görevlilerinin bulunduğu okul var. Bahçede su şişeleri dökülmüş, yardım gelince dağıtacaklarını söylüyor. Vatandaşların nerede olduğunu sorunca okulun öbür tarafını gösteriyor.
AKŞAM PAZARI DEĞİL, DEPREM PAZARI
Fakat o caddeye çıktığımızdaki manzarayı tarif etmek güç. Uzun bir cadde boyu kıyafetler kaldırıma saçılmış. Kadınlar, çocuklar, yaşlılar kaldırıma atılmış kıyafetlerden kışlık topluyor. Aralarında dolaşan birkaç asker dışında bir görevli görünmüyor.
Gölbaşının ilerisinde yıkılmayan ender evlerden birine girdik. Maraş'ta resim öğretmenliği yapan Ahmet, anne ve babasının yanına gelmiş. Kızkardeşi de burada oturuyor. Hemen sofra kurdular itirazlarımıza rağmen. Depremin ilk gününden beri doğalgaz ve su olmadığını söylüyorlar. Elektrik ise birkaç gün sonra gelmiş. "En azından ev yıkılmadı" diyorlar.
ÇOCUKLARI, TORUNLARI KAYBETTİ: KİMSE GELMEDİ
Ali Özdemir, ailesinden birçok kişi kaybetmiş. İki oğlunu, bir gelinini, 4 torununu almış deprem. Bir oğluyla gelini de enkazdan çıkarmış çevredekiler. Kimse gelmeyince kendisi gidip AFAD'dan çadır alıp kurmuş. Yemek ve yardım dağıtılan yerler uzak, kendisi yaşlı. O yüzden yemeği de bulduklarıyla kendileri pişiriyorlar. "Yüreğim yandı diyor Ali amca, "Çocukları da torunları da kaybettik. Hanımla kaldık bu çadırda. Kimseler gelmedi, koca caddede iki çadırız. Yine de sizler sağ olun."