Günler geçmesine rağmen köylere yardım sınırlı gitti: Ölü hayvanlar salgın riskini arttırıyor
Depremin ardından günler geçmesine rağmen köylere giden yardım oldukça sınırlı, Pazarcık'ın Söğütlü köyünde kendi imkanlarıyla hayatta kalmaya çalışan köylüler hâlâ destek bekliyor.
Fotoğraf: Özkan Zülfikar/Evrensel
Özkan ZÜLFİKAR
Maraş
Maraş'ın köylerinde yıkımın büyüklüğü ve yardımların günlerce ulaşamaması salgın hastalık kaygılarını artırıyor. Pazarcık'ın Söğütlü köyünde konuştuğumuz vatandaşlar deprem sonrasında kendi imkanlarıyla hayatta kalmaya çalışmışlar. Bir köylü 150 keçisinden 50'sinin kurtulabildiğini söylerken, enkazlardaki birçok keçi ceseti hâlâ ortada duruyor. Başka köylerde de durumun aynı olması, kış koşulları ve çadırlardaki yaşam ile birleşince salgın hastalık riski daha da artıyor.
Enkaz altında kalanlar olduğunu söyleyen bir köylü, "Yardım ekipleri ve derneklerdeki arkadaşlarımız erzak, giyim ve gıda gönderdiler. Çadır ihtiyaçlarımızı toplum gönüllüleri ve dernekler üzerinden idareten halledebiliyoruz. Hava çok soğuk, çok büyük sıkıntılı şartlar altındayız. Ailemizde bir kayıp yok ama sevdiklerimizin, akrabalarımızın hepsinde bir kayıp var. Büyük bir yıkım söz konusu, zaten sağlam ev kalmadı. Havyanların hepsi toprak altında kaldı" diyor.
"ENKAZDAKİLERİ KENDİMİZ ÇIKARDIK"
Deprem gecesi yaşadıklarını dün gibi anlatan bir başka köylü de şöyle diyor: "Depremin olduğunu hisseder hissetmez çocuğuma seslendim ve dışarıya kaçmaya çalıştık. Biz dışarıya çıkar çıkmaz ev olduğu yere çöktü. Yeğenim vardı alt katta. Son sesimle ‘Arda, Arda’ diye bağırdım ama ses sedasını duymadım. Evin etrafında koştum elimde ışık yoktu. Karanlıkta göz gözü göremiyordu. Tekrar ailemin yanına döndüm. Orada ateş kurdum. Köylüler olarak toplandık. Yerde kar vardı. Bizler yatağımızdan kalkıp çıktığımız için üzerimizdeki kıyafetler inceydi. Tekrar aşağıya, eniştemizin yanına koştum. Onu enkazın altından çıkarttık. Eniştemin iki ayağı kırılmıştı. Eniştemi arabaya koyup hastaneye gönderdim. Hastane eniştemi dolu olduğu için almadı; geri gönderdi. Geri geldiğinde arabanın kapısını açtım. ‘Enişte, ayağını bir öteye çıkart’ dedim durumuna baktım. Yarım saat, bir saat geçmedi haber geldi; eniştem ölmüş. Köyün içine doğru geldim. Komşularım enkaz altındalardı. ‘Sağ mısınız?’ diye sordum. ‘Evet’ dediler. Işık olmadığı için kendilerini sabaha kadar idare etmelerini söyledim. Köyümüzün gençleri kalabalık şekilde toplandılar ve insanları enkazlardan çıkartmaya çalıştılar. Kendi gücümüzle, çabamızla çalıştık."
"YÜZÜMÜZE BAKAN YOK"
Bir başka köylü ise "Yüzümüze bakan yok" diyerek anlatıyor durumunu: "Sadece yardımseverler yardım getiriyor. Ne gelen var ne giden... Ya hiç kimse gelmez mi buraya? Perişan olduk burada! Burası hayalet köy gibi... Ne yapacağımızı şaştık kaldık. Burası çok soğuk, bize baraka lazım. Etrafımıza bakıyoruz psikolojimiz bozulmak üzere!"