14 Şubat 2023 14:30

Hukukçular işkenceye karşı deprem bölgesine gidiyor

TBB’den oluşan bir heyetin hak ihlallerinin yaşandığı deprem bölgesine gideceğini aktaran İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz, gidecek avukatlar için koordinasyon kurulunun oluşturulduğunu söyledi.

Diyarbakır'da çadırkent | Fotoğraf: Dilan Temiz/Evrensel

Paylaş

Maraş Pazarcık merkezli 6 Şubat’ta meydana gelen ve 10 kenti etkileyen depremlerin yaraları halkın destekleriyle sarılırken, “yağma” iddiasıyla bir kaos ortamı oluşturulmaya çalışıldı. Oluşturulan algının ardından bölgeden asker ve polislerin uyguladığı işkence ve şiddet görüntülerinin sosyal medya hesaplarında paylaşılması; mültecilere yönelik nefret söylemini ve saldırıları tetikledi, bölgeye giden gönüllüler ve depremzedeler hedef alındı.

İŞKENCE OLAYLARI

Depremin ağır bir tahribat yarattığı Hatay'da, Ahmet Güreşçi ile kardeşi Sabri Güreşçi 11 Şubat’ta Altınözü ilçesinde evlerine gitmek istedikleri sırada jandarma tarafından gözaltına alındı. Daha sonra Ahmet Güreşçi'nin maruz kaldığı işkence sonucu yaşamını yitirdiği ortaya çıktı. Bunun dışında da sosyal medyada özellikler mültecileri hedef alan ifadelerle 'yağmacı' oldukları iddia edilen birçok insanın işkenceye maruz kaldığı görüntüler ortaya çıktı.

Deprem bölgesinde yaşanan hak ihlallerine ilişkin Özgürlük İçin Hukukçular Derneği (ÖHD) İzmir Şubesi Eşbaşkanı Şükran Öztürk ile İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz konuştu. 

OHAL SONRASI ŞİDDET ARTTI

Depremin yaralarının sarılması gerekirken, işkence görüntülerinin gündem olduğunu belirten ÖHD Eş Başkanı Şükran Öztürk, işkence görüntülerinin AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'ın OHAL ilanından sonra ortaya çıktığına dikkat çekti. Öztürk, “Cumhurbaşkanı, açıklamasında da yağma olaylarını sıfatlandırdı. Açıklama öncesi böyle bir bilgi yoktu. Bu açıklamadan sonra özellikle Suriye’den gelen mülteciler hedef alınarak; insanlara işkence edilerek dövüldükleri görüntüler sosyal medyada yayılmaya başlandı. Bununla ‘Sizi döveceğiz, öldüreceğiz tutanaklara da bildiğimiz gibi geçeceğiz. Sizin de hukuken yapacağınız hiçbir şey yok’ demeye çalışıyorlar. Maalesef felaket yaşanan bölgede işkence görüntüleri gelmeye devam ediyor” dedi.

57 TUTUKLAMA

Depremden, bölgedeki baroların da etkilendiğini bu nedenle diğer kentlerden giden avukatlar tarafından bölgede tutanaklar tutulduğunu söyleyen Öztürk, işkence uygulayanların cezasız kalmayacağını vurguladı. Öztürk, “Bu olayların özellikle planlanıp yapıldığını düşünüyorum. Gözaltına alınan müteahhitlerin sayısı 31 ama ‘yağma’ olayından 57 tutuklama var. Sosyal medyada teyite muhtaç bilgiler de var. Ancak teyit ettiğimiz işkenceyle ölüm gerçekleşti. Bu konuda arkadaşlarımızda tehdit edildi. Hukuku korumak adına gerekli işlemleri yapıp tutanak altına alacağız. Bunu sağlayamazsak siyasi iktidar tam anlamıyla polis devleti oluşturmuş olur. O zamanda demokrasi ve hukukun ortadan kaldırıldığı bir ortam demektir. Felaketten fiziksel olarak etkilenmeyen kişilerin bu gidişata ‘hayır’ demesi gerekiyor. Yoksa bir yargılamanın olmadığı, hukuk kuralının olmadığı bir durumda, insanlar, ‘adaleti kendim sağlıyayım’ noktasına gelecek. Bu durumda da önü alınamayan bir noktaya geliriz. Bunların olmaması için hukukun üstünlüğünü sağlamalıyız” diye belirtti.

YAŞAM HAKKINA MÜDAHALE

Devletin halkın can ve mal güvenliğini sağlamakla yükümlü olduğunu vurgulayan İzmir Barosu Başkanı Sefa Yılmaz ise, başka bir anlaşın tesis edilmek istendiğine dikkati çekti. “Deprem bölgesinde şiddet ve gerçek anlamda bir işkence var” diyen Yılmaz,  şöyle dedi: “Birileri bir şeyleri bahane ederek, işkence yapıp, kötü muamele uyguluyor. Hem vatandaşlarımıza hem de Suriyeli vatandaşlara yönelik işkence yapılıyor. İşkence ve kötü muamele nereden gelirse gelsin temel yaşam hakkına müdahaledir. Hiçbir mazeret kabul edilmeksizin reddedilmesi gerekir ve bunları yapanların adalet karşısında hesap vermesi gerekiyor.

KAOS YARATILMAYA ÇALIŞILIYOR

Hukuksuzlukların engellenmemesi ve şiddetin körüklenmesi ciddi bir kaos ortamı yaratacaktır. Yani bu durum sadece 10 ilde kalmayacak. Bütün illere yayılmasını istemediğimiz bir sonuç oluşturacaktır. Önemli olan hukuktan ayrılmamak, hukukun üstünlüğüne inanmak ve demokratik değerleri korumaktır. OHAL uygulaması gereksizdi. Afet ve doğal felaket dönemlerinde kanunlar var ve nelerin nasıl yapılacağını net ortaya koyuyor. OHAL uygulaması temel hakların, özgürlüklerin engellenmesine yönelik bir süreci getirir. Bu durum halkın gerçek ve doğru haberlere ulaşmasını engelleyecektir.”

HEYET BÖLGEYE GİDECEK

İzmir Barosu ve Türkiye Barolar Birliği’nden oluşan bir heyetin hak ihlallerinin yaşandığı deprem bölgesine gideceğini aktaran Yılmaz, gidecek avukatlar için koordinasyon kurulunun oluşturulduğunu söyledi. Yılmaz, “Daha önce İzmir bölgesinde yaşadığımız için depreme hazırlıklıyız. Her gün yeni olaylar ve ihlallerinden bahsediyoruz. Gelecekteki hak ihlallerinin önüne geçmek için bir şeylerin yapılması gerekiyor. Hem Barolar Birliği hem de İzmir Barosu olarak bunu yapacağız. Bütün bu süreci barolarla birlikte el ele vererek atlatacağız” ifadelerini kullandı. (İzmir/MA)

ÖNCEKİ HABER

Gündem Özel | Psikolog Metin Kalyoncugil depremin ardından yaşanan psikolojik travmaları anlatıyor

SONRAKİ HABER

Yanlış politikalar zincirine bir halka daha: Turizmi eğitime tercih ettiler

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa