14 Şubat 2023 14:40

"Depremzedenin ‘param yok özel hastaneye götürmeyin” sözleri sağlıktaki depremi gösteriyor”

Depremzedenin “param yok özel hastaneye götürmeyin” sözlerini değerlendiren sağlıkçılar, "Parası olmayanın sağlık hizmeti göremediğinin göstergesi olan sözler sağlıktaki depremi gösteriyor" dedi.

Fotoğraf: DHA

Paylaş

Kübra KIRIMLI
Ankara

138 saatin ardından enkaz altından çıkarılıp ambulansla hastaneye sevk edilirken “Beni özel hastaneye götürmeyin, param yok” diyen Emine Doğu isimli yurttaşın sözleri temeli 80’li yıllarda atılan neoliberal sağlık politikalarının Türkiye’de neyle sonuçlandığını bir kez daha gösterdi. Sağlık ve Sosyal Hizmet Emekçileri Sendikası (SES) MYK üyesi Eylem Kaya Eroğlu, yaşanan afetin koruyucu sağlık hizmetlerine olan ihtiyacı bir kez daha gösterdiğini anlatarak; “sağlık sistemi enkaz altında kaldı” dedi. TTB 2. Başkanı Dr. Ali İhsan Ökten ise, “ Sağlığın özelleştirildiği tabloda yaşanan can kayıpları maalesef bu oluyor. Pandemide sağlık sisteminin çöktüğünü ifade etmiştik. Bu deprem bize özelleştirme ile birçok kamu kurumlarının işlemediğini gösterdi. Arama kurtarma faaliyetleri yapılamadı ve onlarca insanımız yaşamını yitirdi. Sağlıkta yaşanan bu çöküş ülkenin çöktüğünü gösteriyor” diye konuştu.

“ENKAZIN ALTINDA SADECE MÜTEAHHİTLER DEĞİL, SAĞLIK SİSTEMİ DE KALDI”

SES MYK üyesi Eylem Kaya Eroğlu, gelinen noktanın Sağlıkta Dönüşüm Sistemi’nde gelinebilecek son nokta olduğunu söylüyor. “Bugün deprem alanlarına çadır bile kurulamadığına şahit oluyoruz” diyen Eroğlu, birinci basamak sağlık hizmetlerinin verilemediği bir tablonun yaşandığına dikkat çekiyor.“Çünkü tedavi edici sağlık hizmetlerine indirgenmiş bir sağlık anlayışı ve tamamen kişinin cebinden para ödeyerek sağlık hizmetine kavuştuğunu bir noktaya geldik. Bu anlamda şunu söylemek gerekir; enkazın altında kalan sadece müteahhitler değildi. Esasında sağlık sistemi de enkazın altında kaldı.”

“PARASI OLMAYAN BU ÜLKEDE SAĞLIK HİZMETİ ALAMAZ”

“Liyakatsız yöneticileri bu mevkiye getiren, kamu özel ortaklıklarıyla, şehir hastaneleriyle, sözleşmeli yöneticilerle gelinen bu nokta da sağlıkta dönüşümün en son evrelerinde yaşanacak olan şeyleri yaşıyoruz. Bir şeyin yıkılmadan önceki son aşamasındayız.” diyen Eroğlu, Hatay'da 138 saat sonra enkaz altından kurtarılan Emine Doğu’yu hatırlatıyor. “Yani vatandaş canını kurtardığına bile sevinemiyor. ‘Beni özel hastane götürmeyin, param yok’ diye derdini anlatmaya çalışıyor. Yani vatandaş aslında şunu diyor; parası olmayan bu ülkede sağlık hizmeti alamaz.”

“İNSANIN YAŞAM HAKKINI SAVUNAN BİR SAĞLIK ANLAYIŞI YOK”

Koruyucu sağlık hizmetleri ve birinci basamak sağlık hizmetlerinin uygulanmadığına vurgu yapan Eroğlu,  “İnsanın yaşam hakkını savunan bir sağlık anlayışı yok. Bu anlayışın içinde şekillenen bir sağlık organizasyonu vardı; bu sağlık organizasyonu da böyle bir iktidarla birlikte enkazın altında kaldı.”, diye ifade etti. İlerleyen günlerde koruyucu sağlık hizmetleri ile birinci basamak sağlık hizmetlerini ötelemenin ve bunu tedavi edici sağlık hizmetlerine indirgemenin ne olduğunun daha net görüleceğini ifade eden Eroğlu, “Bugün depremin yaşandığı bölgede ASM’ler hizmet veremez halde. ASM’lerde sağlıkta dönüşümün bir parçasıydı. Bugün TTB Adıyaman’da açtığı iki tane ASM ile birinci basamak sağlık hizmeti vermeye gayret ediyor. İşte böyle afet zamanlarında ihtiyacımız olan şey bu. Olağanüstü dönemlerde nasıl bir sağlık hizmetine ihtiyacımız olduğunu görüyoruz. Bunun tek müsebbibi uluslararası sermaye ile birlikte bizim ulusal sermayemizdir.” diye konuştu.

“SAĞLIĞIN ÖZELLEŞTİĞİ TABLODA YAŞANAN CAN KAYIPLARI BUNLAR”

TTB 2. Başkanı Dr. Ali İhsan Ökten de depremden önceyi de kapsayan sağlık alanındaki  sorunları hatırlatarak söze başlıyor: “Çok ciddi sorunlarımız var; aylara uzayan randevu sıkıntıları, aşı sıkıntısı, ilaç yoklukları. Bugün sağlığın özelleştirildiği bu tablo karşısında yaşanan can kayıplarının sayısı ortada.” “Kamucu zihniyetin terk edildiği, özelleştirmeci zihniyet ile karşı karşıyayız.” diyen Ökten, piyasaya açılan sağlığın kâr mantığı ile hareket ettiğini, bu sağlık sisteminin ne insan sağlığını öncelediği ne de insanı yaşatma gayesi gütmediğini anlattı. “Bugün sağlık alanında yapılan yatırımlar bu odaklı yapılmıştır. Burada devletin önemli bir görevi üstlenmediğine şahit oluruz. Yaşadığımız salgın, sel ve deprem gibi durumlar karşısında bizim kamusal bir  zihniyete olan ihtiyacımız da ortaya çıktı. Sosyal bir devlet anlayışına ihtiyacımız var. Vatandaşına her anlamda daha iyi hizmet verebilecek bir yapılandırma sürecine ihtiyacımız var.”

“SAĞLIKTAKİ ÇÖKÜŞ NE YAZIK Kİ ÜLKENİN ÇÖKTÜĞÜNÜ GÖSTERİYOR”

Sağlık özeline gelindiğinde, Pandemi zamanında sürecin nasıl yönetilmediğini gördüklerini ifade eden Ökten, “Pandemi zamanında süreci kötü yönettiklerini gördük ve bir çöküştü yaşananlar. Aynı tablo ile bu kez depremde karşılaştık. Devletin sorumluluğunda olan arama kurtarma faaliyetlerinin dahi ne kadar kötü yürütüldüğüne, organize olunamadığına tanık olduk. Enkazın altından kurtarılan insan sayısının 10 katı kadar vatandaşlarımızın kurtarılamadığına tanık olduk. Depremi algılayamayanlar sorunu da görmedikleri için çözüm de sunamazlar.” diye ifade etti.

“Halen üzerinden günler geçmesine rağmen, temiz içme suyu, barınma ve ısınma çözümlerinin sağlanmamış olduğunu görüyoruz. Halen çok sayıda insanın kimlik tespiti yapılmadan gömüldüğünü görüyoruz. Sağlık hizmetinin sunulduğu kamu binaları başta olmak üzere; çok sayıda binanın yıkıldığını görüyoruz.” diyen Ökten yaşamın birçok alanında insanı önceleyen bir yaklaşım yürütmeyen iktidarın bunları yapmaktan çok uzakta durduğuna dikkat çekiyor. Ökten, “Bu toplum ve bu ülke yaşarken de enkaz altında kalmış durumda. Sağlıktaki çöküş ne yazık ki ülkenin çöktüğünü gösteriyor bize.”, dedi. 

“DEPREMİN YARATTIĞI TRAVMADAN DAHA ACI”

Enkaz altından çıkarıldıktan sonra param yok açıklamasını yapan yurttaşın durumu dair de konuşan Ökten, “Depremin yarattığı travmadan daha acı bir tablo ile karşı karşıyayız. Bu kaydı defalarca Sağlık Bakanlığı’na dinletmek lazım.Sağlıkta dönüşümün ne olduğunu göstermek adına bu kaydı defalarca onlara dinletmek lazım. Her şeyi özelleştirmeye çabaladıkları için; toplumun en temel hak olan sağlık ve eğitimin nasıl bir hale getirdiklerini onlara gösterdiği  için bu kaydı onlara defalarca dinletmek lazım.” diye konuştu.

ÖNCEKİ HABER

Mücella Yapıcı: Hatay'a dair raporlarımız dikkate alınmadı

SONRAKİ HABER

Hablemitoğlu suikastı davasının ilk duruşmasında, Nuri Gökhan Bozkır'ın savunması alındı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa