Bunları yapmadan enkaz kaldırılamaz! Enkaz kaldırırken nelere dikkat edilmeli?
Deprem enkazları ne zaman kaldırılmalı? Deliller nasıl toplanmalı? Halk sağlığı için riskleri var mı? Enkazlar nerede ve nasıl depolanmalı? Bu soruları konunun uzmanlarına sorduk…
Fotoğraf: DHA
Nazife YAŞAR
İstanbul
Maraş merkezli depremler 10 şehirde büyük yıkıma neden oldu. 200 bine yakın konut ve işyeri yıkıldı, 41 bin ağır hasarlı bina yıkılmayı bekliyor. Bugün enkaz denilen o binalarda milyonlarca hayat vardı. Evet milyonlarca… Sabahları çay kokusu, kiminde anne sesine, kiminde baba sesine, kiminde sevgili sesine kiminde çocuk sesine kiminde tüylü dostların sesine karışırdı. O evlerin enkazına gömdüler o sesleri, susturdular… Şimdi de ‘Enkaz kaldırma çalışmaları’yla göz önünden kaldırmak için acele ediyorlar. Peki ya içlerinde cenaze olmadığına, depremzedelerin kopan uzuvları olmadığına emin misiniz? Ya da kaldırmaya çalıştığınız enkazın halk sağlığı için riskleri var mı? Peki alıp nereye götüreceksiniz, götürdüğünüz yerde yeni bir çevre felaketine mi neden olacaksınız? Bütün bu soruları uzmanına sorduk…
AVUKAT AHMET ERGİN: ÖNCESİNDE KEŞİF YAPILMALI
Deprem bölgesinde binlerce yurttaşın başta yaşam hakkı olmak üzere birçok hakkı ihlal edildi. Bu suçların tüm faillerinin ortaya çıkarılması, suçluların yargılanabilmesi için delillerin toplanması gerekiyor. “Deliller toplanmadan suçun şahsileştirilmesi ve sorumluların cezalandırılması mümkün olmaz” diyen Demokrasi İçin Hukukçular'dan Avukat Ahmet Ergin cezasızlık politikasının son bulması için, delillerin doğru bir şekilde, usulüne uygun toplanmasının önemine dikkat çekiyor. Bunun için yapılması gerekenleri şöyle anlatıyor: “Enkaz kaldırma çalışmaları başlamadan önce ilgili binalarda; uzman bilirkişi heyetiyle keşif, fotoğraf ve video kayıtlarının yapılması, demir-beton kalitesiyle ilgili numunelerin alınması, projelerine uygunluk incelemesi ve diğer hususlarda adli incelemelere esas bilirkişi incelemelerinin yapılması gerekir. Antakya’daki yapı denetim raporlarının bulunduğu tek katlı binanın hiç gereği yokken yıkılması, açık bir delilleri yok etme çabasıdır. Bu tür girişimler bizleri endişelendiriyor.”
‘ENKAZ KALDIRILMADAN ÖNCE DELİLLER TOPLANMALI’
1999 Marmara depreminde, sadece müteahhit Veli Göçer’in ceza aldığını hatırlatan Ergin, Maraş depreminde de aynı sürecin işlememesi için, “Enkaz kaldırılmadan deliller toplanmalı” diyor ve ekliyor: “Bugün 1999 depreminde ortaya çıkan deneyimle Barolar Birliği, barolar, hukuk kurumları, çeşitli meslek örgütleri girişimlere başladı. Mesela biz Demokrasi İçin Hukukçular olarak 10 ilin Cumhuriyet Başsavcılığına delillerin toplanmasını da içerecek şekilde suç duyurusunda bulunduk. Ayrıca Adalet Bakanlığına başvurarak, enkazlar hakkında tespit ve tedbir talep ettik. Bu işlem çok zaman alacak, enkazların kaldırılması sürüncemede bırakılacak bir işlem değildir. Adalet Bakanlığı daha çok savcı görevlendirebilir. Barolardan destek alabilir. TMMOB'ye bağlı odalardan bilirkişi desteği alınabilir.”
ENKAZLARDA HÂLÂ ÇIKARTILMAYAN CENAZELER VAR’
Enkazlarda hâlâ çıkartılmayan, yaşamını yitirmiş insanlarımız olduğunu hatırlatan Ergin, enkaz kaldırmanın refakatler, bilirkişi, savcılar aracılığıyla usulüne uygu yapılması gerektiğini belirterek şunları söyledi: “Cenazeye karşı tahkir edici fiillerin, Türk Ceza Kanunun 130. Maddesi uyarınca suç olduğu hatırlanarak, cenazelere de gerekli saygının gösterilmesi gerekiyor”.
DR. AHMET SOYSAL: PLANSIZLIK ENKAZ KALDIRMADA DA GÖRÜLÜYOR
Enkaz kaldırmanın deprem öncesinde planlanması gereken önemli bir başlık olduğunu vurgulayan Halk Sağlığı Uzmanı Dr. Ahmet Soysal, plansızlığa dikkat çekerek, “Depremde oluşacak yıkıntıların hangi araçlarla kaldırılacağı ve her yerleşimin, her kentin yakınında hafriyat atığı depolama merkezlerinin tespit edilmiş olması gerekirdi. Ama görüyoruz ki şimdi her kafadan bir ses çıkıyor. Böyle bir çalışmanın deprem öncesinde olmadığı gibi bir izlenime kapıldım” dedi. Enkazın taşınacağı yerin su kaynaklarına uzak olması gerektiğini belirten Soysal şunları söyledi: “Geçirgen olmayan topraklara, tarım alanlarının uzağına depolanması gerekir. Geçirgen toprağa depolansa da, depolanacak alanın altı jeo branda ile iyice geçirgensizleştirilmeli, depolanacak alanın üstü de yine jeo branda ile kapatılmalı”.
‘KİMYASAL ENKAZLARI PROFESYONEL ELLER KALDIRMALI’
Depremde yıkılan binlerce binanın sadece konut olmadığına, deprem bölgesindeki kimyasal depoların enkazlarının itinayla kaldırılmasına dikkat çeken Soysal, “Kimyasal madde depoları, boya dükkanları gibi ya da bölge tarım alanı olduğu için zirai, kimyasallar, pestisitler olan dükkanlar var. Bunların haritalandırılarak özel ekiplerce kaldırılması gerekir” dedi. Bu enkazların kaldırılmasının profesyonel uzmanlık istediğinin altını çizen Soysal şunları söyledi: “Bir inşaat işçisini ‘Burayı yıkıyoruz, topluyoruz’ diyerek bu işin içine sokmamak gerekir. Yani enkaz kaldırma basit bir iş değil, profesyonel uzmanlık isteyen bir alan. Ben Hatay'da birkaç tane gördüm, bu tip kimyasal boya ve tarımsal ilaçların tutulduğu dükkanlar ve depolar var. Belediyede mutlaka bunların kayıtları, ruhsatları vesaire vardır ama oradaki belediye sistemleri de şu anda çöktüğü için bunlara ayrı bir dikkat göstermek, belki yeni baştan bölgede şu anda ayakta kalmış insanlarla bilgi kırıntılarıyla hareket edip haritalamak lazım. Bunları da gözden kaçırmamak lazım. Yoksa, kaş yapayım derken göz çıkartabilirsiniz.”
‘ASBESTİN ETKİLERİ YILLAR SONRA ÇIKACAK’
Depremde yıkılan binlerce binanın hafriyatlarından yayılan asbeste Halk Sağlığı Uzmanı Dr. Ahmet Soysal da dikkat çekiyor. Çok iyi yalıtkan ve ucuz olduğu için 2010’dan önce yapılan tüm binalarda kalorifer sistemlerinden elektrik, ısıtma, soğutma, hatta boyalara kadar her yerde asbest mutlaka kullanılmış. O nedenle enkazlar kaldırılırken, enkazın üzerinde çalışan ve enkaz başında bekleyen insanların filtreli maske kullanması gerektiğine dikkat çeken Soysal, “Deprem bölgesinde asbesti soluyorlar. Yani bir 10-15 sene, 20 sene sonra bu sefer de yoğun asbest maruziyetine bağlı akciğer kanseri ortaya çıkabilir. Son afette, domino taşı gibi bir durumla karşı karşıyayız. Birbirini tetikleyen yeni afetler sırada” diyor.
‘HAFRİYATTA ÇALIŞACAKLAR KORUYUCU ELBİSE GİYMELİ’
Asbest dışındaki risklere de dikkat çekiyor Soysal: “Şu anda enkazlar kaldırılıyor, cenazeler var. Hava soğuk olmasına rağmen üstünden bir haftadan fazla zaman geçtiği için kokular gelmeye başladı. Bu cenazeleri çıkaracak görevlilerin de koruyucu elbise giymesi, ellerinde eldiven olması, maske kullanması, olanak varsa Kovid döneminde kullandığımıza benzer siperlikler kullanması; kan, enfekte materyallere temas etmemesi gerekir. Bu cenazelerin bekletilmeden, yasal işlemleri tamamlanmak kaydıyla defnedilmesi gerekir. Bu başka bir risk.”
SELAHATTİN BEYAZ: ATIKLAR GEÇİCİ DEPOLAMA YERLERİNDE DEPOLANMALI
Depremin yıkım etkisinin büyüklüğü her geçen gün daha da ortaya çıkarken, yıkımdan geriye kalan atık yığınları, depremin etkisinin çok daha uzun süreceğini gösteriyor. 1999 Marmara depreminde 97 bin konut ve 16 bin işyeri yıkıldı, 13 milyon ton atık enkazla birlikte kaldırıldı. Yaklaşık 110 bin kilometrekare alanda etkili olan Maraş depreminde 200 bin konutun yıkıldığı düşünüldüğünde enkaz ile kaldırılacak atık miktarının boyutları da çok yüksek olacak ve atıkların uzun süre, bölgedeki yaşamı olumsuz etkileyeceği açık.
Süreci, Çevre Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Selahattin Beyaz’dan dinleyelim: “Yerleşim yerlerindeki yıkımlarda oluşan atıkların en büyük kısmını inşaat ve yıkıntı atıkları oluşturuyor. Yıkıntılar içinde bulunan asbest, altyapı, asfalt, izolasyon, boru ve ek parçaları, elektronik malzeme, organik kirletici, kimyasal madde atıkları gibi birçok malzeme, enkaz kaldırma işlemiyle atık olarak uzaklaştırılacak. Afet sürecinde çevreye rastgele atılan bozulmuş veya çürümüş yiyecekler, tıbbi atıklar, acil yardım atıkları, plastik ambalajlı su ve gıda kullanımından kaynaklı atıklar nedeniyle bölge uzun süre kirletici baskılar altında kalacak. İnsan ve diğer canlıların cenazelerinin bir kısmından oluşan parçalarsa uzun süre halk sağlığını tehdit edecek. ‘Enkaz’ depremin yıkım etkisiyle oluşan atıklardır. Enkaz kaldırma işlemi, altında canlı kalmadığından emin olunduktan sonra dikkatlice yapılmalı, geçici depolama yerlerinde atıkların depolanması sağlanmalıdır. Depo alanlarında yağışlarla oluşan atıkların sızıntı sularının toprak veya yeraltı suyuna karışmasını önleyecek sızdırmazlık tedbirleri alınmalıdır. Geçici depo alanları yanında kurulacak katı atık ayrıştırma tesislerinde, atıklar sınıflandırılarak ayrılmalıdır. Tehlikeli atıklar, tıbbi atıklar, elektronik atıklar, yıkıntı atıkları ve organik atıklar farklı yöntemlerle bertaraf edilmedir. Beton atıkları ayırma işlemi sonrası yük taşımayan alanlarda dolgu işlemi için kullanılmalı, yol ve yapıların altında taşıyıcı dolgu malzemesi olarak kullanılmamalıdır. Depremin yıkım etkisinin büyük olmasının tek nedeni İktidarın rant politikalarıdır. Bölgede depremin 'ekolojik yıkımı' da beraberinde getirmemesi ve yeniden yaşanılır kentlerin kurulması için mücadele edilmelidir."