15 Şubat 2023 13:04

Samandağ’da değil prefabrik ev, çadır bile yok!

Samandağ'da asker ve polis bile ihtiyaçlarını gönüllülerin oluşturduğu merkezlerden sağlıyor. Çadırların kalıcı barınma için yetersiz olacağı konuşulurken Samandağ’da çadır dahi ulaştırılmış değil.

Fotoğraf: Volkan Pekal/Evrensel

Paylaş

Volkan PEKAL
Hatay

Hatay’ın merkez ilçeleri Antakya ve Defne’nin ardından depremin 10’uncu gününde Samandağ ilçesindeyiz. Antakya’dan güney batıya Akdeniz sahiline doğru 24 kilometrelik bir yolculuğun ardından Samandağ’a ulaşıyoruz. Dağlar kar tutmuş. Soğuk, doğu yönünden denize doğru esen sert rüzgarla öğle saatlerinde dahi dayanılmaz hale geliyor. Bu koşullarda bir çok insan geceyi toprağa çaktıkları kazıkların çevresine gerdikleri naylon ya da brandalardan yaptıkları ancak rüzgarı kesebilecek ‘çadırlarda’ geçiriyor. Çadırların kalıcı barınma için yetersiz olacağı konuşulurken Samandağ’da vatandaşa çadır dahi ulaştırılmış değil. İlçede bir iki noktadaki çadırlar dışında neredeyse hiç çadır yok. Vatandaşlar şehir merkezinden 8 km uzakta Samandağ Stadyumu civarında kurulan çadırlara gitmek istemiyor. Gitmemek için çok haklı nedenleri var: Gıda ve suya erişim. İlk günlerde cenazeler göçük altındayken, kurtarma çalışmalarında yaşanan kaos depremzedelerin barınma ve gıdaya erişiminde de yaşanıyor. Depremzedeler, “Gönüllüler sayesinde karnımız doyuyor” diyor. Şehirdeki asker ve polisler de çay ve iç çamaşırı gibi ihtiyaçlarını bu merkezlerden sağlıyor. Şehirde 4 noktada gönüllülerin oluşturduğu koordinasyon merkezlerinden halka yardım dağıtımı yapılıyor. Vatandaşlar yol kenarlarına saçılmış vaziyetteki kıyafetleri hijyen sorunu olabileceği için kullanmak istemiyor. Belediye binasının çöktüğü ilçede hizmetleri Düzce, Sarıyer, Eskişehir ve Mersin Belediyeleri yapıyor. Sokakta ilerlerken gördüğümüz Samandağ Belediyesine ait bir çöp aracında çalışanların çoğu arkadaşlarını kaybettiklerini anlatıyor.

"MÜTEAHHİT KADAR DENETLEMEYENLER DE SUÇLU"

Enkaz altında hâlâ insanların olduğunu söyleyen İnşaat İşçisi Semir Zeytun, “Devlet bunun altından nasıl kalkacak?​” diye soruyor. Müteahhit kadar binaları denetleyenlerin de suçlu olduğunu ifade eden Zeytun, “Bir doktor, bir mühendis olmak için insanlar 5 yıl okuyor. Ama paran varsa müteahhit olabiliyorsun. Sonra insanların canına kastediyorlar. Müteahhidin ne olduğunu öğrenmek istiyorlarsa Samandağ’a baksınlar, bu görüntüyü duvarlarına tablo olarak assınlar. Yapı denetimi neyi denetliyor biz onu anlamıyoruz. Yapı denetim diye bir kavram varsa gelip baksınlar. Onayı onlar veriyor. Onayı veren de suçlu” dedi.

"ÖYLE BİR SOĞUK OLUYOR Kİ DURULACAK GİBİ DEĞİL"

Devlet kurumlarının ilk günlerde gelmediğini ifade eden Zeytun, “İlk gelen HDP milletvekili oldu. En son vali geldi. Samandağ belediye başkanımız gelip başsağlığı bile dilemedi” dedi. En acil sorunun konteyner olduğunu ifade eden Zeytun, kendi imkanları ile kurdukları çadırı göstererek “Burada yaşıyoruz. Bir konteynerin verilmesi ve seyyar tuvaletlerin yapılması en acil ihtiyaçlarımız. Hava buz. Sabaha karşı öyle bir ayaz oluyor ki durulacak gibi değil” dedi. Depremden dolayı işsiz de kaldığını ifade eden Zeytun, “Burada herkes işsiz, aşsız. Şimdilik yakınlarımızın desteği ile ayakta kalabiliyoruz. Bugüne kadar kendi imkanlarımızla geldik” dedi.

ENGELLİ DEPREMZEDE "ARABİSTAN’DA ÇALIŞIP EV YAPTIM, BUNDAN SONRA NASIL EV YAPACAĞIM?"

Hasarlı evlerinin karşısında kurdukları çadırda yaşamaya çalışan Ganimet ve Recai Doğru çifti ile konuşuyoruz. Bedensel engelli olan Recai Doğru, ağır hasar gören ikinci kattaki evinden kendisini aşağı bırakarak kurtulmuş. Evinin karşısında, portakal bahçesinin çitleri yanına brandalar gererek kurduğu alanda geceyi geçiriyor. Kendisi ile aynı durumda olan komşuları ile çevreden buldukları tahtaları varil içerisinde yakarak ısınırken karşılaşıyoruz. Elinde kalan tek varlığı motosikletini yıkıntı altından alabilmek için bir iş makinesi geçmesini beklediğini anlatıyor.  Evini yapmak için 25 yıl Arabistan’da çalıştığını ifade eden Doğru, “Şimdi hiçbir şeyimiz kalmadı. 52 yaşındayım. Bu yaştan sonra torunlarla beraber ben ne yapacağım? Özürlü maaşı ile kendimi geçindiremiyordum. Şimdi 1270 lira maaşla ne yapacağız? Nasıl geçineceğiz bilmiyorum” diyor. Tuvalet ihtiyaçları olduğunu ifade eden Doğru, “Tuvalete gideceğimiz yer yok. Bahçelerde, şurada burada yapıyoruz. Evimizi yapsınlar” diyor.  

"BİZE EV YAPSINLAR, ÖMÜR BOYU BÖYLE KALAMAYIZ"

1270 lira özürlü maaşı ile geçinemedikleri için tarım işi çıktıkça tarım işçiliği yapan Ganimet Doğru, depremle birlikte çalışma imkanı da ortadan kalkmış. Bu koşullarda engelli olan eşini de bırakıp gidemeyen Doğru, tek oğlunun da işsiz olduğunu belirterek “Eğer çağırırlarsa ailemizden gelen hiçbir yardım yok. Benim ailem zengin olsa bir ev yapardı. Annem babam var. Ama onlar da muhtaçlar. Bize ev yapsınlar. Ömür boyu böyle kalamayız” dedi.

"HERKES YUKARIDAN EMİR BEKLİYOR"

Fatih Selçuk isimli depremzedenin anlattıkları en kritik günlerde yaşanan koordinasyonsuzluğun nedenlerini de ortaya koyuyor. Selçuk, herkesin harekete geçmek için emir beklediğini söylüyor. Deprem olduğu esnada dışarıda olduğunu ifade eden Selçuk, “İnsanlar çığlıklarla yardım istiyor. Biz o taşları kendi gücümüzle kaldıramıyoruz. Bir binanın içinde 3 tane çocuk var. Sonra o çocuklar içeride yanarak öldü. 2 gün boyunca buraya hiçbir yardım gelmedi. 4 gün sonra gelenler diyorlar ki ‘Benim buraya kepçe getirebilmem için kaymakamlıktan izin almam gerekiyor.’ İnisiyatif almıyor. Siyasilerin birbirleri üzerinden siyasi rant elde etmeye çalışmak yerine bu işleri organize etmeleri gerektiğini dile getiren, Selçuk, “Her mahalleden gelen muhtar ve kaymakamdan oluşan bir kriz masası oluşturulsaydı, herkese yetişebilirdi. Ama organizasyon sıfır. Herkes herkesten emir bekliyor. Böyle bir şey olabilir mi? İnisiyatif almayı bilmiyorlar mı?​” şekline konuştu.

ÖNCEKİ HABER

Depremde binaları yıkılmayan İMO ve Mimarlar Odası temsilcileri: Mevzuat ne gerektiyorsa onu yaptık

SONRAKİ HABER

ÇİMSATAŞ işçileri, işe iade davasını kazandı

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa