Bu hesap sizden sorulacak
Tek adam yönetimi bize siyaset yapmayın derken seçimlerin yapılmasından kaçmaya çalışıyor. Ona bir gün bile daha fazla katlanmayacak, dayanışmayı örgütlemeyi elden bırakmayacağız.
Evrensel
Memleket yangın yeri. Başımıza gelen bu afet Erdoğan yönetimi tarafından yüzyılın cinayetine sebep oldu. Bu derginin yapım sürecinde bu katliam devlet kurumları ve bürokratları tarafından derinleştirildi, tüm yurttaşların acısına tuz basmaya devam edildi. AFAD koordinasyonu yetersiz olmasına rağmen halkın ulaştırdığı yardımları engellendi, canhıraş yardım toplayanlara “Siyaset ve prim yapıyorlar” denildi, hakaret edildi.
Hayatımızın rant uğruna hiçe sayıldı.
Toplanan deprem vergileri inşaat sermayesine peşkeş çekildi. Bu uğurda bilim insanlarının “deprem” uyarıları görmezden gelindi. Üstelik bunların her biri bizzat Erdoğan tarafından halka hizmet adıyla sunulmuştu. Yollar, havalimanları, hastaneler… Her biri depremde üzerimize yıkıldı. Her biri bir patronun, bir sermayenin daha fazla kazanması uğruna hayatımızı elimizden aldı. Bunu bugüne kadar teker teker, yavaş yavaş, daha görünmez biçimde yapmıştı. Maraş depremiyle ise hayatlarımızı nasıl elimizden aldıklarını, en büyük acıları nasıl bizzat kendi sınıf çıkarları uğruna tek adamın politikalarıyla yaşattıklarını gösterdi.
Tek adam ve devlet kurumları halk için değil sermaye için var olduklarını açıktan ilan etti.
Üstelik AFAD gibi her türden devlet kurumunun almadığı önlemleri bilfiil inkâr etti. Tüm bakanlarıyla her şey kontrol altında diyerek öfkemizi büyüttü.
Bu depremle tüm halk acısını bir kenara itip depremzedeler için seferber olmuşken, Erdoğan yine kendi siyasi çıkarlarının hesabını tutuyor. Hesap defterini açacağız diyor, depremden 72 saat sonra ilk defa OHAL ilan etmek üzere ortaya çıkıyor. İktidar bu depremi seyrediyor, yarattığı felakete uzaktan bakıyor.
BİZ BİR YOL BULDUK
Biz, Türkiye halkı, birbirimize uzattığımız yardım eliyle kenetlendik. Şimdi çok yakınız birbirimize. Tüm şehirlerde, endişe dolu bekleyişlerimizde çareyi ancak bir yanımızdakinde bulduk. Acılarımızı paylaşmanın, yurttaşlarımızı kurtarmanın yolunu ancak dayanışmayı örgütlediğimizde bulduk. Devlet yokken, biz örgütlendiğimizde arkadaşlarımızı enkazdan kurtarmanın, sıra arkadaşlarımızı yıkılan bir kentin içinde arayıp bulmanın, sevdiklerimizi doyurmanın bir yolunu bulduk.
Biz bir yol bulduk. Her şeye rağmen bu katliamın ortasında, biz bir yol bulduk.
Biz bu enkazın içinden çıkmak için, hayatımızı, yarınımızı namlunun ucuna koyanlara karşı bir yol bulduk.
O yol bize gösterdi ki, rantın öldürdüğü yerde örgütlülük yaşatıyor.
Şimdi o yolu yürümeye devam etmemiz gerekiyor.
Depremzede arkadaşlarımıza her türden ihtiyacı ulaştırmaya devam etmeye, bulunduğumuz illere gelenlerine tüm imkanlarımızla yardım etmeye, kurduğumuz bu seferberliği koruyup büyütmeye devam etmemiz gerekiyor.
Çünkü tüm Türkiye gençliğinin karşısında yer alan tek adam yönetimi ve sermaye gücü bir yol bulduğumuzu biliyor.
Biliyor ki OHAL ilan ediyor.
Biliyor ki üniversite öğrencilerini bir an önce yurtlarından boşaltıyor, online eğitimle kampüslerinden uzaklaştırıyor.
Biliyor ki, seçimleri erteletip, durumu kendi için bir lütfa çevirmeye çalışıyor.
Biliyor ki mülteci depremzedeler üzerinden aramıza ırkçılığın tohumlarını serpiyor. Kendilerine olan öfkeyi mültecilere yöneltmek istiyor.
Biz mülteci kardeşlerimizle aynı enkazın altında kaldık. En önemli gerçek budur. Deprem bölgesindeki halkı yağmacılıkla, hırsızlıkla itham eden açıklamaları yapan Ümit Özdağ ve benzeri provokatörler gerçeğin üzerini örtüyor.
ESAS YAĞMA KAPİTALİSTLERİNDİR
Borsada çimento hisseleri yükseliyor, yardım ürünlerine zam yapılıyor, bölgeye hiçbir yardımı ekibi ulaşmamışken giden ilk ekip banka kasalarını çıkarmak üzere gönderiliyorsa eğer, esas yağma kapitalistlerindir.
Halkın hiçbir ihtiyacı için seferber edilmemiş devlet bütçesi, bugüne kadar vergi aflarıyla yetinmeyip deprem vergilerini dahi kapitalistlere peşkeş çekildiyse eğer, esas yağma kapitalistlerindir.
Sorunları hızlıca çözmek için OHAL ilan edildiği söylenirken, devlet yetkisi olduğu halde hiçbir boş konutu, kamu ya da özel tüm konaklama tesislerini depremzedelere açmayıp, KYK yurtlarını boşaltıyorsa eğer, yağma kapitalistlerindir.
Şimdi ilk önce eğitimi gözden çıkaranlara, üniversiteli sıra arkadaşlarımız kulüp ve topluluklarının örgütlülüğünden aldığı güçle karşı çıkıyor. Online eğitim kararı geri çekilsin talebi ODTÜ’lü kulüp ve topluluklarının imzaya açtığı metinle tüm üniversitelerde tartışılıyor. Üniversite gençliği içinde bu çağrının yaygınlaşması, dayanışma seferberliğinin bir parçası olarak görülürse, üniversiteli gençlik kesimlerinin örgütlülüğünü büyütmesinin bir aracı olacaktır.
“Biz istiyoruz ki, bu memlekette yapılan her iş, üç beş kişinin çıkarına değil, bu toprakları dolduran milyonların yararına olsun” diye yazmıştı Sabahattin Ali. Şimdi bize siyaset yapma zamanı değil diyorlar. Hayır, biz yaşamak için hep birlikte siyaset yapacağız. Tek adam yönetimi bize siyaset yapmayın derken seçimlerin yapılmasından kaçmaya çalışıyor. Ona bir gün bile daha fazla katlanmayacak, dayanışmayı örgütlemeyi elden bırakmayacağız.