15 Şubat 2023 14:25

Halkların Köprüsü Derneği: Her hizmet depremzede mülteciler için de sağlanmalı

Halkların Köprüsü Derneği, depreme ilişkin basın açıklaması yaparak, “Depremzede yurttaşlar için sağlanan her hizmet depremzede mülteciler için de sağlanmalıdır” dedi.

Fotoğraf: Dilek Omaklılar/Evrensel

Reklam

Halkların Köprüsü Derneği, Maraş’ta meydana gelen ve 10 ili etkileyen depreme ilişkin yaptığı açıklamada, depremzede mültecilerin İzmir, İstanbul gibi büyükşehirlere yerleşmemesi gerektiği şeklinde bir yaklaşım olduğunu ve devlet eliyle yardım yapılmadığını söyledi.

Halkların Köprüsü Derneği’nin binasında yapılan basın açıklamasını okuyan Dernek Kurucu Başkanı Cem Terzi, “Depremzedenin Türk'ü, Kürt’ü, Suriyelisi olmaz; önce ve sadece insanız. Mültecileri hedef göstermeyelim. Nefret dilinden uzak duralım. Nefret suçu işlemeyelim. Bu enkazın altında kalanları birbirine kırdırtmak kimin işine yarar?” diyerek sözlerine başladı.

Bazı siyasilerin ve basın mensuplarının açık bir ayrımcı diskurla tüm temel insan haklarını çiğneyerek nefret suçu işlediğini söyleyen Terzi, “Oysa mülteciler de depremzede ve hayatta kalma, hayatlarını sürdürme gayreti içerisinde. Mağdurlar arasında ayrım yapmak, hatta mağdurların haklı öfkesini başka bir mağdur gruba yöneltmesini sağlamak, onları adalet talebinden uzaklaştırmaktan başka ne amaç taşıyabilir?” diye sordu.

“MÜLTECİLER ÇARESİZLİĞE MAHKÛM EDİLİYOR”

Nefret söylemi ve ayrımcılıkla mücadele etmesi gereken kamu kurum ve kuruluşlarının da mültecileri yalnız bıraktığını ifade eden Terzi, “Kendi imkânlarıyla başka illere gelen mültecilere ‘başınızın çaresine bakın’ diyor. İl Göç İdareleri ve Valilikler, yurttaşlara sağlanan konaklama, gıda, giyecek ve hijyen ürünleri gibi destekleri mültecilere vermiyor. Kapsamı ve sonrası belirsiz bir 60 günlük izin belgesi verip mültecileri çaresizliğe mahkûm ediyorlar. Oysa depremzede yurttaşlar için sağlanan her hizmet depremzede mülteciler için de sağlanmalıdır. Aksi takdirde nefret söylemlerinin eyleme, yani nefret saldırılarına dönmesi çok yakındır” diye konuştu.

Mültecileri hedef gösterilmesinden derhal vazgeçilmesi gerektiğinin altını çizen Terzi, “Önce ve sadece insanız. Biz Halkların Köprüsü Derneği olarak tüm demokratik kamuoyunu mültecilere yönelik nefrete karşı sorumluluk almaya çağırıyoruz. Çünkü bu nefret, yaşanan afeti tam bir felakete dönüştüren, yıkıntıların arasında can çekişen ceberut devlet zihniyetiyle birlikte toplumun çöküşüne neden olur. Gelin hep birlikte ayrımcılıkla ve ırkçılıkla mücadele edelim. İnsan ayırmadan, depremden etkilenen bütün canlıları gözeterek dayanışmayı örelim” dedi.

“İZMİR VE ÇEVRESİ DEPREMZEDE MÜLTECİLERİN KONAKLAYACAĞI BİR İL GÖRÜLMÜYOR”

Terzi ayrıca İzmir’e bölgeden gelen depremzede mültecilere ilişkin de konuşarak, “Depremzedelerin konaklayacağı bir il olarak kabul edilmiyor İzmir ve çevresi. Depremzedelere göre gidebilecekleri bazı komşu iller belirlenmiş, buna rağmen bir mülteci depremzede İzmir’e, İstanbul’a gelmişse o kişilere herhangi bir yardım eli uzatılmıyor; barınak, ev ya da geçici bir otel imkanı sağlanmıyor” ifadelerini kullandı.

İzmir’e gelen ve derneğin doğrudan temasa geçtiği mülteci ailelerin durumuna ilişkin bilgi veren Terzi, “Yakın zamanda 2-3 aileyle doğrudan temasımız oldu; bazıları Suriyeli bazıları Afgan. Valilikle yaptığımız görüşmelerde onlara herhangi bir yardım temin edemedik, gerek Büyükşehir belediyesi gerek Çiğli Belediyesi ile yaptığımız görüşmelerde de mülteci oldukları için böyle bir genelge olduğunu, mültecilerin İzmir, İstanbul gibi büyükşehirlere yerleşmemesi gerektiği şeklinde bir yaklaşım olduğunu, yardım edemeyeceklerini söylediler. Böyle bir durumda bu insanlar sokakta, kalıyor ve bu insanların kaderi sahada çalışan sivil toplum örgütlerine kalıyor. Bu ailelerden bir tanesi geçici olarak bir STK’nın ofisine yerleştirildi, bir diğer aile de Karaburun’da bir kampinge yerleştirildi” diye konuştu.

“BÖYLE BİR GENELGEYİ NASIL VE NİYE YAYINLADILAR”

Yerleştirme ardından sorumluluklarının arttığını belirten Terzi, “Eğer o insanlar, yerleştirdiğimiz yerlerde saldırıya uğrarsa bunun sorumlusu kim olacak ve bundan sonra bölgeden gelmeye devam edecek olan mültecilere eğer devlet ve belediye el uzatmayacaksa biz kendi kısıtlı olanaklarımızla bu işin altından nasıl kalkacağız? Böyle bir genelgeyi nasıl ve niye yayınladılar? Niye büyük illere depremzede mülteci gelmesi istenmiyor, bunu anlamak çok güç. Böyle bir hareket varsa deprem bölgesinde o hareketliliğin vatandaş ve mülteci ayrımına uğratılarak yönetilmesi nasıl bir akla dayanıyor? Bunu da anlamak güç” dedi. (İzmir/EVRENSEL)

 

Reklam