Adanalı üniversite öğrencisinin deprem notları: Korku, düzensizlik, güvensizlik
İlk depremde henüz yatağa geçmiştim, dakikalar sonra büyük bir sarsıntıyla ne yaşadığıma anlam veremedim. Henüz ilkinin şokunu atlatamadan büyük bir artçı depremle tekrar sarsıntı yaşadık.

Fotoğraf: Tuğba Eroğlu/Evrensel
Yiğit YAŞAR
Çukurova Üniversitesi öğrencisi
Bir depremzede olarak; depremde yaşadıklarımı, enkazda moloz dökerken, çadırda kalan depremzedelere yemek dağıtırken gözlemlediğim doğrular, yanlışlar ve eksiklikleri yazmak istedim.
İlk depremde henüz yatağa geçmiştim, dakikalar sonra büyük bir sarsıntıyla ne yaşadığıma anlam veremedim. Henüz ilkinin şokunu atlatamadan büyük bir artçı depremle tekrar sarsıntı yaşadık. Bunları yaşadıktan sonra çok hızlı yayılan bir büyük deprem daha olacak söylentisi de bizi korkuttu çünkü mantığımızı kaybetmiştik, bu söylentiye inandık. Uzun süre dışarda bekledikten sonra aynı günün akşamı enkaz alanına gitmeye karar verdim. Üniversitemiz öğrencileri tarafından oluşturulan yardımlaşma gruplarında henüz koordineli ve işleyen bir plan yoktu. Twitter’dan “gönüllü” diye arama yaptım ve gönüllü çağrısı yapan birkaç grupla iletişime geçtim. Beni çağırdıkları yere gittim. Uzun süre orada bekledim, haberleşmeye çalıştım ne yazık ki orada da koordinasyon eksikliği vardı ve ben hala bir işin ucundan tutamamıştım. Bir şekilde ilerlemeye karar verdim ve polis şeridini geçerek bir enkaza girdim. Kimse “nereye gidiyorsun” diye sormadı.
Enkaz alanına gece saatlerinde girmiş oldum. Büyük kepçelerle çalışılıyordu. Kepçeler büyük kütleleri hareket ettiriyordu. Görmedikleri alanlara kepçe ile müdahale etmelerinin enkaz altındaki insanlara büyük zararlar verdiğini gördüm. Aynı şekilde göremediğimiz insanların da hayatlarına son vermiş olabilirler.
Gecenin ilerleyen saatlerinde acıktığımda Kızılay arabasına gittim. Öncesinde yemeğin ve çayın olduğunu söylediler ancak ikisi de kalmamıştı. Ekmek yiyip su içerek karnımı doyurdum. Sonrasında bana bunları veren Kızılay gönüllüsü küp şeker verip ve ağzımda eritmemi söyledi. Şekerimin düşmemesi içinmiş. İlk günlerde fazla ekmek geldi ve büyük kısmı israf oldu. Devamında da benim bölgemde birçok gıda için aynısını söyleyebilirim. İkinci ve üçüncü günlerde gıda açısından bir sorun yaşamadık. Ancak çalışmalar koordinasyonsuz olduğu için gönüllü gelenler neredeyse kötü etkiliyordu çalışmaları.
ENKAZI BEŞİNCİ GÜN KALDIRDILAR
Enkaz alanında güvenlik açığı vardı ve ekiplerin çalışmasına engel olan sivil insanlar enkazın üstüne çıkabiliyordu. Bir ceset çıkarken “burayı boşaltalım” denildiğinde meraklı insanlar oraya doğru hareket etmeye başlıyordu ve fotoğraf/video çekmeye çalışıyorlardı. Onları uzaklaştıracak polis bulamıyorduk. Enkaz altından çıkan kişisel belgeleri, değerli eşyaları polise teslim etmemiz gerekiyor ancak polise ulaştırmamız zaman alıyordu. Polis bulamıyorduk.
Enkazı beşinci gün kaldırdılar. Diğer illerde 180. saatte bile canlı çıkarılan insanlar olmasına rağmen Adana’da 5. Günde enkaz kalmamıştı. Enkazda çalışırken haberleri takip edemiyordum. Sosyal medyadan olup biteni takip etmek çok zor çünkü yapılan paylaşımların içerikleri aynı.
Havaalanlarında depremzedelerin tahliyesi için ücretsiz uçuşlar vardı ne yazık ki orada da kargaşa ve fırsatçılık hakimdi. Havaalanı çalışanları da yoğunluktan dolayı mağdur.
İlk ağızdan duyduğum bir başka söylemi de önemli olduğunu düşündüğüm için yazmak istiyorum. Bir arkadaşımın binasına bakan 5-6 mühendis evin ağır hasarlı olduğunu dile getirdikten sonra yetkili ekip binayı inceliyor ve az hasarlı, oturulur onayı veriyorlar.
Evden enkaza giderken yollar kapalı olduğu için ara sokakları kullandım. Korkan insanlar evlerinde değillerdi ve sokaklarda kimse yoktu. Yine bir güvenlik açığı söz konusu. İlk günden itibaren gerekli önlemlerin alınması gerekiyordu ne yazık ki geç kalındı.
Daha fazla insanın bu gibi felaketler için bilinçlenmesi ve afet yönetiminin düzgünce yapılabilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu çok büyük bir eksik. Geçen bir haftada gözlemlediğim en büyük eksiklik buydu.

Evrensel'i Takip Et