16 Şubat 2023 16:20

Prof. Dr. Mustafa Durmuş: AFAD şeffaf değil, ek bütçe ile çözülebilirdi

Prof. Dr. Mustafa Durmuş, “Bu kampanyayla ‘Biz çevresi çok geniş, güçlü bir iktidarız. İstediğimizde paraları toplar sizin yaralarınızı sararız’ algısı yaratıyor" dedi.

Fotoğraf: Emin Sansar/AA

Paylaş

Özlem Songül ABAYOĞLU
İstanbul

Maraş merkezli depremlerin ardından “Türkiye tek yürek” sloganıyla TV ekranlarında gerçekleştirilen bağış kampanyasında 115 milyar 146 milyon 528 bin lira bağış toplandığı duyuruldu. Bağış yapanların arasında önceki tarihlerde vergi borcu silinmiş pek çok şirket yer alırken, Merkez Bankası ve kamu bankaları da “kampanya”ya katıldı. Ekonomi Politikçi Prof. Dr. Mustafa Durmuş “bağış” programını gazetemize değerlendirdi.

VATANDAŞIN HAKKI OLANI BAĞIŞLADILAR

Siyasal iktidarın pandemi döneminde halktan IBAN numarası vererek “bağış kampanyası” düzenlediğini hatırlatan Durmuş, “Bu kampanyayla ‘Biz çevresi çok geniş, güçlü bir iktidarız. İstediğimizde paraları toplar sizin yaralarınızı sararız’ algısı yaratıyor. Bu aynı zamanda hayırseverlik üzerinden yapılan yardım kültürünün de yaşatılması anlamına geliyor.  Bu iktidar vatandaşların Anayasa’nın sağladığı haklarını ya da sosyal devlet olmaktan gelen haklarını inkar edip bunları ‘yardıma muhtaç insanlara el uzatan bir iktidar’ ilişkisine dönüştürmeye çalışıyor” dedi.

İktidarın bu bağış kampanyasıyla bağış yapan şirketlerin de PR çalışmalarını yürüttüğünü söyleyen Durmuş, “Bağış yapan şirketlerin arasında beşli çete de var, vaktiyle halka küfreden patronlar da. Örneğin Cengiz Holding ve Kalyon Holding daha öncesinde kamuoyunda çok tartışılan ihalelerde kayırılan ve çok büyük maaliyetlerle işler yapan müteahhit firmalar. Dolayısıyla bu bağış kampanyasıyla bunlar temize çıkarılmış hayırsever kurumlar olarak gösterilmiş oluyor” diye konuştu.

Yardım kampanyasının düzenlenme biçimine de değinen Durmuş, “Kamuoyunun tanıdığı birtakım insanlar tuhaf bir pazarlık mantığıyla bir kampanyanın içinde yer almış görünüyorlar. ‘50 daha artır, 300’e çıkar, ağanın eli tutulmaz’ gibi birtakım söylemler kullanıyorlar. Bu da bizim nasıl bir kültürel erozyona uğradığımızın da göstergesi” dedi.

"BU BAĞIŞLARIN ARKASINDA EMEK SÖMÜRÜSÜ VE DEVLET İHALELERİ VAR"

Gerçekleşen bağış kampanyasının halk arasındaki gelir ve bölüşüm eşitsizliğinin çok derin olduğunu gözler önüne serdiğini ifade eden Durmuş, “Bu bağışları yapanların, bu paraları kazandığı yerlerde büyük bir emek sömürüsü ve devlet ihaleleri üzerinden elde edilen paralar var. Bu da bizden alınanın bir kısmının bize iade edildiğini gösteren acı bir tablo. Nasıl kazanmışlar, nerede kazanmışlar diye asla sorulmaksızın sadece bunu meşrulaştıran, aklayan bir durumdan söz edebiliriz” diye konuştu. Merkez Bankası ve kamu bankalarının yaptığı bağışlara da değinen Durmuş, “Merkez Bankası, geçen yılın kârını henüz açıklamadı. Merkez Bankasının kârı dönem sonunda hazineye devredilir. Eğer bu bağışı bu kârından yapıyorsa, bizim paramızla yaptığı anlamına gelir. Diğer bankalar da kamuya ait olduğu için, kamuya ait bir parayı bağışlamış oluyorlar. O sebeple kimse bağış yapıyoruz demesin” ifadelerini kullandı. Durmuş ardından Merkez Bankasının piyasaya sattığı 128 milyar doları kastederek, “Bu olay çok ucuza döviz sattırıp böylece döviz rezervlerinin eritilmesiydi. Bu dövizleri alanlar, bundan faydalananlar muhtemelen bu bağış yapanlar arasında çokça var. Yani bu aldıkları parayı yavaş yavaş geri iade ediyormuş gibi bir manzara. Aslında bakarsanız bu bağış devede kulak bile değil” diye konuştu.

VERGİ YERİNE BAĞIŞ YAPAN SORUMLULUKTAN KURTULUYOR

Yapılan bağışların vergi kısmına ilişkin değerlendirme de yapan Durmuş, 9 Şubat’ta Gelir İdaresi Başkanlığının deprem yardımlarının gelir vergisi ve kurumlar vergisinden indirilebileceğine yönelik duyurusunu hatırlattı. Bu duyurunun 2021 yılındaki Cumhurbaşkanlığı kararına dayandığını söyleyen Durmuş, “AFAD Başkanlığınca belirlenen hesaplara yapılan nakdi bağışlar Gelir Kurumlar Vergisi’nden, ayni yardımlar da Katma Değer Vergisi’nden muaf olacak. Yani vergi ödeyeceğine bağış yapıyorsun hem de hayırsever, makbul insanlar veya şirketler olarak lanse ediliyorsun. Böylece depremin de en temel sebeplerinden biri olan sermaye sınıfının bu kâr hırsını ve aç gözlülüğünü bir şekilde unutturuyorsun. Ayrıca bu yılki bütçe uygulamasına göre bu kesimlerden 994 milyar liralık bir vergi alınmayacak. Yeni bir vergi affı da çıktı. Bu af kapsamında hem vergilerini affedeceksin hem SGK primlerinin gecikme cezalarını vb. affedeceksin hem de 994 milyarlık vergiyi almayacaksın. Bununla beraber bağış yaptıklarında bu bağışları da gelir vergisinden, kurumlar vergisinden ve KDV’den düşeceksiniz. Bunun şartı ise bu yardımları AFAD hesaplarına ya da Kızılay’a yapmak” ifadeleriyle tepki gösterdi.

EK BÜTÇE İLE ÇÖZEBİLİRDİ

Bu yıl için 5 trilyon liralık bir bütçe ayrıldığı bilgisini veren Durmuş, “Bu durumu bu bütçeyle ve bu durumla ilgili bir ek bütçeyle çözebilirlerdi. Bunun da kaynağını, vergi almadıkları çok ama çok zengin sermaye sınıfından ‘deprem dayanışma vergisi’ adı altında vergi alarak çözebilirlerdi” dedi. İktidarın, vergilerin nereye harcandığının hesabını yapmadığını ve bu konuda şeffaf olmadığını söyleyen Durmuş, “Bugün toplanan yardımların da nerelere harcandığını bilebilmemiz çok zor. AFAD’ın kendisi zaten çok şeffaf bir kuruluş değil. Vatandaşların buradan uzak durmasının sebebi toplanan bu vergilerin nereye gittiğini bilememesi. Aslında bir takım altyapı, ulaşım giderlerine harcandığı söyleniyor ama bu amacından tamamen kopmuş bir harcama” ifadelerini kullandı.

ÖNCEKİ HABER

İskenderun'daki çadır kamplarında elektrik, su, soba ve tuvalet yok

SONRAKİ HABER

Zelenskiy: Rusya sabaha karşı 36 füze saldırısı gerçekleştirdi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa