Yardım çalışmalarına katılan Hesse: Farklı ülkelerden olduğumuzu fark etmedik
"İnsanlar bizi gördüğünde yalnız olmadıklarını hissetti ve bunu her fırsatta bize söylediler. Bazı yerlerde biz onların yardımını aldık. Çoğu zaman farklı ülkelerden olduğumuzu fark etmedik"
Fotoğraflar: I.S.A.R Germany
Yücel ÖZDEMİR
Köln
6 Şubat’ta meydana gelen ve şimdiye kadar resmi olarak 35 binden fazla insanın hayatını kaybettiği Maraş merkezli depremlerde uluslararası dayanışma her açıdan büyük oldu. Birçok ülkede başlatılan maddi ve eşya dayanışma kampanyalarına halkın ilgisi yoğun. Bununla birlikte tam 66 ülkeden kurtarma ekipleri, Türkiye’ye gelerek bizzat kurtarma çalışmalarında bulundular. Bunlar arasında ISAR Germany de (Uluslararası Arama ve Kurtarma Ekibi-Almanya) vardı. 45 kişilik bir ekip, depremin ilk gününde Antep üzerinden Hatay’ın Kırıkhan ilçesine ulaşarak, kurtarma çalışmalarına katıldı. Bir hafta boyunca bölgede kalan ISAR Germany’den Marlis Hesse, yaşadıklarını ve gözlemlerini gazetemize anlattı.
Türkiye’deki depremden ilk olarak ne zaman haberdar oldunuz ve ilk tepkiniz nasıl oldu?
ISAR Germany olarak kullandığımız bir uyarı aplikasyonumuz var. Bu uygulama üzerinden grup yöneticileri bilgileri paylaşıyor. İlk uygulama üzerinden aldım. Pazartesi günü saat 04.45 idi. Uyandım ve hazırlanmaya başladım.
ISAR Germany ekibiyle Türkiye’deki kurtarma çalışmalarına katılmaya nasıl karar verdiniz?
Bu konuda öncelikle grup yöneticilerimiz karar veriyor. Bölgede iş birliği yaptığımız ISAR Türkiye var. Onlarla da bağlantıya geçerek bölgeye en kısa zamanda ulaşmamız için girişimler başlatıldı. Bunların başında ise öncelikle gidilecek ülkenin daveti gerekiyordu.
Siz bu işi gönüllü olarak yapıyorsunuz. Yani asıl işiniz kurtarma ekibi değil. Ne zamandan beri gönüllü olarak bu “tehlikeli işi” yapıyorsunuz? Sizi bu “tehlikeli” görevi yapmaya asıl olarak hangi motivasyon sağlıyor?
Yaklaşık olarak 2016’dan bu yana gönüllü olarak kurtarma işinde görev alıyorum. Bunu yapma nedenim asıl olarak afetler sırasında ekranlarda gördüğüm görüntüler, fotoğraflar. Bunlar karşısında sadece bir yardımda bulunmaktan başka bir şey yapamıyordum. Doğrudan olay yerinde yardım etmek için gönüllü olarak ISAR Germany’ye başvurdum. Olay yerinde olmak, daha fazla bir şeyler yapma isteğim beni buna itti.
Türkiye’de gitmeye karar verdiğinizde kaç saat içinde hazırlanabildiniz? Türkiye’den kısa sürede davet aldınız mı?
Normal koşullarda ekibin 6 saat içinde havaalanında olması gerekiyor. Bu uyulması gereken kurallar arasında. Saat 11.00’de depoya vardığımda her şey hazırlanmıştı. Bir süre resmi davetin gelmesini bekledik. Gidilecek ülke resmi çağrı yapmadı, bu durumda gitmemiz mümkün değil. Resmi yazı geldikten sonra uçuşumuz başladı.
Bu resmi davet doğrudan Alman hükümetine mi yoksa bölgeye gidecek sivil örgüte mi geliyor?
Bu konuda gerçekten farklılıklar var. Ülkeler arasında doğrudan ilişkiler varsa doğrudan yollar tercih ediliyor. Bunun dışında ise uluslararası yardım örgütlerinin kayıtlı olduğu bir internet sitesi var ve oranın üzerinden bilgiler alınarak, yardım edilecek bölgeye gidiliyor. Türkiye resmi yardım talep ettiğinde bu siteden de yayımlandı.
Almanya’dan Türkiye’ye doğru yola çıktığınızda depremin bu denli büyük bir felaket olduğundan haberdar mıydınız? Yoksa bölgeye ulaştığınız da mı durumu fark ettiniz?
Uçmadan önce bölgeyle ilgili olarak mümkün olduğu kadar fazla bilgi edinmeye çalışıyoruz. Ancak sonunda sadece genel bilgilere, rakamlara sahip olabiliyoruz. Olay yerine vardığımızda daha fazla bilgi sahibi oluyoruz. Bu sefer de öyle oldu.
‘ZEYNEP ÖLDÜĞÜNDE ÇOK ÜZÜLDÜK’
Ekip olarak Antep’e indikten sonra Kırıkhan’a gittiniz ve burada çalışmalara katıldınız. Burada 50 saatlik çalışmanın ardından 40 yaşındaki Zeynep’i kurtardınız. Maalesef Zeynep daha sonra hastanede hayatını kaybetti. Olayları bizzat yaşadınız. Neler hissettiniz?
Benim görevim olay yerinde koordinasyonu sağlamaktı. İhtiyaç duyulan malzemeleri sağlamak, çevirmen ve otobüslere ihtiyaç duyduğumuzda onları sağlamaktı. Zeynep’i kurtarma çalışması sırasında bütün ekip olarak oradaydık. Normalinde vardiyalı çalışmamıza rağmen 12 saat boyunca aralıksız çalıştık. Zeynep’i kurtarmak için bütün gücümüzü kullandık. Kurtardığımızda sevindiğimiz kadar, öldüğünü öğrendiğimizde de o kadar üzüldük.
Daha önce başka ülkelerde de kurtarma çalışmalarında bulundunuz. Son Türkiye’deki kurtarma çalışmalarıyla kıyasladığınızda neler söylemek istersiniz?
2 yıl önce Haiti’de kurtarma çalışmalarına katılmıştım. Karşılaştırmak gerçekten çok zor. Her şeyden önce Türkiye daha tanıdık olduğu için, daha kolay olacağını sanıyordum. Burada Türkiye’den gelen arkadaşlarımız var, Türkiye’de tatil yapıyoruz. Başka bir bağlantımız var. Haiti’de konutların yapısı çok daha farklı. Türkiye ise sanki ülkemizde bir şey olmuş gibi tanıdık gibiydi.
Uluslararası dayanışma çok büyük oldu. Dünyanın birçok ülkesinden kurtarma ekipleri Türkiye’ye gitti. Siz de onlardan birisi oldunuz. Depremzedeler bu dayanışmayı fark etti mi? Nasıl tepki gösterdiler?
İnsanlar her yerde her şeyden önce bizi büyük bir umutla karşıladılar. Yalnız olmadıklarını gördüler ve bunu her fırsatta bize söylediler. Bazı yerlerde biz onların yardımını aldık. Çoğu zaman farklı ülkelerden olduğumuzu fark etmedik bile. Birlikte çalışmak, karşılıklı güven duymak çok daha önemliydi.
‘KARŞILAMA TÖRENİ OLAĞANÜSTÜYDÜ’
Almanya’ya geldiğinizde havaalanında aileleriniz, Türkiye kökenli göçmenler tarafından çiçeklerle karşılandınız. Neler hissettiniz?
Olağanüstü. Bazen insan neden bu işi yaptığını soruyor. Bunu gördüğümde yaptığımız işin ne kadar değerli olduğunu bir kez daha gördük. Gelenler küçük hediyeler getirmiş, küçük dövizler hazırlamıştı. Gerçekten de böyle karşılanmak olağan anlatılması zor bir duygu.
Geriye dönüp baktığımızda, 35 binden fazla ölü var ve enkazların altında kalanlar var. Almanya’dan daha neler yapılabilir sizce? Hem Alman devleti hem de yurttaşlar açısından…
Elbette yardıma devam. Maddi ve eşya yardımı gerekiyor. İnsani yardıma devam etmeliyiz. Her şeylerini kaybeden insanların yaralarını sarmak için elimizden geleni yapmamız gerekiyor.
‘KIRIKHAN’A GİTTİĞİMİZDE YARDIM YOKTU’
Televizyonlardan yansıyan görüntüler, gazeteler ve sosyal medyadaki haberler halkın öfkeli olduğunu gösteriyordu. “Devlet nerede?” , “Nerede yardımlar?” sorusunu yöneltenler çoktu. Siz de buna tanık oldunuz mu?
Öfkeye değil, çaresizliğe tanık olduk. Kırıkhan’a vardığımızda daha gerçekten yardım ulaşmamıştı. Bizim bu bölgeye gitmemizi isteyen AFAD’dan çok az ekip vardı.
Sizce sadece az sayıda personel mi yoksa deprem konusunda hiçbir hazırlığın yapılmaması mı en büyük sorundu?
Bana göre asıl sorun hazırlıktan çok depremin etki alanının çok geniş olmasıydı. Kısa sürede bu kadar geniş bir bölgeye müdahale edecek bir örgütlenme yoktu. Gerçekten de çok zor bir durum.