Maraş hâlâ çadır ve su bekliyor
Pazarcık'ta barınma, şebeke suyu ve ısınma gibi temel ihtiyaçlara erişim sorunu hâlâ çözülemedi. Kentin belirli noktalarına konteyner konulmaya başlansa da barınaklarda kalan çok sayıda yurttaş var.
Birkan BULUT
Maraş
Depremin üzerinden neredeyse iki hafta geçmesine rağmen Maraş’ta sorunlar devam ediyor. Depremde altyapının da çökmesi nedeniyle su, dolayısıyla hijyen sorunu devam ediyor. Çalışmaların başladığı bilgisini veren yetkililer, sorunun çözümünün daha zaman alacağını söylüyor. Konteynerler kurulmaya başlanmış ama sayısı çok az. Hâlâ çadır verilmeyenlerin sayısı ise oldukça fazla. Derme çatma barakalar soğuktan korumuyor, soba yakılması ise yangın tehlikesini beraberinde getiriyor. Gönüllüler, çocuklar için canla başla uğraşıyor ama bakanlık halen gerekli görevlendirmeleri yapmış değil. Halkın öfkesi ise büyük.
KONTEYNERLER GELMEYE BAŞLADI AMA…
Fotoğraf: Birkan Bulut/Evrensel
Depremin 12. gününde barınma, şebeke suyu ve ısınma gibi temel ihtiyaçlara erişim sorunu hâlâ çözülemedi. Pazarcık’ta belirli noktalara konteyner konulmaya başlandı ama sayı oldukça yetersiz. Çadır verilmediği için kurdukları derme çatma barınaklarda kalan çok sayıda depremzede bulunuyor.
Depremin merkez üssü Pazarcık’ta AFAD çadırlarının yanı sıra birçok yerde brandadan yapılma barınaklarda kalan çok sayıda vatandaş bulunuyor. Çadır alanlarında ise su tankerleri yetersiz kalırken, su ihtiyacı genelde pet şişede satılan içme suyundan karşılanıyor. Suya erişememe nedeniyle az sayıda kurulan mobil tuvalet de hizmet veremiyor. 4 çadır bölgesinde kontrol ettiğimiz tuvaletler tıkalı veya henüz kurulma aşamasında. Her bölgede yüzlerce depremzede, görevli, polis, asker ve gönüllünün kullanmak zorunda olduğu tuvaletlerde ciddi hijyen sorunu bulunuyor.
ALTYAPI ÇÖKMÜŞ
Çadırları dolaşırken AFAD’ın bu bölgedeki sorumlusuyla karşılaşıyoruz. Şebeke suyuna erişim için altyapıyı yeniden yaptırmaya çalıştıklarını belirterek, “Yeni altyapı yapıldıktan sonra tuvalet ve kuracağımız konteynerlere çekeceğiz. Bazı tuvaletlere çektirdim ama evlerle birlikte aşağıdaki borular da hep gitmiş” dedi.
Çadır bulamayan insanlar olduğunu, büyük yıkım nedeniyle ne zaman konteyner kurulacağını sorduğumuzda ise “Belirli noktalara konteyner getirdik, kuruyorlar. Aşağıda, demiryolu tarafındakini görebilirsiniz” dedi.
100 KONTEYNER KURULACAK
Bunun üzerine gittiğimiz bölgede iş makinalarının çalıştığını ve 30’a yakın konteynerin kurulduğunu gördük. Detaylı bilgi için oradaki altyapı görevlileriyle görüştük. Kahramanmaraş Su ve Kanalizasyon İdaresinden işçiler, burada 100 konteyner kurulacağını ve kendilerinin de altyapıyı kuracaklarını söyledi. Görevliler de birçok yere tanker gönderdiklerini ve su sorununu önemli çözdüklerini savundu. Hâlâ erişimin bazı yerlerde olmadığını söylediğimizde eski duruma dönmesinin zaman alacağını ifade ettiler.
Fotoğraf: Birkan Bulut/Evrensel
"ÇADIR YANDI, NAYLON ÜZERİMİZE DAMLIYOR"
Depremden sonra Pazarcık’ın birçok köyüne kurtarma ekipleri gitmezken, yardımlar da pek uğramıyor. Şehirde bile yıkım nedeniyle birçok ihtiyaç karşılanamazken, köyler ise tam yokluk içinde.
Tepedeki köylere tırmanırken uğradığımız Şahintepe Beyuşağı köyü, adının hakkının veriyor. Çok yüksek bir tepeye çıkarken kurulan bu evler, aşağıdaki ovaya şahin kadar hakim. Kamyon göründüğü gibi çadırlardan çıkıp geliyor insanlar. Köyün girişinde konuştuğumuz Fatma Mercan çok tepkili: “Burası bizim jandarmadan kavga dövüş aldığımız çadırımız. Arkadaki brandalıda kalıyorduk. Yarısı havada, yarısı şeydeydi. 4 gün dışarıdaydık. O karda, fırtınada. 4 kişiyi kendi ellerimizle kazıyarak çıkardık enkazın altından. Ne bir kepçe ne bir ambulans... İki gün enkazın altında yaşıyorlardı ama sesimizi duyuramadık hiç kimseye. Burada 20 tane can verdik toprağa. Annem kalp, şeker, tansiyon hastası. Benim oğlum kalbinde 4 tane delikle yaşıyor. Şu çocuk, oğlum, soğuktan donup ölmesin diye üstündekilerini çıkarıp verdi. Açlıktan, susuzluktan, pislikten mi ölsün insanlar? Ben gittim, komutanın yakasına yapıştım. Dedim, bize niye yardım getirmiyorsunuz? İstersen öldür. Zaten deprem öldüremedi, soğuktan öleceğiz bu gidişle.”
Fotoğraf: Birkan Bulut/Evrensel
Burada yaşayan aile sayısı 10’u geçmiyor. Bir yandan bizi çadırına götürüp bir yandan her şeyi bir çırpıda anlatan Elif Selli’nin çocuklarıyla kaldığı çadırda az daha yangın çıkacakmış. Çadır dediği, branda ve naylonlardan yaptığı derme çatma barınaktan ibaret. Soba borusunun çadırın dışına çıktığı kısımda örttükleri malzemeler yanmış. Borunun etrafı açılınca, soba altlığını boşluğu kapatsın diye koymuşlar. O da öyle hafif öyle eğreti duruyor ki bir rüzgarda uçar gider bu tepede.
Selli, “Eşimden boşandım, iki çocukla yatıyorum burada. Soğuktan donuyoruz. Yalvarıyoruz, yakarıyoruz 11. gün oldu düzgün çadır vermediler bana. Yaptığımız çadır yandı, naylon üzerimize damlıyor” dedi.
NARLI'DA TEMEL İHTİYAÇLARA ERİŞİM KISITLI DURUMDA
Fotoğraf: Birkan Bulut/Evrensel
Depremin ardından çadır kente yerleştirilen Maraş'ın Pazarcık ilçesine bağlı Narlı'da halk, zor şartlar altında yaşamlarını sürdürmeye devam ediyor. Çocuklara çeşitli etkinliklerle moral verilse de kadınlar için aynı durum söz konusu değil. Özellikle temizlik gibi asgari ihtiyaçları karşılayamadıklarını söyleyen kadınlar yardımlarla gelen içme sularıyla ihtiyaçlarını gidermeye çalışıyor.
Narlı’daki çadırlarda konuştuğumuz kadınlar, yaşadıkları türlü zorluklara karşın hem barındıkları çadırları yuvaya dönüştürmeye çalışıyor hem de çocukların sağlığını korumaya...
Çadırlar arasında dolaşırken bebek arabası süren bir kadınla konuştuğumda kameraya konuşmak istemiyor. Çocuk, bebek arabası yaşını çoktan geçmiş. İsmini vermek istemeyen kadın durumu açıklıyor: “Kızım 8 yaşında epilepsi hastası, enfeksiyon kapmasından korkuyorum. Çünkü şebeke suyu yok, tuvalet yok. Doktoru aradım, ‘Toplu dağıtılan yemeklerden sakın yedirme’ dedi. Diğeri de 3 yaşında. Kendimiz neyse de bu çocuklar için korkuyoruz...”
HANİ İYİ Kİ VARDIM?
Başka bir grup kadınla konuştuğumuzda, biri depremden nasıl kurtulduklarını anlatıyor: “Güç bela enkazın altından çıktık. Kızım içinde kaldı. O çıkıncaya kadar ben diretmedim kendimi. Ben çıktım ondan sonra kızım çıktı. Aha işte halimiz böyle, çok kötü, zor durumdayız. Barınacak yer için aileme sığındım, ailem de sırtını dönünce mecbur kaldım dışarıdayım. Antep’teydiler, gittim geri döndüm.
Yanındaki şaşırıyor hepimiz gibi. “Kız, nasıl istemedi seni ailen?” diye sorunca “Valla bilemiyorum onların iş durumunu, neden istemediklerini... Eşimle, çocukla buradayım” dedi. Öbür yanında oturan kadın “Abi biz yardımcı olduk. Benim eşim ile onunki arkadaş. Çadır bulduk onlara” dedi.
O bunları anlatırken hemen arkasında duvar yazısı var: “Hani iyi ki vardım?”
"ÇOCUKLARA ÖĞRETMEN GÖREVLENDİRİLMELİ"
Fotoğraf: Birkan Bulut/Evrensel
Çadırlarda kalan depremzede çocuklara, gönüllüler destek veriyor. Narlı’da yüz boyama etkinliği yapan Fatma Özer, “Onlara iyi geldik, yüzlerinde bunu görebildik” derken, Pazarcık’ta çocuklara spor yaptıran Eğitim Sen Üyesi Nurettin Açıkgöz, bakanlığın acil görevlendirmeler yapması gerektiğini söyledi.
İstanbul’dan gelen bir grup gönüllü de önce Pazarcık, ardından Narlı’da çocuklarla ilgileniyor. Çocuklara balonlardan çeşitli şekiller yapıp dağıtan, renkli yüz boyama yapan gruptan Fatma Özer ile konuşuyoruz. İstanbul’da da palyaçoluk yaptığını belirten Özer şöyle konuştu: “Öncelikle erzak, kıyafet gibi temel ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştık. Buradaki koordineli çalışmaya katıldık. Her insanın ihtiyacı olan o oyunsu enerjiyle biraz da olsa birbirimize iyi gelmeye çalıştık. Onlara iyi geldik, yüzlerinde bunu görebildik. Onların mutluluğu da bize yansıdı. Önceliğimiz tabii ki her zaman çocuklar olacak.”
Fatma Özer | Fotoğraf: Birkan Bulut/Evrensel
Pazarcık’ta Silopi Belediyesinin yemek yaptığı çadır bölgesinde de Eğitim Sen üyesi öğretmenler, çocuklarla ilgileniyor. Beden Eğitimi Öğretmeni Nurettin Açıkgöz, çocukların spor eğitimini devam ettiriyor. Çocuklara yönelik ısınma hareketleri, koşu ve futbol gibi çalışmalar yaptırıyor. Açıkgöz, şu çağrıyı yaptı: “Ankara’dan gönüllü olarak geldik. Resim, müzik, drama, beden eğitimi gibi dersler veriyoruz burada. Amacımız geçici bir süre de olsa çocukları deprem ortamından uzaklaştırmak. Temennimiz okulların bir an önce açılması ve çocukların öğretmenlerine kavuşması. Milli Eğitim Bakanlığının okul açılıncaya kadar deprem bölgesinde öğretmen görevlendirmesini istiyoruz.”
Nurettin Açıkgöz | Fotoğraf: Birkan Bulut/Evrensel


Evrensel'i Takip Et