18 Şubat 2023 04:20

Hatay Belen'de depremzedelere gübre kokulu yük konteyneri verildi

Hatay'da, depremzedelere içinde elektrik, su, tuvalet, ısıtıcı olmayan, limanlarda kullanılan yük konteynerleri gönderildi. Depremzedeler, penceresi olmayan konteynerlere gübre kokusundan giremiyor.

Fotoğraf: Ahmet Akarsu/Evrensel

Paylaş

Ahmet AKARSU
Hatay

Depremin 12. gününde Hatay’ın, İskenderun başta olmak üzere Arsuz, Belen ilçelerinde depremzedelerin ihtiyaçlarının karşılanması için, sivil toplum kuruluşlarından cemevlerine,  odalardan siyasi partilere kadar Türkiye’nin dört bir yanından gönüllüler seferber oluyor. Konteyner yetersizliğinin had safhada olduğu bölgede, gelenler de gübre kokusundan dolayı içinde yaşanacak gibi değil. Bu durum epremzedelerin endişesini büyütüyor, akıllarında tek soru: “Bundan sonra ne yapacağız?​”

"GÜBRE KOKAN KONTEYNERLERİ REVA GÖRÜYORLAR"

Belen’de boş bir araziye 50’ye yakın liman konteyneri konulmuş. Etrafında insanlar var. Bir aile geliyor bir aile gidiyor. Süreci yerinde incelemek üzere yaklaşıyoruz. Konteynerlerin içi boş, elektrik yok. Su yok. Tuvalet yok. Isıtıcı yok. İçinde hiçbir şey olmayan konteynerlerden yoğun bir gübre kokusu geliyor. Belen’deki insanlar “Hiçbir şey yok. Gübre kokuyor. Biz burada nasıl kalalım” diye kendi aralarında konuşuyor. Mahalle muhtarının telefonuna ulaşıyoruz. Muhtar, kaymakamlık talimatı ile ihtiyaç sahiplerinin listesini tuttuğunu söylüyor. Tutulan listenin karşılığı yok diyor Belen halkı. “Gübre kokan konteynerleri reva görüyorlar bize. Muhtar bize mesaj atıyor. “Tam donanımlı konteynerler 3-4 ay içerisinde ancak gelecek. Burada idare edin” diyor. Depremzedeler, “Kaymakam gelsin kendi kalsın burada” diye tepki gösteriyor.

Yoksul mahallelerinden uzaklaştıkça bina ve enkazlar azalmaya başlıyor. Dağların eteklerinde, izole yaşamın sürdüğü villa bölgesini görüyoruz. Villalara ulaşmamız mümkün olmuyor fakat ihtiyaç sahibi yoksul emekçiler, “Zenginler villada biz sokaktayız” diye sitem ediyor. “Villada yaşayanların cenazesi yok, evlerinde hasar yok. Borcu yok. Onlar her yerde hayat kurabilir. Peki biz ne yapacağız?​” sorusunu soruyorlar. Depremden zarar gören herkese adaletli ulaşılması gerektiği vurgusu öne çıkıyor. Gelen yardımlar planlı ve adaletli olsaydı deprem bölgelerinde mağdur olan kalmazdı fikri yaygın olarak söyleniyor.

"YA YARDIM GELMEZSE" ENDİŞESİ BÜYÜYOR

İskenderun’da ilk durağımız AFAD’ın deposu oluyor ama girmemize izin verilmiyor. AFAD’ın deposunda depremzedelerin toplam ihtiyacını çözecek bir hazırlık yok. Gönüllü olarak kendi araçlarıyla uzak bölgelere yardım götüren yerel insanlar, “Depolar boş, planlı bir şey olmadığı için bir şey vermediler” diyor. Bu tablo deprem bölgelerine ilk etapta gelen yardımların bir süre sonra gelmeyeceği endişesini yaratıyor.

“Yardım ya gelmezse” endişesi deprem bölgelerinde büyük telaşa neden oluyor. Öyle ki depremin ilk günlerinde can kaybı ile ilgili endişe yerini “Bundan sonra ne yapacağız?​” sorusuna bırakmış. İktidarın ne yapacağına dair net bir söyleminin olmaması endişeyi daha da büyütüyor. Bu endişeye ilişkin Belen ilçesinde görüştüğümüz depremzede metal işçisi aile şunları anlatıyor: “Emekli olmama rağmen halen çalışıyorum. Çocuklarımızı gönderdik akrabaların yanına. Eşim ile ben burada aracımızda idare etmeye çalışıyoruz. Depremin 3. gününde fabrikadan ‘Çalışacaksınız’ diye aradılar. Ben nereye gideyim? Borcum var. Ödemem gerek. Can derdini atlattık ama bundan sonrası için ne yapacağız bilmiyorum”.

"5 BİN TL DESTEĞİ BORCA MI VEREYİM YENİ KURACAĞIMIZ EVE Mİ?"

Metal işçisi 1 yıl önce kredi kullanarak zar zor Belen ilçesinde ev aldığını, yeni bina olmasına rağmen çatlaklar olduğunu ve yaşamlarını bu evde sürdüremeyeceklerini söylüyor. Evin sadece 10 aylık taksitini ödediğini ancak daha 110 taksiti kaldığını, aylık taksitinin 5 bin 700 TL olduğunu söylüyor. “Borcu harcı olmayan çekip gitti. Borcu olan ne yapsın? Mecbur çalışmamız gerekiyor. AKP borçları 6 ay ertelediğini söylüyor. 6 ay değil 66 ay bile ertelese içinden çıkamayız. Borcu olan depremzelerin borcunun silinmesi gerekiyor” dedi. Erdoğan’ın ev sahiplerine 5 bin, kiracılara 2 bin TL vereceği açıklamasına tepki gösteriyor: “Ev sahibiyim ama 5 bin 700 lira borç ödüyorum. 5 bin lira desteği alsam borcu ödesem yeni evi nasıl ödeyeceğim” diyor.

MHP’Lİ İŞÇİDEN BAHÇELİ’YE: "HALUK LEVENT KADAR OLAMADINIZ!"

MHP dışında kimseye oy vermediğini söyleyen metal işçisi, “Hayatımı MHP’ye adadım. Devletim için yaşadım. Aslen Osmaniyeliyim. Bahçeli’nin de hemşehrisiyim. Bahçeli nerede diye soruyorum kendi kendime. Çok öfkeliyim, devlet nerede diye soranlara Bahçeli’nin tepkisi hafızamdan çıkmıyor. Devlet deprem bölgelerine gelmedi, insanlar ağzını tutacak değil. Devlet geldi de gelmedi mi deniyor? Gelen giden olmadı. Osmaniye’ye sen geldin mi ki? Mağdur insanlara laf söylüyorsun? Haluk Levent kadar olamadınız!” diye konuştu.

İŞE ÇAĞRILAN İŞÇİLERİN MAĞDURİYETİ ARTIYOR

Hasar tespiti yapan yetkililere de tepkili Belen halkı. Depremzede kadın örneklerle açıklıyor: “5 katlı binanın 1. katı çökmüş. Bina 4 kat olmuş hâlâ ‘Burada yaşanır’ diyorlar. Bu mümkün mü? ’99’dan önce kurulan binalar yıkılıyor’ diyorlar. “Bizim evimiz 3 yıllık binaydı. Ne oldu yerle bir. Maval okumasınlar kimseye”. Köylerden, yaylalardan işyerine gitmeye çalışan liman işçileri ise mağduriyetlerine işverenlerin mağduriyet eklediğini anlatıyor: “İşyeri ile sığındığım yayla arası yaklaşık 60 km. Gidip gelmemin bana maliyeti 200 lira civarında. Yol için mi çalışacağım ben şimdi? Zaten her şeyimiz elimizden gitmiş” diyerek sitemini anlatıyor. 

ÖNCEKİ HABER

Diyanet: Afetleri kaderci bir anlayışla açıklamak inancımıza uygun değil

SONRAKİ HABER

“Afet bölgesinde aşılama ve önlemlerle hastalıkların önüne geçilebilir”

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa