İMO Gaziantep Şube Başkanı Burkay Güçyetmez: Bir an önce bina yapalım mantığı yine felaket getirir
Ülke olarak yönümüzü bilime ve tekniğe çevirmek zorundayız. Akademik ve meslek odalarımızı, onların uyarılarını dinlemek zorundayız. Yoksa yine felaketle karşılaşırız.

Fotoğraf: MA
Özgür ÇAMOĞLU
Antep
İnşaat Mühendisleri Odası (İMO) Gaziantep Şube Başkanı Burkay Güçyetmez ile depremin yarattığı yıkım, iktidarın gündeme getirdiği yeni inşa süreci, imar affı ve yapı denetimi üzerine görüştük. Bilim insanlarının söylediklerine kulak verilmemesi ve imar affı gibi uygulamalar nedeniyle bu yıkımın yaşandığına dikkat çeken Güçyetmez, yeni inşa sürecinin de aynı mantıkla yapılması halinde yine felaketle sonuçlanacağı uyarısında bulundu.
Antep’te hasar tespit çalışmaları ne durumda? Binaların ne kadarında hasar tespiti tamamlandı?
Bizler depremin ilk gününden itibaren ekiplerimiz ve gönüllü arkadaşlarımızla, canlarımızı kurtarmak için hepimiz arama kurtarma ekiplerine destek olmak için farklı yerlere dağıldık. İnsanları sakinleştirmeye, koordine etmeye, yönlendirmeye çalıştık. Depremin ikinci gününden itibaren ise hasar tespiti için gönüllü üyelerimize çağrıda bulunduk. İMO Gaziantep Şube üyelerimiz, gönüllü olarak kendi imkanlarıyla bu çalışmalara başladı. Biz hasar tespit çalışmalarını ayrı olarak yapma önerisinde bulunmuştuk. Ama bu sürecin Çevre ve Şehircilik Bakanlığı koordinesinde işletileceği söylendi. Biz de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı bünyesinde, Türkiye’de UHTE denilen Ulusal Hasar Tespit Ekibi kapsamında gönüllü üyelerimizi Çevre ve Şehircilik Bakanlığına entegre ettik.
Çevre ve Şehircilik Müdürlükleri, dışarıdan gelen akademisyenler ve yapı denetim kuruluşlarının üyeleriyle birlikte, hasar tespit ekiplerine dahil olduk. AFAD koordine merkezinde ekiplere bölerek, hasar tespit için sahaya yönlendirdik. Hasat tespiti, dünyada da kullanılan bir yöntem olarak gözle yapılıyor. Halkımız da başta bunu çok karıştırdı. Bu bir riskli yapı analizi değil, bir performans analizi değil. İnsanların elektrik ve su sıkıntısı vardı, barınma sorununu ciddi bir sorundu. Biz de bu süreç için hızlı bir şekilde hasar tespit sürecine katıldık. Hasarsız ve az hasarlı binalarda halkımız isterlerse e-devlet üzerinden kontrol ederek ve yetkililerden bilgi alarak evlerine geçebiliyorlardı. Orta ve ağır hasarlı binalar için binalara girilmemesi söylendi. Zaten orta hasarlı binalar için yetkililer eşliğinde eşya alımı yapılabilir gibi bir tanım var. Şu an Gaziantep’te hasar tespiti yüzde 70 tamamlanmış durumda. 4-5 gün içerisinde ilk tespitlerin tamamının biteceğini tahmin ediyoruz. Sahada, şubemize bağlı çalışan özverili 800’e yakın üyemiz var. Şehir dışından gelen ekiplerimizde var ama sizlerin de tahmin edebileceği üzerine apartman ve hane sayısı çok fazla. Ciddi bir çalışma yürütülüyor.
Vatandaşın 30 günlük itiraz süreci var. Yani vatandaş yapılan ilk tespitten sonra hasarın farklı düzeyde olduğunu düşünüyorsa e-devlet veya Çevre ve Şehircilik Müdürlüğü üzerinden itiraz edebiliyor. Bu durumda başka bir ekip bakanlık tarafından yeniden yönlendiriliyor. Bu sürecin amacı hafif hasarlı veya hasarsız binalara vatandaşın girebilmesi, barınma ihtiyacının bir nebze olsun giderilmeye başlanması. Orta hasarlı binalara güçlendirme gerekecek. Bir yıl içerisinde yapmak zorundalar. Bir yılın sonunda yapılmamış olursa ağır hasarlı konumuna geçip yıkım kararı alınacak. Tabii güçlendirme çok ciddi bir iş, resmi bir iş. Güçlendirme projeleri yapılarak ve ilgili belediyelerden güçlendirme ruhsatı binalara işlenerek bu süreç yürütülecek. Yani herkes kafasına göre güçlendirme yapamayacak. Bu yapılan hasar tespiti olmuş olan depremlerdeki hasar belirleniyor. Sonra olacak olan bir deprem için değil bu yöntem.
İSLAHİYE VE NURDAĞI YERLE YEKSAN
Peki, Gaziantep’te genel olarak durum nasıl?
Merkezde bir nebze olsun iyi durumdayız, tek tesellimiz de bu. Fakat İslahiye, Nurdağı yerle yeksan olmuş durumda. Nurdağı ile ilgili toplu yıkım kararı da çıkmak üzere. Merkezin böyle iyi olmasının sebebi ise zemin etüt değerleri açısından bir nebze olsun daha iyi durumda olması, ikinci olarak ise bina yapım tekniklerinde statik projesinde ve inşaat kalitesinde bir nebze özen gösterilmiş olması. Merkezde 12 noktada göçük var. Nokta olarak söylüyorum çünkü bazı sitelerde 4-5 blok var. Yanılmıyorsam toplasanız 20’yi geçmeyecek göçük söz konusu. Nizip ilçesinde 1 göçük var ama İslahiye ve Nurdağı’nda sayamıyoruz bile. Şimdi hep söylediğimiz bir konu var. Ben de depreme dayanıklı yapı uzmanıyım, 20 yıllık inşaat mühendisiyim. Biz bir statik projeyi yaparken hafif şiddetteki depremlerde herhangi bir hasarın olmaması, orta şiddetteki depremlerde onarılabilir düzeyde kalması, şiddetli depremlerde ise bir göçük ve can kaybı olmaması prensipleriyle bir deprem tasarımı yaparız. Doğru bir statik projesi ve doğru bir uygulama ile üretilen bir binada, az hasarlı hasarsız ya da orta hasarlı düzeyinde kalırdı. Biz yıllarca kampanya yürüttük. Biz “Her şantiyede bir şantiye şefi!” diye bas bas bağırdık. Bir şantiyeyi ancak bir inşaat mühendisi denetleyip inşa sürecinde müdahil olabilir. Bunlara artık kulak verilmesi gerekiyor.
YENİ İNŞA SÜRECİ İÇİN BİLİM İNSANLARI KARAR VERMELİ
Cumhurbaşkanı Erdoğan bir yıl içerisinde yeni konutların biteceğini söyledi. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz?
Yeni yapılaşma alanları artık burada şu yapılsın mantığıyla olmamalı. Ben yer bilimci değilim ama yer bilimcilerimizden, jeoloji ve jeofizik mühendislerimizden değerlendirmeler alınmalı. Hadi buraya bir an önce bina yapalım mantığı, olası bir depremde yine felaketle sonuçlanacak! Siyasi erklerin ne olduğu önemli değil. Şu da tartışılıyor, ‘99’dan önceki binalar 2001’den sonraki binalar. Hiçbir siyasi erk bizden önce bizden sonra mantığıyla düşünmemeli. Bütün sorunları halkımız çekiyor. Bunun 1 yılda mı olacağına 2 yılda mı olacağına teknik insanlar karar vermeli. Mesela İslahiye ve Nurdağı fay hattı üzerinde. Yani yeni yapılaşma elbette gerekiyor ama nereye olacak, konumu nasıl olacak? Hadi bunu alıp buraya yapalım şekliyle olmamalı. Bunların hepsi bilimsel, teknik incelemelerle karar verilmeli.
İMAR AFFINI ÇIKARANLAR DA SUÇLU
Van depreminden sonra gerekli önlemler alındı mı?
Şunu söyleyelim öncelikle. Biz defalarca “imar affı” ölüme davetiyedir dedik. İmar affı yanılmıyorsam beş kere Meclisten çıktı. Bazen soruyorlar kim suçlu diye. Müteahhit mi, şu mu bu mu diye. Bunu Meclisten çıkaran bütün milletvekilleri de suçlu! Van depreminden, Gölcük depreminden, Elâzığ depreminden hiç ders almıyoruz. Bu ülkede bilime ve tekniğe değer verilmiyor! Bunlar sadece depremde aklımıza gelmemeli. Ülke olarak yönümüzü bilime ve tekniğe çevirmek zorundayız. Akademik ve meslek odalarımızı, onların uyarılarını dinlemek zorundayız. Bugün dere yatağına ev yapılmasına izin verirseniz, imar affıyla çarpık kentleşmeye izin verirseniz bunun sonucu kaçınılmaz olacaktır.
Yapı denetimi konusunda ne düşünüyorsunuz?
Yapı denetim süreci 2001 yılında başladı. İlk başlarda yapı denetim firmaları sorumluluk atma kuruluşları şeklinde işe başladı. Son zamanlarda bakanlığın yaptığı havuz ve atamalarla yapılmaya başlandı (Yapı denetim firmaları havuzda toplanıyor, inşaat için firma bakanlık tarafından atanıyor. Uygulama ilk başladığında müteahhit kendi firmasını seçebiliyordu). Yani firmalar havuza giriyor inşaat sırasında ama gerçekten sağlıklı mı tartışmak gerekiyor. Bence öyle değil!

Evrensel'i Takip Et