Şişecam işçisi: ‘Yardım’ deyip işçinin boğazından kestiler
Sendika “Her gün bir kap yemeğimizi depremzedelere ulaştırmayı hedefliyoruz” diyor. Burada “bir kap yemek” denilen şey, işçiye fabrikada verilen yemeğin kesilmesidir.
Fotoğraf: Cam işçileri
Merhaba sevgili Evrensel gazetesi okurları ve emekçileri.
Şişecam işçisi olarak tüm cam işçisi arkadaşlara ve işçi sınıfına selamlar.
6 Şubat’ta Maraş merkezli meydana gelen depremlerle yüreğimiz yangın yerine döndü. Tedbirsizliğin yitip giden canlarla anlaşılması kanımızı dondurdu.
Deprem öncesi yaşamımıza ağır koşullarda devam ediyorduk. Her güne yeni zamlarla uyanıyor, insanca yaşam ve çalışma standartlarımızın en geriye çekildiği bir süreç yaşıyorduk. Bunun yanı sıra ne adalet ne de demokrasi vardı. Depremle birlikte 21 yıllık iktidarın insan hayatını nasıl es geçtiği daha net anlaşılmıştır. Katmerleşmiş sömürü düzenlerine depremde ölen canları da katmışlardır.
SORUMLU İKTİDAR
21 yıldır betona akın akın yüklenen iktidar, bunu bile doğru düzgün yapamamıştır. Büyük bir ihmalin olduğu deprem süreci sonrasında da büyük bir organizasyonsuzluk, açıkça gözler önüne serildi. Bu ihmalkarlığı daha önceki depremlerde, orman yangınlarında, maden işçilerinin göçük altında kalmasında ve Çorlu tren kazasında da gördük. Toplanan deprem vergileri, patronlara verilen teşvikler ve vergi indirimleriyle, halktan alınan paralar bir tek halka kaynak olmadı. Ülkemiz deprem bölgesi olmasına rağmen önlemler alınmıyor, kaçak yapılardan tutalım da yetersiz yapılan konutlarla halkımız ölüme terk ediliyor.
Bu süreçleri ise kader planı diye açıklayan siyasi iktidar deprem sonrasındaki süreçte hiçbir önlem ve plan yapmadan enkaz altında kalan sesleri duymadı. Bunların karşısında halkımız büyük dayanışma içinde deprem bölgelerine yardımları ulaştırmaya çalışıyor.
Çalıştığım fabrikada ise işçi arkadaşlarla yerelde oluşturulan dayanışmalara katılıyoruz, tüm çabalarımızla dayanışmayı büyütmek için elimizden gelen ne varsa yapıyoruz. Bazı arkadaşlarımız deprem alanlarına giderek oradaki yardım çalışmalarına katılıyor. Ancak sendikamız için aynı şeyi söylemek mümkün değil.
KRİSTAL-İŞ’TEN DAYANIŞMA YOK
Burada şunları belirtmek bir işçi olarak görevimdir: Deprem olduktan sonra sendikamız Kristal-İş’ten sürece dair hiçbir açıklama, hiçbir dayanışma planı gelmedi. Sendika eşittir dayanışmadır. Ama hiçbir dayanışma oluşturulmadı. Sadece temsilciler para toplayarak AFAD’a gönderdi. Tabii bu süreçte AFAD’a olan güvensizlik orayı da eksik bıraktı. Peki dayanışma planı oluşturulamaz mıydı? İşçi arkadaşlar görevlendirilip sadece para değil elimizden ne gelirse yapamaz mıydık? Yapardık elbet!
Depremin 9. gününde yapılan açıklamada ise, “Şişecam öncülüğünde afet bölgesine sevk edilen yardımların ihtiyaç sahiplerine ulaştırılmaya başlandığını görüyoruz” diye yazıyorlar. 9. günde sendikamızın değil işverenin ulaştırmaya çalıştığı yardımlar üzerinden açıklama yapılması çok manidardır. Aynı açıklamada biz işçilerin aldıkları eğitimlerle gönüllü olarak bölgede bulunduğu belirtilerek, Şişecam’la birlikte hareket edildiği söyleniyor. Gelelim bildirideki son paragrafa: “Yemeğimi kardeşimle paylaşıyorum’ adı altında, her gün bir kap yemeğimizi depremzedelere ulaştırmayı hedefliyoruz. Bu hedefe ulaşmada üyelerimizin de her türlü fedakarlığı göstereceğine, ülkece yaşadığımız bu zorlu süreçten dayanışma içerisinde çıkacağımıza yürekten inanıyoruz.”
ÜSTELİK YARDIMLAR ‘ŞİŞECAM’ ADINA GİDİYOR
Burada ‘bir kap yemek’ denilen şey, işçiye fabrikada verilen yemeğin kesilmesidir. Her gün işçiye dağıtılan yemeğin bir çeşidi verilmiyor, onun ücreti deprem bölgesine para olarak gönderiliyor. Şişecam’ın başlattığı ve sendikamızın da bizden fedakarlık göstermemizi istediği şey budur. Peki o bir kap yemek ücreti deprem bölgesine Şişecam işçileri adına mı gidiyor? Kristal-İş sendikası adına mı gidiyor? Hayır. Yardımlar Şişecam şirketi adına gidiyor! Şişecam yönetimi bizlerden fedakarlık isteyerek yanına Kristal-İş yönetimini de alarak, kendi adına deprem bölgesine yardım yolluyor. Sakın yanlış anlaşılmasın. Değil bir kap yemek, tüm imkanlarımızla deprem bölgesindeki kardeşlerimiz için hazır olduğumuzu ilan ediyoruz. Burada esas mesele işveren işçiler üzerinden kendi reklamını yaparken sendika da dayanışma ruhunun olmadığını, süreci görüp izlemek dışında bir şey yapmadığını ilan ederek diğer sendikalar gibi sınıfta kalıyor. Oysaki Türkiye’de mücadeleler vermiş dayanışmalar örgütlemiş bir sendika tarihimizin olduğunu biliyoruz.
15 Şubat’ta ortak yayınla bağış toplayanları arayan şirketler ve sendikalar milyonlarca bağışta bulundu. Ve şirketler 16 Şubat sabahı bağışladıkları paranın fazlasını teşvik olarak devletten aldılar. Birçoğuna daha birçok imkanın sunulacağından eminiz. Bizden alınanlar bize yardım gibi verildi. Şişecam’da başlatılan “yemek” meselesi bunun başka bir örneğidir.
Örgütsüzlüğümüzün sonucunda bu örneklerle karşılaşmamız doğaldır. Eğer mücadele etmezsek daha çok canımızın yanacağı açıkça ortadadır. İnsanca yaşam hakkımızdır ve bu hak için mücadele etmemiz şarttır.
Not: Kristal-İş “bir kap yemek” konusunu işçilere gönderdiği yazılı açıklamada duyururken, konuyla ilgili bilgi almak için Şişecam’ı aradığımızda telefonumuza yanıt verilmedi.