19 Şubat 2023 06:48

İstanbullu çürük evde yaşadığını biliyor ama bir şey yapamıyor

Uzmanların da ‘Sıra İstanbul’da’ diyerek uyardığı Marmara depremi İstanbulluların uykularını kaçırıyor. Çünkü yaşadığı konutun depremde hasar alacağını biliyor ama çözüm üretmeye imkanı yetmiyor.

Fotoğraf: İbrahim Maşe/DHA

Paylaş

Eylem NAZLIER
İstanbul

Maraş merkezli depremlerden sonra gözler İstanbul’a çevrildi. Uzmanların da ‘Sıra İstanbul’da’ diyerek uyardığı Marmara depremi İstanbulluların uykularını kaçırıyor. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun da açıkladığı gibi, yaşadığı konutun deprem riskini öğrenmek isteyen İstanbullu sayısında epey bir artış var. Peki bu süreç nasıl işliyor? Oturduğu evin riski olduğunu düşünen yurttaşlar ne yapabilir?

Bir İstanbullu olarak,  hem riskli yapıda oturan yurttaşlarla hem İstanbul’daki bazı belediyelerle hem de Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığının yetki verdiği yapı denetim firmalarından bazılarına bu soruları yönelttik. Görüştüğümüz yetkililer her gün onlarca İstanbullunun aradığını ama bu aramaların şimdilik bilgi alışverişiyle sınırlı kaldığını söyledi. Çünkü bir binanın riskli olup olmadığını öğrenmenin maliyeti 20 binle 100 bin lira arasında değişiyor. Hadi bu maliyet karşılandı ve yapılan testler sonucunda bina riskli çıktı. Asıl sorun o zaman başlıyor. Yani sözün kısası İstanbullu için evinde korkuyla yaşamaktan başka seçenek kalmıyor.

181’E YÖNLENDİRDİLER!

İstanbul’daki birkaç belediyeye başvurarak binaların risklendirilmesinin nasıl yapılacağına dair bilgi almak istedik. Ama bizi ALO 181 ve Çevre Şehircilik ve İklim Bakanlığının sitesine yönlendirdiler. Belediye yetkilileri, “Bu konuda bilgimiz yok, bizi arayanlara 181’e yönlendirmemiz söylendi” dedi ve başka bir bilgi vermedi.  

"BAŞVURU ÜCRETLİ"

Telefonla aradığımız Zeytinburnu Belediyesinde yönlendirildiğimiz bir yetkili, “Kat mülkiyeti kanunu sebebiyle mülk sahipleri, bina sakinleri başvurabilir. Yani binada bir mülk sahibi olmanız da gerekmez. Bir kiracı, binanın sağlam olduğuyla ilgili çalışmayı başlatabilir. Kat mülkiyeti kanunu gereği bina maliklerinden bunu yapacak kişi Çevre ve Şehircilik Bakanlığının lisans verdiği inşaat mühendislik firmaları, bunlar özel firmalardır ama bakanlık yetki ve onayı olduğu için güvenilir firmalardır. Bu firmalara binanızda karotlu numune testi yapılabilmesi için bir başvuru oluşturmanız gerekir. Bu başvuru tabii ki özel bir işletme tarafından yapıldığı için bir ücret tabidir” dedi. 

"ÜCRET NET DEĞİL, FİRMALARA GÖRE DEĞİŞİYOR"

Ücreti sorduğumuzda ise yetkili, “Ücretler hakkında net bir bilgimiz yok. Yani bunu belediye düzenlemiyor. Bu yapılacak görüşmeyle çalışma başlatılmadan öğrenilebilir. Çeşitli yapı denetiminde yetkilendirilmiş firmalara dair bir liste var. Orada çalışmayı yapacak olan firmaların adres, telefon ve unvanları var. Birkaçını arayarak hem detaylı bilgi alabilirsiniz. Bakanlık onaylıdır. Neler yapıldığı ve sürecin nasıl işlediği ile ilgili. Genelde şunu söyleyebiliyoruz; çıkan meblağ çok düşük bir rakam olmadığı için genelde mutabakata varmak bina sakinleriyle ortak olarak bunu yaptırmakta fayda var. O noktada sizin açınızdan daha avantajlı olur” diye konuştu.

"ACİLEN TAHLİYE KARARI VERİLEBİLİR"

“Bu test yapılması halinde çıkacak nihai sonuca göre kamu kurumları olan belediyeler ve diğer kurumlar, kaymakamlıklar ve yerel yönetimler sürece dahil olabilir” diyen belediye yetkilisi, “Eğer raporda riskli bir sonuç çıkarsa buna belediye dahil olup acilen tahliye kararı verebilir. Buradan çıkan hane halkına belirli bir kira yardımı, kira desteği yapabilir. Bu kira desteği, mevcut yapı yeniden yönetmeliğe uygun olarak inşa edilene kadar sağlanır. Herkesin kendi mülkü ile ilgili karar verme özgürlüğü var. Yani eğer bir aykırılık, anlaşmazlık çıkacak olursak konu ne yazık ki sekteye uğrayabilir, uzayabilir, mahkemelik olabilir. Bu durumda da tabii ki kurumumuzun buna bir dahili yok. Mahkeme vereceği karara göre hareket etmekteyiz” ifadelerini kullandı.

"OLUMSUZ BİR DEĞER OLSAYDI BELEDİYE İZİN VERMEZDİ"

Çevre, Şehircilik ve İklim Bakanlığının sitesinde riskli yapıların tespiti için yetki verilen kurumların listesinde yer alan firmaları tek tek arayarak bilgi aldık. Görüştüğümüz firma yetkilisi, ev adresi istedi, yaşadığım evin adresini verdim. Haritadan baktığını söyleyen firma yetkisi bodrumla birlikte 6 katlı bir bina olduğunu aktararak, “2012 yılında yapılmış, mühendislik hizmeti almış bir bina. Yüksek katlı bir bina değil. Hazır betonla yapılmış, bu betonlar laboratuvar ortamında kırıldı, laboratuvar ortamında değeri çıktı. Yapı denetim takibini yapmış bir bina bu tip binalarda biz şunu yapabiliriz; belediyeden veya o zamanki yapı denetim şirketi hangisi ise ondan bazı evraklar var onları istersiniz bir muayenesini yapabiliriz binanın. Evrakları temin ederseniz 7 bin TL karşılığında analizini yapabiliriz. Bir tane karot alarak beton değerini görme açısından muayene yaparız değerleri kendimiz görürüz çünkü olumsuz bir değer olsaydı belediye buna müsaade etmezdi” dedi. Maraş’ta yeni binaların da yıkıldığını örnek verdiğimde yetkili, “Orada tasarım hataları var. Doğuda batıdan daha farklı işliyor. Doğuda çoğu şey göz ardı edilebiliniyor ama batıda bunu yapamazsınız” diye yanıt verdi.

"TEST 50 BİNE DE YAPILIR 100 BİNE DE"

Bu defa 50 yıllık bir bina için başka bir firmayı arıyorum. Üsküdar’da 6 katlı bir bina... Yetkili harita üzerinden bakarak yorumluyor: “Değerini görmemiz için karot almamız gerekiyor. Bu direk kentsel dönüşüm, risk analizi yapılır, riskli çıkarsa bina yıkıma gider. Çünkü çok eski bir bina. Bu binaların analizini ise 20 binden yapıyoruz” dedi. Başka bir firmayı ise adres vermeden aradım. Yetkili, adres olmadan fiyat listesi çıkaramadığını söyledi ve “50 bine de yapılır 100 bine de” diye cevap verdi.

İSTANBULLU ÇARESİZ: KORKUYLA YAŞAMAYA DEVAM EDİYORUZ!

“Oturduğum ev depreme dayanıklı mı?​” diye endişe duyan vatandaşlar ne yapacakları konusunda çaresiz. Konuştuğumuz bir yurttaş, “İstanbullular endişe içindeler. Yıllardır ‘İstanbul depremi kapıda’ deniliyor ve bu endişe ile yaşıyoruz. Maraş depremi yaşayacağımız felaketin fragmanını gösterdi bize. O nedenle evim ne durumda diye kontrol ettirmek istiyorum. 20-25 yıllık bir birikimle hâlâ kredisi devam eden bir ev bizimki.  Mahallemi de seviyorum ama evin yıkılma korkusu ile yaşayamam. Bu nedenle bize söyledikleri 20 binlik miktar her ne kadar fazla gelse de kontrol ettirmek istiyorum. Ama sorun bundan ziyade “hasarlı” çıktığı anda karşıma çıkacaklar. Yeni ev, kira... Mahallemde 15 bin lira kiralar. Ama benim kazancım o kadar değil. Nasıl olacak ki. Sanırım kontrol ettirme işinden vazgeçeceğim. Bazen farklı şehirlere bakıyorum gitsem İstanbul’dan diye... Ama bir hayatı değiştirmek kolay değil. Çevre, iş. Çıkmaz bir denklemde kaldık. Arkamda beni rahatlatacak bir devlet olsaydı keşke. Ama Maraş’ta o devleti gördük” dedi. Başka bir yurttaş ise şunları söyledi: “Maraş depreminden sonra çok endişeliyiz. Ne yapacağımızı bilmiyoruz. Acaba başvursak mı diyoruz apartman sakinleriyle. Başvuru için istedikleri para da çok ama hadi bu parayı topladık, başvuru yaptık. Eğer riskli çıkarsa ne yapacağız? Asıl soru bu bizim için. Tek birikimimiz bu ev. Bu da elimizden giderse emekli maaşıyla ne yapacağız. Karnımızı doyuramıyoruz. Mecbur korkuyla yaşamaya devam ediyoruz.”

İNŞAAT MÜHENDİSİ İSMET DOĞAN: İSTANBULLU DEPREM KORKUSUYLA BAŞ BAŞA BIRAKILAMAZ

İstanbulluların bu süreçte karşılaştığı sorunları ve yapabileceklerini İnşaat Mühendisi İsmet Doğan’a sorduk. İstanbullunun deprem korkusuyla baş başa bırakılmaması gerektiğini söyleyen Doğan, “Şimdi yapılması gereken şey; kentsel dönüşüm sürecinin, müteahhitle ev sahiplerinin rant pazarlığına bırakılmaması” dedi.

SÜREÇ NASIL İŞLİYOR?

Binada bir risk değerlendirmesi yapıldıktan sonra, binanın depreme dayanıksız olduğu ortaya çıktığında bu durumun kaymakamlığa yazı olarak bildirildiğini söyleyen Doğan, “Kaymakamlık bu yazıyı aldıktan sonra tapu müdürlüğüne bir yazı yazıyor ve tapu müdürlüğünde sizin tapunuzun üzerine risklidir şerhi konuyor. Bu şerh konduktan sonra da evinizin satış işlemini ve kiralama işlemini yaptıramıyorsunuz. Sonra muhtarlığa yazı yazılıyor ve muhtarlıktan sizlere yazı gönderiliyor. 60 gün içerisinde binanın yıkılıp yeniden yapılması için müteahhit ile yaptığınız sözleşmeyi ilgili birimlere, kaymakamlığa belediyeye verin diye. 60 gün içerisinde bu işlemi yapmazsanız 30 gün ek süre veriliyor. Bu 30 günün bitiminde doğal gaz, elektrik ve suyunuz kesilip sonra zabıta gücüyle evden çıkarılıp, eviniz yıkılıyor. Peki neden anlaşamıyor mülk sahipleri de bina yıkılıyor. Örneğin 16 daireniz var var ama yeni mevzuata göre 12 tane yapılacak. Hangi 4 daire sahibi dairesinden vazgeçecek? O iş çözülemediği için yıkılmış binanız ya molozlarla ya da molozları kaldırılarak o şekilde bekleyecek. İstanbul’da şu anda bu şekilde bekleyen binalar var” dedi.

’”99 ÖNCESİ YAPILAN BİNALARIN RİSKLİ OLMAMA DURUMU YOK’

“1999 öncesi yapılmış yapıların hepsiyle ilgili denetim firmalarının vereceği rapor negatif olacaktır” diyen Doğan sözlerine şöyle devam ediyor: “Neden? Çünkü hem deprem yönetmeliği değişti. Hem de o zamanlar hazır beton yoktu. Şantiyede beton dökülüyordu. O nedenle işte midye kabukları, deniz kumu, nereden nasıl geldiği belli olmayan şeylerle beton yapılıyordu, oradan da negatif.  Demir zaten düz demirdi. Aradan 40-50 yıl geçmiş yapılar çevre koşulları, yıpranmışlık gibi şeyleri de kattığınızda zaten ’99 öncesi bir binanın riskli olmama durumu yok ki”.

"RANTIN YÜKSEK OLDUĞU YERLERDE KENTSEL DÖNÜŞÜM YAPILDI"

Doğan, kentsel dönüşümün rantın olduğu, konut fiyatlarının yüksek olduğu, müteahhidin para kazandığı yerlerde yapıldığını söyledi ve örneklerle anlattı: “Nereler bunlar? Örneğin; İstanbul Bağdat Caddesi. Bir tane neredeyse eski bina kalmadı. Yine kentin metropol dediğimiz birçok yerinde Beşiktaş’ın merkezi Kadıköy, Bakırköy’de, Üsküdar’da yapıldı. Üsküdar’ın da ‘varoşunda’ da değil para eden yerlerindeki binalar ’99’dan bugüne kadar bu yasadan faydalanarak dönüştüler. Ama kentin çok büyük bir kısmının yaşadığı, yapılaşmanın çok yoğun olduğu, işçi emekçi mahallelerinde, yapı kalitesinin kötü olduğu yerlerde evler hâlâ eskisi gibi duruyor. Niye duruyor? Örneğin bir binada 10 tane daire var. Yıkıldığı zaman mevcut imara göre orada yine 10 tane daire çıkabiliyor belki en fazla 12 tane daire... Şimdi 10 tane kat maliki var hadi 12 tane daireye çıktığını kabul edelim. Müteahhidin sadece 2 daire karşılığında bütün binayı yıkıp yeniden yapması ve bu süreçten kâr etmesi gerekiyor. Mümkün mü? Değil. Bazı yerlerde öyle durumlar var ki zamanında imarsız olarak yapılan yerlerde yani 20 dairelik bir yer var. Bugün yıksa yeniden yapmaya kalksa 12 daire çıkıyor değil müteahhidin daire alması mevcut 20 tane kat malikinin 20’si bile daire alamıyor. Şimdi bu süreç bu anlamda tıkalı.”

"HALKIN CEBİNDE PARA YOK"

“Ev sahipleri aç gözlü o nedenle yapmıyor, daha fazla daire istiyor” sözlerini sosyal medyada çokça duyduğunu söyleyen Doğan, “Mutlaka böyleleri de vardır ama çok büyük bir kısmı az önce söylediğim sebepten dolayı yapamıyor. Yapım maliyet sürecinde, maliyetin karşılanması lazım. Bu da ya daha fazla daire ile karşılanmalı ya da halkın cebinden para çıkmamalı. Her ikisi de olmuyor. Yani bir tanesi İmar Kanunu nedeniyle olmuyor. Mevcut imar çok daha fazla daire yapılmasını engelliyor. İkincisi de halkın büyük bir kısmında ne bu dairenin maliyet bedelini ne de müteahhidin kârını karşılayabilecek para var” dedi.

"DAİRE, KAT SAYISININ ARTIRILMASI BAŞKA SORUNLAR DOĞURUR"

Devletin daire, kat sayısını artırmak için kanun çıkardığını varsaydıklarında ise Doğan şu sorunlarla karşı karşıya kalınacağını aktardı: “İstanbul’da yapı yoğunlaşmasını ve nüfusu daha da fazla artırmak bir felakettir. Yani düşünsenize 10 dairelik bir yer var. 20 daire çıkarsan 10 tanesi kat maliklerine 10 tanesi de müteahhide kalsın. Müteahhide kalanlar ne olacak, satılacak yeni birileri gelecek. Bu da İstanbul’da artık trafik sorunundan sağlık sorununa kadar ya da yeşil alanların yağmalanmasına kadar zaten bitirme noktasına geldiğimiz kentin daha da bitirilmesi anlamına geliyor. Yani ben bir inşaat mühendisi olarak önermiyorum.”

"KENTSEL DÖNÜŞÜM RANT PAZARLIĞINA BIRAKILMAMALI"

“O zaman ne yapılmalı?​” sorumuza ise Doğan, “Halktan yana siyasi bir irade ortaya konulmalı. Bu topraklarında yaşayan insanların görmediği bir şeyden bahsediyoruz. Şimdi yapılması gereken şey; kentsel dönüşüm sürecini, müteahhitle ev sahiplerinin rant pazarlığına bırakmamak” dedi.

"MEGA KENT DEPREM BEKLERKEN, GÜMÜŞHANE’YE TOKİ KONUTU"

TOKİ’nin yaptığı konutlardan da örnekler veren Doğan, “TOKİ’nin web sayfasında yaptığı konutlara  bakın. Bir kısmı inanılmaz gereksiz. Depremini bekleyen ülkenin en büyük mega kentiyle ilgili böyle bir problem varken örneğin Gümüşhane’ye bilmem kaç bin tane TOKİ konutu yapmak ne kadar gerekli? Ben oradaki yerel halklarla konuştum. Nedir bunlar, ‘TOKİ konutları’ dediler. Kim oturuyor diye sordum. Kimse oturmuyor. Bizim Gümüşhane’nin çoğu yurt dışında, Almanya’da İngiltere’de yaşayanlar, buralardan daire aldı. Halk orada yaşamaz ki’ cevabı verdiler. 1999 depreminin üzerinden 24 yıl geçti. Aciliyet sırası ele alındığında ben isterdim ki örneğin Bahçelievler’de, Şirinevler’de ya da Ümraniye yapı stokunun çok kötü olduğu bir bölgede, devlete ait bir arazide örneğin 100 bin konut yapılsın. Vatandaşın dairesine karşılıklı daire verirseniz, herhangi bir para almadan halk buna itiraz etmez. Tabii bölgenin demografik yapısını değiştirmeden. Daha önce Sulukule’ye yapılan ya da Fikirtepe’de yapılan gibi bir şeyden bahsetmiyorum. İnsanların mevcut koşullarını, yaşantılarını çok fazla değiştirmeyecek, mutlaka bazı değişiklikler olacaktır. Yani atıyorum tek katlı ya da üç katlı bir evde yaşarken daha yüksek yapılarda yaşayacak. Yani halktan yana siyasi irade gerçekten bu işin çözümü. Ama bugüne kadarki süreç sadece bir rant süreciydi. Bu rant süreci hem hükümetin faydalanabildiği bir rant süreciydi hem müteahhitlerin faydalanabildiği hem de kat maliklerinin yararlanabildiği bir rant süreciydi” diye konuştu.

ÖNCEKİ HABER

Prof. Dr. Yusuf Demir: Tarımı bekleyen riskler, depremle birlikte maksimuma çıktı

SONRAKİ HABER

Naci Görür'den deprem sorularına yanıt: Dirençli kentler talep edelim

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa