19 Şubat 2023 04:27

Dayanışmanın gücü kazanacak

Emek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selma Gürkan: “Gücü olanın gücü değil, dayanışmanın, yardımlaşmanın ve kardeşliğin gücü kazanacak.”

Fotoğraf: Ekmek ve Gül

Paylaş

Selma GÜRKAN
Emek Partisi Genel Başkan Yardımcısı

Deprem bölgesinde ilk günden itibaren yürüttüğümüz çalışmalardan çıkardığımız sonuçların kadınlar ve çocuklarla ilgili kısımlarını paylaşacağım sizlerle. Bu yazı yazıldığında deprem felaketinin 10. günüydü ve ilk saatlerden itibaren yaşanan eksikliklerin, devlet nezdinde yaşanan zafiyetlerin, siyasi iktidarın müdahalelerinin nasıl bir felakete dönüştüğü, koordinasyondan, ihtiyaçların karşılanmasına kadar yaşanan sorunlar ve nedenleri üzerine fazlaca tartışma yürütüldü ve yürütülmeye devam edilecek. Böylesi yıkımın elbette tüm yükümlülüğü üç, beş müteahhite yıkarak bu süreçten iktidar kolaylıkla çıkmamalı. Yapılan her yanlışın, her istismarın, suistimalin, rant ve yağma düzeninin bir siyasi sorumluluğu olmalı ve bunun hesabını sormak üzere de bir yol izlenmeli, izlenecektir mutlaka.

Depremin ilk gününden itibaren kadın hareketinin kadın ve çocukların ihtiyaçlarına özel bir organizasyonla yönelmesi bugüne kadar yaşanan deneyimlerin bir sonucudur. Bu, kadın hareketinin bir kazanımıdır.

YEMEK, BULAŞIK, TEMİZLİK YİNE KADINLARIN OMUZLARINDA

Depremin 5. günü Antep kent merkezinde çadır bölgelerini ve evlerine gidemeyen yurttaşların sığındıkları dükkanlarını ziyaret ettik. Bu ziyaretlerde sohbetlerimiz esnasında yaşamın çarpıcı sonuçlarıyla bir kez daha yüz yüze geldik. Sorun çözmesi gereken kamu kurumlarının, devlet yapılanmasının ve siyasi erkin tercihleri ve beceriksizliklerinin sonuçlarının yarattığı sorunlarla kadınlar baş etmeye çalışıyor.

Dükkanlara sığınanlarla konuştuğumuzda, birkaç metrekarelik alanda yemek yapma, bulaşık, çamaşır gibi temizlik işleri, çocukların ihtiyaçlarının karşılanması vb. günlük hayatın sorunlarının deprem koşullarında çözülmesi için yük yine kadınların omuzlarında.

Bir fabrika, işçilerine ve ailelerine mescidi açmış, fabrika yemekhanesi sığınanlar için çalışıyor, tuvaleti mevcut ama çok geniş olan mescit salonunda onlarca aile birlikte barınıyor. Kadınlara özel ihtiyaçlarını soruyoruz, ekipteki kadınlar olarak mescitte kalan kadınlarla özel temas kuruyoruz, ped, iç çamaşırı, çorap gibi ihtiyaçlarını alabiliyoruz, bu ihtiyaçlar hemen ertesi gün karşılandı ve yerlerine ulaştırıldı.

YIKILMA TEHLİKESİ OLAN EVLERE GİRMEK ZORUNDA KALIYORLAR

Çadırlar bölgesini ziyaretimizde de manzara farklı değildi. Ancak 4 ve 5. gün kurulan AFAD çadırlarında kadınlar yaşamı yeniden organize etmeye çalışıyorlar. Konuştuğumuz bir aile, evlerinin yıkılmadığını, hasarlı olduğunu, bu nedenle ev yakınında, çadırda kaldıklarını belirtiyor. Çamaşır, bulaşık işlerini nasıl hallettiklerini soruyoruz. Tuvalet ve çamaşır için hızla eve girdiklerini ve ihtiyaçlarını karşılayarak hızla evden çıktıklarını ifade ediyorlar. Yani artçı sarsıntılarda yıkılma ihtimali olan binalara girmeye mecbur kalıyorlar. Kadın pedi gibi özel ihtiyaçlarını soruyoruz. Utanarak, “Biz isteyemeyiz” diyorlar.

DEPREMZEDE KADINLARIN KENDİ İÇLERİNDE DE ÖRGÜTLENMESİ ÖNEMLİ

Kadınlarla konuşarak ihtiyaçlarını tespit ettik, sağlıklı bir iletişim ve koordinasyon için çadırlarda kalan kadınlardan gruplar oluşturmanın öneminin altını çizdik. Çünkü ihtiyaçların karşılanması için dışarıdan destek verenlerin organize olması kadar, çadırlarda, toplanma alanlarında kalan yurttaşların kendi sorunlarını, ihtiyaçlarını tespit etme ve sorunun çözüm yollarını oluşturmak için kendi içlerinde de örgütlenmelerinin ihtiyacını ortaya koyduk ve onlarla tartıştık. Bir örnek çok çarpıcıydı çünkü. Bir kadın yanında iki kızı vardı ve AFAD çadırlarının dağıtılma biçimini anlattı. Araç gelmiş, çadırları ortaya atmış, alabilen almış. Bir çadırı almaya çalışmışlar, kaldıramadıkları için üzerine oturmuşlar ama birileri bunları itmiş ve çadıra el koyarak almışlar ve bu aile çadırsız kalmış. Yani güçlü olanın gücünü kullandığı bir ortam yaratılıyor tek adam yönetiminin her düzeydeki karşılığına denk gelen yönetim kademelerinde. Halkın kendi arasındaki örgütlenme, ortak yaşam alanlarında günlük hayatı yeniden örgütlerken kendi içlerindeki dayanışmayı da sağlayacaktır. Bu nedenle güçlünün gücü değil, bireyselliğin bencilliği değil, dayanışmanın ve kardeşliğin gücü, kolektivizmin gücü kazanmalıdır ve kazanacaktır.

ÖRGÜTLENECEK, HAYATI YENİDEN KURUP HESAP SORACAĞIZ

Suriyeli göçmenlerin kaldıkları yerlere yaptığımız sınırlı ziyaretten, deprem sonrası yine günlük ihtiyaçların karşılanmasında mültecilerin daha katmerli zorluk yaşadıklarına tanık olduk. Kendi olanaklarıyla kurdukları derme çatma çadırda kalan ailelere ulaştığımızda iletişim zaten dil sorunu nedeniyle problemliydi. Biz yanımızda çevirmen götürmüştük, ancak çevirmen erkek olduğu için kadınların ihtiyaçlarını biraz zorlanarak tespit ettik. Yanımıza gelen bir Suriyeli mülteci, Hatay’dan geldiklerini, ihtiyaçlarını karşılayamadıklarını, çoluk, çocuk sokakta kaldıklarını ve barınma ihtiyaçlarının olduğunu belirtti. Ailenin belli bir yeri olmadığı için ilk etapta kadınlarla buluşamadık ama sonradan bu aileye çadır temin edilerek acil barınma sorunları çözülmüş oldu.

Deprem felaketinin ilk sarsıntıları geçip, enkazların tozları dağıldıktan sonra kuşkusuz pek çok hayat hikayesi duyacağız, sarsılacağız, öğreneceğiz, yardıma koşacağız. Ama aklımızdan çıkmaması gereken tek yol var, örgütleneceğiz, ihtiyaçlarımızı sağlayacağız, hayatımızı yeniden kuracağız ama bize bu yıkımı yaşatanlardan, bürokrasiden siyasete kadar her sorumludan hesap soracağız. Elbette gücü olanın gücü değil, dayanışmanın, yardımlaşmanın ve kardeşliğin gücü kazanacaktır. Yeniyi de rehabilite edilen kötünün üzerine değil bu iyinin üzerine inşa edebiliriz.

ÖNCEKİ HABER

Artçılar sürüyor | Maraş'ta 5.1 büyüklüğünde deprem

SONRAKİ HABER

Antep’te kadınların hissettiği çaresizlik ve korku

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa