Gebze’den Hatay’a giden gönüllü öğretmenler: Yardım için gittik, kimse yoktu, halk bizi AFAD sandı
Gebze’den gönüllü olarak bölgeye giden öğretmenler gözlemlerini gazetemize aktardı: Hiçbir şeyde organizasyon yoktu. Bu yüzden insanlar ‘Devlet yok’ dedi. Ekibimizi kurduk her şeyi biz koordine ettik.
Fotoğraf: Deprem gönüllüleri
Hasret Gültekin KOZAN
Gebze
Maraş’ta yaşanan depremlerin ertesi günü Gebze’den çok sayıda öğretmen gönüllü olarak çalışmalara katılmak üzere Hatay Antakya’ya yola çıktı. 6 gün boyunca yardım çalışmalarında yer alan öğretmenler, bölgeye dair izlenimlerini ve yaşadıklarını gazetemize aktardı.
Depremi sabah 5’te abisinden öğrenen İlk Yardım Eğitmeni Kerim, “O gün öğretmenlere ilk yardım eğitimi verdim. Gidecek ekibe dahil olmak istedim. Ertesi gün İzmit’ten bir otobüsle yola çıktık. Antakya merkeze gitmişiz, eski stadyumun olduğu alan. Bunu Gebze’ye döndüğümüzde anladık. Oraya gittiğimizde nerede olduğumuzu bilmiyorduk” dedi.
"KENDİ KOORDİNEMİZİ KURDUK"
Öğretmenlerden Ahmet daha önce Van depremine de gönüllü olarak katılmış. Antakya’ya vardıklarında büyük bir başı boşluk olduğunu belirten Ahmet, “Hemen eşyalarımızı indirdik, çadırımızı kurduk. Sonra tırlar gelmeye başladı ama hiçbir yetkili yok, adam yük indirecek, nereye indirecek bilmiyor. AFAD gönüllüsü yeleklerimiz vardı, bizi görünce bizim yetkili kişiler olduğumuzu düşündüler. Yetkimiz olmadan onlarca tıra imza attık, malzeme indirdik. Sonra baktık böyle olmayacak, bazı tırları diğer ilçelere, köylere göndermeye başladık. 50 küsur tır indirdik, bir o kadar da diğer ilçelere gönderdik. Asker, polis, itfaiye bizden malzeme istemeye başladı. Bizimle tek bir AFAD yetkilisi muhatap olmadı. Bütün planlamayı biz yaptık” dedi.
"BİZİ AFAD SANIP YARDIM İSTEDİLER"
İstanbul’da özel bir üniversitede öğretim üyesi olan Sercan ise, “Biz orada devletin kriz yönetim planı olmadığını gördük. Biz bir ekibe dahil olup onların yükünü azaltacağımızı düşünüyorduk. Meğer o ekip bizmişiz. Ekibi kurduk, işi koordine ettik. Daha sonra Şişli Belediyesi ve THY ekipleri geldi, bize ne yapacaklarını sormaya başladılar. Halk bizi AFAD sanıyor, bizden yardım istiyordu. O kadar tuhaftı ki, ikinci gün planımızı oturtmaya başladık. Daha sonra OHAL ilan edildi, aramıza asker konuşlanmaya başladı” diye konuştu.
"İNSANLAR GÜVENİNİ YİTİRMİŞTİ"
Karşılaştıkları sorunlara da değinen Ahmet Öğretmen, “Gece insanlar gelip bir şeyler talep ediyordu. Özellikle çadır, yatak ve battaniye istiyorlardı. Çünkü yoktu. Herkese adil davranmaya çalıştık ama insanlar o ortamda güvenlerini yitirmişti. Çadır isteyen bir depremzedeye yok dediğimizde bize bıçak çekti. Arkadaşlarımızla kavga ediyorlardı. O psikoloji çok başkaydı. AFAD’dan gelip ‘Yarın şu kadar çadır gelecek’ diye söz veriyorlardı, biz de insanlara söyleyince umutlanıyorlar, sonra gerçekleşmeyince umutları kırılıyordu. Bir gece gelen tırı indirirken vatandaşın biri silah çekti, çadır istiyor. Allahtan iki polis vardı, hemen müdahale ettiler” dedi.
"AFAD BİZİ SORUŞTURMA İLE TEHDİT ETTİ"
“Tam düzeni kurduk, her şeyi yoluna koyduk derken bu sefer 112’den geldiler, onlara da bir yer kurduk. Onlar da bizden çadır istediler ama yok” diyen Kerim Öğretmen, hafif yarılıların da kendilerine teslim edilmeye başladığını söyledi.
“Baraj patladı” söylentisi üzerine kaos ve izdiham yaşandığını söyleyen Kerim Öğretmen, “Biri tuttu beni, ‘Ne duruyorsunuz, sel geliyor. Baraj patladı’ dedi. Uyuyanları uyandırdık, koşmaya başladık. Bizi bir tepeye çıkardılar. Bir süre sonra anons yapıldı, ‘Burada baraj yok, sakin olun!’ diye. O ana kadar dönmeyi düşünmüyorduk. Ekibin psikolojisi çökmüştü, kırılma noktası bu oldu” diye konuştu.
Yaşanan kaos üzerine Kocaeli’deki AFAD yetkilisini aradıklarını ve dönmek istediklerini söyleyen Sercan Öğretmen ise, “Bize ‘Siz beceriksizsiniz, kaçmak için yapıyorsunuz. Bölgeyi terk ederseniz hakkınızda soruşturma açılacak’ denildi. Bütün sorumluluğu bizim üstümüze yıktıkları yetmezmiş gibi bir de tehdit ettiler. Bir cehennemin içine atıldık, elimizden gelenin en iyisini yaptık, vicdanımız çok rahat” dedi.
"SES GELEN ENKAZLAR TESPİT EDİLDİ, KURTARACAK EKİP YOKTU"
Ahmet Öğretmen Antakya’ya indiği sabah yaşadığı bir olayı ise şöyle anlattı: “İlk gün hiç kimse yoktu. Muhsin Yazıcıoğlu Millet Bahçesine indik. Bir baktım çocuğun biri parkta, ayağında hiçbir şey yok, titriyor. Çöp poşetleri vardı arabada, hemen onları getirdim bir şekilde yırttım ayağına geçirdim, etraftaki çaputlarla bağladım. Eldivenimi verdim. Bu anlattığım depremden 48 saat sonra idi neredeyse. Konya’dan gelen 4-5 kişilik bir genç ekip vardı. Cadde cadde, sokak sokak ses arıyorlardı. Bir sürü kişiyi buldular bunlar ama kurtaracak ekip yok, alet yok. Çocuklar ses alıyor ama çıkaramıyorlar. Bu yüzden insanlar orada dediler ki ‘Devlet yok!”
"DEVLET KURUMLARINA İLAÇ TEMİN ETTİK"
Antakya dışında pek çok yeri de kendilerinin organize ettiğini söyleyen Sercan Öğretmen, “Kırıkhan, Defne, Samandağ, Arsuz gibi ilçelere gönderiyorduk artık tırları. Herkes bizi AFAD yetkilisi sanıyordu. İnsanlar ilaç, mama istiyorlardı. Yardıma gelen vatandaşın biri Adana’da bir eczacı arkadaşını aradı. Bizden ilaç listesi istedi, arkadaşımızla beraber gayri resmi olarak 37 bin liralık ilaç aldı. THY’ye, Şişli Belediyesine ve sahra hastanesine o ilaçlardan götürdük. Yetmedi, Kızılay’a bile biz ilaç verdik. Devletin kurumuna biz ilaç temin ettik” dedi.
"YAPI DENETİM BİNASINI BİZ KULLANIYORDUK, YIKTILAR"
Gönüllü öğretmenler, büyük tartışma yaratan Hatay Yapı Denetim Şube Müdürlüğünün yıkımı esnasında da oradaymış. Yıkılan binanın içinde olduklarını söyleyen Kerim Öğretmen, “Biz içeri girdik temizledik, eşyalarımızı depoladık. Tam her şeyi düzene koyarken memurlar geldi ‘Yıkım emri var’ dedi. Bu emir Ankara’dan gelmiş. Etrafta yıkılacak bir sürü bina varken, kurtarma çalışmaları sürerken gelip sağlam bir yapıyı yıkmaya çalışmaları bizde şüphe uyandırdı. O kadar kurtarılacak insan varken siz orayla neden ilgileniyorsunuz? Ne aceleniz vardı?” diye sordu.
"MADENCİ CAN KURTARIYOR, VALİ VİDEO KAYIT İSTİYOR"
Arama kurtarma çalışmalarına dair gözlemlerini de anlatan Ahmet Öğretmen, “Madenciler enkaz altında vatandaşa ulaşıyor, çıkaracakken başka bir ekip gelip ‘Burayı boşaltın’ diyor. Madenciler de sinirleniyor doğal olarak. Yeni ekiple kameralar ortaya çıktı, çekime başladılar. Dediler ki ‘Vali kayıt istiyor.’ Madencinin biri çıldırdı, ‘Vali Allah mı? Ben burada can kurtarıyorum’ dedi. Kavga gürültü görüntü kaydı alıp gittiler. Madenci tekrar girdi enkaza, iki metre boyunda bir vatandaşı çıkardı” dedi.
* Haberde izlenimlerini aktaran öğretmenlerin isimlerini güvenlik kaygılarıyla değiştirerek yayımlıyoruz.