İskenderun'da bir çadır alanı: Daha örgütlü olsaydık daha iyisini yapabilirdik

Hatay'ın İskenderun ilçesinde bir çadır alanında depremzedelerin ihtiyaçlarını gideren gönüllülerle konuştuk.

21 Şubat 2023 15:43
Paylaş

Hilmi MIYNAT
İskenderun

Hatay’ın İskenderun ilçesinde şu ana kadar kurulmuş 35 çadır alanı var. Onlardan biri de Mustafa Kemal Mahallesi’nde bulunuyor. Erken saatlerde kahvaltının ardından yapılan görev dağılımı ile güne başlayan gönüllüler gecenin geç saatlerine kadar hareket halindeler. Kargaşa ve suistimalin önüne geçmek için öğle saatlerine kadar isim ve ihtiyaç listeleri toplanıyor. Bir önceki gün hazırlanan ihtiyaç listeleri gün içinde çadır alanında bulunanlara ve çadır alanına gelme imkanı olmayanlara mahallelerde dağıtılıyor.

Çadır kentte nasıl bir işleyiş olduğunu, gönüllülerle konuşuyoruz. Sanatçı Uygur Orhan’ın Çıra Sanat Çadırı’nda gönüllü olarak faaliyet yürüten Övgü Yıldız, çalışmalara Muğla’dan gelerek katılmış: “Uygur Orhan’ın sanat atölyesini depremzede çocuklar için kurduğunu öğrendiğimde ‘Ben de bu sürece dahil olmalıyım’ dedim. Geldiğimde Uygur Hoca’mın etrafında çocuklar seramik hamurlarla oyunlar oynuyorlardı. Gelir gelmez daha önce engelli çocuklarla yaptığım çalışmaların tecrübesiyle her yaş grubundan çocukla sürece dahil oldum. Uygur Hoca’ma yardım etmeye çalışıyorum.”

ÇOCUKLAR NİTELİKLİ ZAMANLA TRAVMALARI ATLATABİLİR

Depremden yetişkinlerden daha çok çocukların etkilendiğini ifade eden Yıldız, “Çocukların psikolojisi kalıcı travmalara sebep olabiliyor. Bu süreci nitelikli zaman geçirerek aşmak gerekiyor. Tabii ki ben bir psikolog ya da pedagog değilim. Ama şunu biliyorum ki çocuklar nitelikli zaman geçirdiği zaman bu travmaları daha kolay atlatabildiklerini biliyorum. Çocuklarla boyama etkinlikleri yapıyoruz. Eğitici kartlarla oynuyoruz. Hikayeler okuyoruz. Bu süreci daha kolay atlatması için onlara yardımcı oluyoruz” diye konuştu.

Adana’dan gönüllü olarak gelen Gülsüm Mansur yardım çadırı ile ilgilenirken kargaşayı önlemek için disiplinli bir çalışma yürütmeye çalışıyor. Ağırlıklı olarak kıyafet, çocuk bezi, mama, biberon gibi ihtiyaçların dağıtım ve planlamasıyla ilgilenen Mansur, “Çadırı çok fazla organize etme şansımız yok. Gruplandırıyoruz. Kadın, erkek, büyük beden diye ayırmaya çalışıyoruz. Hijyen malzemeleri bir yerde, ayakkabı bir yerde. Bütün bunları çadırda yapmak çok da kolay değil. Gönüllü arkadaşlarımızla birlikte bütün bu yükü kaldırmaya çalışıyoruz” dedi.

"İÇ ÇAMAŞIRI VE KADIN PEDİ SÜREKLİ İHTİYAÇ"

“Tam bir düzen oluşturuyoruz yardım kamyonu geldiğinde her şey içeriye atıldığında deyim yerindeyse bit pazarına dönüyoruz sonra geri toparlıyoruz” diyen Mansur şöyle devam etti: “Bu çevredeki ve uzak mahallelerde kapısının önünden ayrılamayan ama içeriye de giremeyen işçi ve emekçi ailelerine ulaşmaya çalışıyoruz. Gezici bir aracımız var. Bu araçla ihtiyaçları tespit edip yerinde yapmaya çalışıyoruz. Sabah erkenden arkadaşlar dağıtıma çıkıyor. Akşama kadar ihtiyaç listeleri oluşturuluyor.” Depremzedelerin henüz duş alamaz halde olduğunu söyleyen Mansur, bu nedenle özellikle kadın, erkek ve çocuk iç çamaşırı ve kadın pedi talepleri olduğunu dile getirdi.

"EMEKÇİLER DAHA ÖRGÜTLÜ HAREKET ETMELİ"

DİSK’e bağlı İletişim-İş İzmir Temsilcisi Gürkan Emreoğlu da bu çadır alanında teknik işlerle ilgileniyor. Gıda-İş ile birlikte çadır kurduklarını ifade eden Emreoğlu, “Halkımız ve komşu halklar ciddi bir dayanışma sergiledi. İlk günden itibaren bu seferberlik halinin bir parçası olmaya çalıştık. Depremin ilk gününden itibaren koordinasyon sorunu tartışılıyor. Halk elinden geleni yapmaya çalıştı. Daha örgütlü olabilseydik daha iyisini yapabilirdik. İş yerlerinde mahallerde ne kadar örgütlüysek o kadar güçlüyüz. Depremin ardından yapılacaklar için de ciddi bir örgütlenmeye ihtiyaç olduğunun farkında olarak tüm emekçilere örgütlenme çağrısı yapıyorum” çağrısını yaptı.

ELEKTRİK, İNTERNET, BİLGİSAYAR YOK, UZAKTAN EĞİTİM NASIL OLSUN!

Emek Gençliği MYK Üyesi Barış Timur, çeşitli illerden öğrencilerin ve işçi gençlerin dayanışma seferberliklerini depremzedelerle buluşturduklarını anlattı. Timur, “Şehir merkezinde bulunan binaların önemli bir kısmında insanlar yaşayamıyor. Ciddi bir tedirginlik hali var ve ihtiyaçlar devam ediyor. Türkiye’nin her yerinden gelen üniversiteli, liseli gençlerle işçi gençlerle dayanışmanın bir parçası, aracı olmaya devam ediyoruz” diye konuştu.

Uzak mahallelerde bir dayanışma ağı kurduklarını ifade eden Timur, hem ihtiyaçları halka ulaştırdıklarını hem de bu dayanışmanın aslında bir yardımlaşma olmadığını gençlerin kendi harçlıklarından, ücretlerinden kısarak topladıkları dayanışmayla bu yaraların sarılacağını düşündüklerini söyledi.

Timur, depremzedelerin de dayanışmanın parçası haline gelme sürecini şöyle anlattı: “Örnek vermek gerekirse mahallede tanıştığımız üniversiteli, liseli gençler bu dayanışmanın bir parçası olmak istediler. Aslında bizim yaraları hep birlikte saracağımız daha sonra sorumlulardan hesabı birlikte soracağımız dayanışmamızı örgütlüyoruz. Bunun ardından sorumlulardan hesap sorma meselesini de tartışıyoruz.”

Üniversitelerde uzaktan eğitim kararının deprem bölgesinde karşılığının olmadığını dile getiren Timur, “Şu an burada gündüz elektrik yok. Akşamları kısıtlı. Elektrik olsa bile birçok depremzedenin yeteri kadar interneti, bilgisayarı yok. Yüz yüze eğitimi üniversitelilerle hep birlikte yeniden inşa edelim. Tekrardan deprem vesilesiyle ilk vazgeçilen eğitim talebimizi yeniden güçlendirelim. Yüz yüze eğitimi depremzede illerde ve diğer illerde yeniden kurmamız gerekiyor.”

ÖNCEKİ HABER

Antep’te halk, Hatay depremi sonrası sokaklara döküldü, korku ve güvensizlik sürüyor

SONRAKİ HABER

Erdoğan "Kızılay nerede" diye soranları hedefe aldı: Ahlaksız, namussuz, adi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa