22 Şubat 2023 03:19

Maraş'ta işçiler bu koşullarda çalışmak istemiyor: Yerin dibine batsın!

Maraş Elmalar köyünde konuştuğumuz tekstil işçileri, depremler sürerken çalışma baskısına tepki gösteriyor, "İşin yerine batsın" diyor.

Fotoğraf: Evrensel

Paylaş

Maraş, Dulkadiroğlu ilçesine bağlı Elmalar köyü, köy demek için biraz büyük. Kendi çarşısı bile olan köyde 4 bin 876 nüfus gözüküyor ama köy ahalisi ile konuştuğumuzda çeperleri ile birlikte nüfusun 12 bin civarlarında olduğunu söylüyorlar. Depremden dolayı 17’den fazla insanın yaşamını yitirdiği belirtiliyor, evlerde ise birçok iç duvarın hasar gördüğünü söylüyorlar.

Depremden işçilerin nasıl etkilendiğini sorduğumuzda 5 bin kişinin çalıştığı İskur İplik’ten Cumali sözü alıyor; “Fabrikada yıkılan yerler sebebiyle yangın çıktı. Civardaki diğer fabrikalarda da yıkım oldu ancak bu sebeple can kaybı yok." Bu fabrikalarda depremin ilk haftasından sonra işbaşı başlamış. Patronlardan kimisi 3 bin TL gibi cüzi deprem yardımı yaparken kimisi sadece arayıp bir ihtiyacınız var mı diye sormakla yetinmiş. İşçilerden biri “Arayıp bir ihtiyacınız var mı diye sordu patron. Çadıra ihtiyacımız var dedik, bizde de yok diyor. Niye aradın o zaman?​” dedi. Ocak maaşları İskur’da deprem öncesinde yatırılmış. Cumali’nin önceki sene 7 bin TL olan maaşı %35’lik zam ile 9 bin beş yüz TL olmuş. Asgari ücret yeni yılda %54 zamlanırken işçilerin aldığı zam bunun altında kalmış. Şubat maaşları ise henüz yatmamış, işçiler deprem sebebiyle gidemedikleri günlerde kesintiye gidilmesinden endişeli.

BU AY ASGARİ ÜCRET BİLE VERMEDİ

Cumali’nin oğlu ise civar fabrikalardan Beydağı Tekstil’de çalışıyor. Burada ise patron herkese Şubat ayı maaşı olarak 7 bin TL yatırmış. İşçiler, asgari ücretin altında bir ücret verilen Beydağı Tekstil’de ücret kesintilerinin deprem öncesinde de olduğunu söyledi. Fabrikada iş olmayan günlerde işçiler gelmesine rağmen “çalışmadınız” diyerek günlük ücret kesintisine gidilmiş. 1 senedir fabrikada çalışan işçiler her ay paranın eksik yattığını söylüyor.

Arsan Kumaş’ta çalışan işçiler ise ücret kesintisinin henüz olmadığı, deprem için ise bir yardım verilmediğini söyledi. Boya bölümünde yoğun kimyasal koku ile her gün mesai yapıldığını belirten işçiler, birçok insanın kokuyu kaldıramadığı için işi bıraktığını söyledi. 8 saat iş gününün patron tarafından sürekli uzatılmaya çalışılmasıyla kimyasal kokusu birleşince iyice çekilmez bir hal almış. Fabrikada çalışıp bronşiti olduğunu söyleyen işçiler var.

"HER TÜRLÜ DESTEĞİ SAĞLARIZ"

Tüm bu fabrikalarda işçilerin bir kısmının ücreti zaten kesilmiş, kalan kısmı da deprem sebebiyle gidemedikleri günlerden kesinti olması ya da yıllık izinden sayılmasından endişeli. Bu köyde daha önce sendikalaşma girişimleri olmuş ancak patronların izin vermediğini söylüyor işçiler. Daha önce de bu sebeple sendikacıların fiziki saldırıya uğradığı iddia ediliyor, “Zenginin işine gelmiyor tabii” diyorlar. Ziyaretimizde BİRTEK-SEN Genel Başkanı Mehmet Türkmen de bizimle. İşçilere yasal haklarını hatırlatıp, örgütlenme çağrısı yapıyor:  “Diğer yerlerde de fabrikaların bu tutumları ile karşılıyoruz. İşçi ve ailesi yeni depremi atlatmış, patron işe çağırıyor. Nasıl bırakayım evdekileri diyor? Bunlar afet dönemleri. Sizin gelmediğiniz güne yıllık izin yazamazlar. Siz keyfinizden mi izin yaptınız? Memleketin başına hangi felaket gelse faturası işçiye kesiliyor. Size her türlü işçi dayanışması, hukuki destek sağlarız, sendika olarak yanınızdayız” dedi.

SENİN İŞİN YERİN DİBİNE GİRSİN

Cumali, “Senin işin yerin dibine girsin, böyle patronluk mu olur? O adamın işini ben yapıyorum, senin işin yerin dibine batsın. Her taraf zangır zangır sallanıyor. Yeni bir depremde orada üstüme beton blok düşse ne olacak? Benim kolum bacağım gitse adam diyecek ki benim sorunum değil, kendi çıkmış oraya. Kim hakkımı verecek benim?  Daha önce de hakkımı verin dedim diye sen niye ortalığı ayağa kaldırıyorsun dediler. Provokatör olmakla suçlandım” dedi.

Bir başka işçi de “10 senedir orada çalışıyorum, devamsızlık yapmadım diye maaşım asgari ücretten 500 TL fazla. O da devamsızlık primi he” diyor. Bu tartışmaların ardından işçiler patronun önlerine deprem sebebiyle işe gelememelerine dair yıllık izin kağıdı getirmesi ihtimaline karşı 'imzamalayalım' diye anlaşıyor.

YOL ÜCRETİ DE İŞÇİDEN ÇIKIYOR

Fabrikaları uzak olması sebebiyle patronun anlaştığı taşeron servis aracılığıyla işe gidip geliyorlar. 500 TL’lik servis ücretinin 300’ünü patron verirken 200’ünü işçiler ödemek zorunda kalıyormuş. Servis firması da eğer zam yaparsa gene işçiler ödemek durumundaymış. “Servisçi kafasına göre zam yapıyor, farkını da bizden alıyor. Bu köyde o fabrikalara 500-600 işçi servisle gidiyorlar ancak toplam servis sayısı 4. Araçlar da dayanmıyor sürekli yolda bırakıyor” diyorlar. (Maraş/EVRENSEL)

ÖNCEKİ HABER

RTÜK bu sefer de deprem yayınları için harekete geçti

SONRAKİ HABER

Bakan Koca, Balcalı Hastanesindeki hastaların naklinin tamamlanmak üzere olduğunu bildirdi

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa