22 Şubat 2023 15:25

Demokrasi için Hukukçulardan çocukların korunması için 2 suç duyurusu

Demokrasi için Hukukçulardan kadın avukatlar, Diyanetin cinsel istismarın önünü açan yanıtına ve depremzede çocukların dini vakıfların evlerinde kalması iddiasına dair suç duyurunda bulundular.

Fotoğraf: Gülnaz Bingöl/csgorselarsiv.org

Paylaş

Elif TURGUT
İstanbul

Diyanet İşleri Başkanlığı, “Depremzede çocuklar evlat edinilebilir mi?​” sorusuna sitesinde verdiği çocuk istismarının önünü açan yanıtına dair ve depremzede Suriyeli çocukların İstanbul’da dini vakıfların evlerinde kalmasına dair Demokrasi İçin Hukukçulardan kadın avukatlar suç duyurusunda bulundu.

ÇOCUK İSTİSMARI TEHLİKESİNİ BÜYÜTÜYOR

Diyanet “Evlat edinenle evlatlık arasındaki bu ilişki sebebiyle bir evlenme engeli doğmadığı gibi, evlatlığın kendi öz anne babasının yerine, evlat edinenlerin nesebine kaydedilmesi de caiz değildir” ifadelerine yer vermişti.

Diyanet İşleri Başkanlığı sitesinde söz konusu fetvayı yazan-onaylayan ve yayınlayanlar hakkında kamu davası açılması talep edilen suç duyurusunda, Diyanet İşleri Başkanlığının koruyucu aile, evlat edinildikten sonra, çocuklarla evlenmenin İslam dinine göre caiz olduğu açıklaması ile çocukların evlenmek üzere himaye edilen cinsel obje olarak görülmesini, istismarını teşvik ettiği belirtildi. Söz konusu fetvanın İslam dini adına açıklama yapan en yüksek kurul olan Diyanet İşleri Başkanlığı'na bağlı Din İşleri Yüksek Kurulu'nun fetva sitesinde yayınlandığı ve etkilediği insan sayısı değerlendirildiğinde koruyucu aile yanına yerleştirilen, evlat edinilen tüm çocukların ihmal veya istismar edilme tehlikesini büyüttüğü vurgulandı.

Demokrasi İçin Hukukçulardan Avukat Songül Beydilli, Diyanet İşleri Başkanlığının bir kamu makamı olarak Anayasa’ya aykırı bir yorum yapma hakkı olmadığını vurguladı; “Diyanet’in hukuk sistemimiz içinde olan konularla ilgili açıklama yapmasının ve fetva vermesinin yasaklanması gerekir” dedi.

TEDBİR ALINSIN!

Depremlerin ardından depremzede çocukların İstanbul Beykoz’da ve Tuzla’da dini vakıfların evlerine yerleştirilmesi iddiası üzerine Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı yetkililerinin, “refakatsiz çocuk bulunmadığı”, “32 çocuk var, iki çocuğun ailesi Hatay’da, ekiplerimiz görüntülü olarak konuştu ve kimlik tespitlerini yaptı. 7 anne var, geri kalan 30 çocuk da 7 annenin. Vatandaşlar Suriye uyruklu. Bu çocukların da anneleriyle kimlik eşleşmeleri yapıldı" şeklinde açıklamaları olmuştu. Demokrasi için Hukukçulardan kadın avukatlar İstanbul’da depremzede çocukların tarikat vakfına ait bir evde kalmasına, Beykoz’a ve Tuzla’ya götürülmesine dair şüphelerin araştırılması ve çocukların korunması için İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundular.

DİH adına avukat kadınlar, ailesinin Hatay’da olduğu belirtilen çocukların bakım ve gözetiminden sorumlu olmayan kişilerin yanında tutulduğunun Bakanlıkça da dile getirildiğini belirtirken, çeşitli şüphelere dikkat çektiler:

  • Annesi olduğu belirtilen kişilerin, gerçekten çocukların annesi olup-olmadığının denetime elverişli olarak DNA vb. tespiti yapılmamış olup-şüphelidir.
  • Bir grup çocuğun da Tuzla'ya götürüldüğü yönünde alınan bilgiler dikkate alındığında; depremzede olup bakım ve gözetiminden sorumlu olmayan kişiler tarafından alıkonulan başka çocuklar da bulunduğu şüphesi bulunmaktadır.
  • Depremzede olup, Beykoz’da tutulan annesi yanında olmayan çocukların ve yanlarındaki kişilerin annesi olduğu kesin olarak saptanmamış çocukların; bedensel, zihinsel, ahlaki, sosyal ve duygusal gelişimi ile kişisel güvenliği tehlikede olan, ihmal veya istismar edilen ya da suç mağduru çocuk oldukları şüphesi bulunmaktadır.

Demokrasi için Hukukçular’dan Avukat Songül Beydilli, çocukların durumunun değerlendirilip tedbir uygulanmasını, çocukların ihmale ve istismara açık olduğu saptanması söz konusuysa kuruma yerleştirilmesini; çocukları getirenler ve çocuklarla ilgili işlemleri hakkında inceleme yapılması ve gerektiğinde tespit edilen suça dair soruşturma yapılmasını da talep ettiklerini belirtti.

İncelemenin hassaslıkla yürütülmediğine dair ortaya çıkan şüphelerden bahseden Beydilli, “Yetim olanları devletin dışında herhangi bir kişinin grubun çocukları yanına almak gibi bir hakkı yok. Bu alıkoyma suçu oluşturur. Ancak çocuğa bakıp gözetmekle sorumlu olan kişiler çocuğu yanında bulundurabilirler. Çocukların suça bulaştırılması ihtimalinin de gözetilmesi gerekir. Özellikle suç örgütleri kimsesiz çocukları kullanır. Devletin de tüm çocukları her türlü ihmal ve istismardan korumak görevi ve yükümlülüğü var. Kuruma yerleştirilmese bile çocuklar için danışmanlık tedbiri kararı alınabilir. Çocuklar için eğitim tedbiri, danışmanlık tedbiri gibi uygulamalar da söz konusudur. Bakanlığın, bulundukları ortamda o kişilerin çocuklarla ilişkilerinin değerlendirilmesi konusunda daha hassas davranması gerekiyor. Tedbir uygulaması lazım kuruma alması gerekmese bile. Burada gereğince görevin yerine getirilmediği şüphemiz bulunuyor” diye konuştu.

ÖNCEKİ HABER

SES: Depremzede emekçilerin talepleri dikkate alınmalıdır

SONRAKİ HABER

TMMOB Diyarbakır İKK: Yıkıma denetim görevini yerine getirmeyen mekanizmalar ve belediyeler neden oldu

Sefer Selvi Karikatürleri
Evrensel Gazetesi Birinci Sayfa