Uzaktan eğitim kararı tepki: Arkadaşlarımızla yaralarımızı daha çabuk sarabilirdik
Depremzede öğrenciler uzaktan eğitim kararının depremzede öğrenciler açısından iyi olmadığını belirterek; “Arkadaşlarımız ve hocalarımızla beraber yaralarımızı daha çabuk sarabilirdik” dedi.
Evrensel
Mahsun Kılıç
Hatay
Maraş merkezli depremler sonrası İktidar ve Yüksek Öğretim Kurumu (YÖK) 2022-2023 eğitim ve öğretim bahar yarıyılına dair yaptığı açıklamayla uygulamalı derslerin yüz yüze, teorik derslerin ise uzaktan yapılacağını duyurdu. Afet bölgesinde olan öğrenciler uzaktan eğitim kararına tepkili. Yüz yüze eğitim ile arkadaşları ve hocalarıyla beraber yaralarını daha çabuk sarabileceklerini belirten depremzede öğrenciler uzaktan eğitimin depremzede olan öğrenciler açısından iyi olmayacağını söylüyorlar.
“PANDEMİ DÖNEMİNDE DENEYİMLEDİK VE İYİ SONUÇ ALINMADI”
Hatay’ın Arsuz ilçesinde yaşayan Muğla Sıtkı Koçman Üniversite öğrencisi olan Nur Dik, deprem zamanında çok korktuklarını söyleyerek, “Depreme teyzemlerde yakalandım. Dışarıya attık kendimizi o yağmurda dışarıda kalmak zorunda kaldık. 5 kişi aynı arabada kaldık günlerce. Sonradan çadır temin edebilsek de akrabalarımızın da çadıra yerleşmesiyle 15 kişi olduğumuz için çadıra sığamıyorduk. Her an artçı sallantı olduğu için ilk gün ki gibi şiddetli deprem olacak korkusunu atamıyorum” diye konuştu.
Uzaktan eğitim kararı ile ilgili pandemi döneminde uzun bir süre izole olduklarını belirten Dik; “Sosyalleşmeden tutun da, eğitim öğretime kadar çoğu şey karantina döneminde olumsuz etkilendi. Zorunlu stajlarımızı doğru düzgün yapamadık. Pandemi seyrekleştikten sonra yani yüz yüze eğitime geçtikten sonrada da karantina döneminin yarattığı olumsuz etkileri fakültelerde ve sosyal ilişkilerimizdeki olumsuzluklarını deneyimledik” diye konuştu.
“KAMPÜSLERDEN UZAKLAŞMANIN ÖĞRENCİLERE İYİ GELEMEYECEĞİNİ DÜŞÜNÜYORUM”
Yaşanan şiddetli depremin ardından depremzede olan öğrencilerin fakültelerinden uzaklaşmalarının onlara iyi gelmeyeceğini söyleyen Dik şunları söyledi; “Depremde çocuklarını kaybeden aileler var. Üniversite için farklı bir şehre gidecek olan çocuklarının gitmesini istemeyebilirler bu süreçte. Kısa vadede yaraları sarmak için depremzede öğrencilerinin aileleriyle kalması elbette yararlı olacak ancak bu uzun süreye yayılırsa öğrencilerin, yaşam alanları olan kampüslerden uzaklaşmalarının öğrencilere iyi gelemeyeceğini düşünüyorum. Diğer arkadaşları sosyalleşip üniversite hayatına devam ederken depremzede öğrenciler ise evlerinde yaşanan deprem felaketini unutup yaraların iyileşmesi noktasında uzaktan eğitimin olumlu yönden katkı sunmayacağını düşünüyorum” dedi.
“NEDEN OTELLER VE BAŞKA YERLER DEĞİLDİ KYK YURTLARI İLK TERCİHLERİ OLUYOR”
Yaşanan depremden sonra fakültelerde arkadaşlarıyla olmanın kendileri açısından iyi olacağını söyleyen Dik, “Yaşanan depremden sonra mağdur olan öğrenciler için süreç zor olacak. O yüzden de fakültelerde bir arada olmamız gerekiyor. Ardakaşlarımızla ve hocalarımızla birlikte bu sürecin üstesinden daha rahat gelebiliriz. KYK yurdunda kalıyordum. Yurda depremzedeler yerleştirildiği için gidip eşyalarımı alamadım, o yüzden yurda yakın yerde yaşayan arkadaşlarımdan rica ettim almaları için. Bu konuda dahi depremzede olan öğrenciler mağdur ediliyor. Bir depremzede olarak elbette mağdur olan insanlara barınma imkânlarının sağlanması gerektiğini düşünüyorum. Depremzedelere barınma yerleri tahsis edilirken neden oteller ve başka yerler değildi KYK yurtları ilk tercihleri oluyor. Bu duruma dair yeni çözümlerin yaratılması gerekiyor” dedi.
Pandemi döneminin etkilerinin hala sürdüğünü söyleyen Dik şu ifadeleri kullandı; “Yetkililer pandemi döneminde öğrencilerin psikolojik olarak olumsuz etkilendiğini biliyorken ve önlerinde böyle bir deneyim varken ilk kararın uzaktan eğitime geçme kararı olması doğru değildir. Mağdur olan insanların sosyalleşmesi gerekiyor yaraların iyileşebilmesi için, onun için de arkadaşlarımız ve hocalarımızla beraber olmamız gerekiyor” diye konuştu.
“DEPREMZEDE OLARAK GÖNÜLLÜ ÇALIŞMAK İYİ HİSSETTİRİYOR”
Osmaniye Korkut Ata Üniversitesinden gönüllü olarak depremzedeler yardıma gelen Ömer Kısaoğlu’ na denk geliyoruz. Beden Eğitimi öğretmenliği bölümünde okuyor Ömer. O da yakınlarını depremde kaybedenlerden, o yüzden de yaşanan depremden sonra insanlara yardım etmek için gönüllü çalışıyor çadır kentlerde. Deprem gününe dair ise Kısaoğlu, “Depremin ilk günü, sarsıntıyla birlikte herkes gibi aşağıya koştuk, dışarıda yağmurda bir süre bekledikten sonra evimiz üniversiteye yakın olduğu için kampüse geçtik. Yaşanan şiddetli depremin ardından farklı şehirlerden insanların gösterdiği dayanışmadan etkilendiğim için ben de gönüllü olarak depremzedelere yardım etmek için İskenderun’a geldim. İnsanlara yardım etmek ve bir şeyin parçası olmak bana iyi geliyor” diye konuştu.
“KAMPÜS ORTAMINDA ARKADAŞLARIMIZLA SOSYALLEŞME İMKANLARIMIZ KISITLANACAK”
Ömer Kısaoğlu da pandemi dönemindeki uzaktan eğitim deneyimden söz ederek uzaktan eğitime geçilmesinin doğru olmadığını söylüyor. Kısaoğlu, “ Pandemi sürecinde uzaktan eğitime geçildi. Teorik ve uygulamalı derslerden yeterince verim alamadım. Pandemi döneminde adeta yaşam durma noktasına geldiği için herkes olumsuz etkilendi bu durumdan. Depremden sonra uzaktan eğitim kararı alındı. Depremden sonra kısa bir dönem için ailemle kalmam iyi gelebilir ancak bu uzun süreye yayılırsa iyi olmayacağını düşünüyorum. Uygulamaları derslerimiz var mesela onları görmemiş olacağız. Kampüs ortamında arkadaşlarımızla sosyalleşme imkanlarımız kısıtlanacak” dedi.
“YÜZ YÜZE EĞİTİM OLMALI”
Yakın arkadaşlarının yoğun olarak deprem bölgelerinde yaşadığını söyleyen Kısaoğlu, “Birbirimize destek olarak daha iyi olabileceğimizi düşünüyorum. O yüzden de bu durumda yüz yüze eğitim gereklidir. Uygulamalı dersler için YÖK açıklamalarda bulundu ancak sadece uygulamalı dersleri olanların üniversiteye gitmesi, zihnimizdeki üniversite yaşamanı deneyimleyebileceği anlamına gelmiyor çünkü belirli bir kesim fakültedeyken önemli bir kesim evlerinden derslere katılacak. Bu durumun fakültesine giden için de gitmeyen için de iyi olmayacağını düşünüyorum” diye konuştu
“UZAKTAN EĞİTİM KOŞULLARINI SAĞLAYACAK DURUMDA DEĞİLİM“
Çadır kentleri gezdiğimiz esnada mimarlık mezunu bir Suriyeli göçmene denk geliyoruz. Kız kardeşi yüksek lisans öğrencisi. Yüksek lisans öğrencisi olan göçmen uzaktan eğitime dair şunları söylüyor; “Uzaktan eğitimi pandemi döneminde deneyimlemiştim ve o süreçte lisans son sınıftaydım. Evden derslere katılmak çok iyi gelmedi. Evimiz hasarlı olduğu için şu anda çadır kentte yaşıyoruz. Bu durumumda uzaktan eğitim koşullarını sağlayacak koşullara sahip değilim”
“UZAKTAN EĞİTİM KARARINDAN VAZGEÇİLMELİ”
İngiliz Dili ve Edebiyatı Bölümünde öğrenci olan Fatma Altay da uzaktan eğitimin depremzede öğrenciler açısından iyi olmayacağını düşünüyor. Pandemi döneminde henüz üniversiteye hazırlık sürecinde olduğunu söyleyerek, “Pandemi ortaya çıktığında 12. sınıf öğrencisiydim. Çok zor bir süreçti o zaman. Okula gidemediğimiz için olumsuz etkilendik bu süreçte. Yüz yüze eğitimde hocalarımız ve arkadaşlarımızla olan iletişimimiz bana iyi geliyor. Şu anda üniversite öğrencisiyim. Hazırlık dönemini uzaktan eğitim ile tamamladım, o yüzden de kampüs yaşamını deneyimleyemedim. Deprem felaketinden sonra yine uzaktan eğitim kararı alındı. Çok zor oluyor uzaktan eğitim bizler için. Yüz yüze eğitimde hocalarımız, yaptığımız ödevlerde geri dönüş sağlıyor bizlere ve yüz yüze daha sağlıklı etkileşim ve iletişim sağıldığımız için sonuçlarda daha iyi oluyor. Kampüsler arkadaşlarımızla sosyalleşme, onlarla beraber öğrenme ortamı ve biz bu süreçte bunlardan mahrum kalacağımız için bu karardan memnun değiliz” şeklinde konuştu
“KAMPÜS ORTAMINDA ARKADAŞLARIMIZLA YARALARIMIZI BİRLİKTE OLARAK DAHA ÇABUK SARABİLİRİZ”
Altay, yaşanan depremin ardından öğrencilerin bir arada olmasının kendileri için daha iyi olacağını belirterek şunları söyledi; “Arkadaşlarımızla birlikte olmalıyız depremzede öğrenciler olarak. Ailemle beraber olmam şu an için iyi olabilir ancak uzun sürmez bu durum. Kampüs ortamında arkadaşlarımızla yaralarımızı birlikte olarak daha çabuk sarabiliriz. O yüzden de üniversitelerin uzaktan olmaması gerekiyor. Üniversitemizin olduğu şehirler ve fakültelerimizde arkadaşlarımıza yapacağımız etkinliklerle birlikte bu süreci daha çabuk atlatabileceğimizi düşünüyorum.”